Ege’nin Mahrem İncisi Datça

Datça, Türkiye’nin Ege’de uzanan en uç noktalarından birisi… 

Bakir koyları ve kalabalıktan uzak dokusuyla bizi kendisine çekti bu hafta sonu. Ankara’dan aracımızla günün erken saatlerinde yola koyulduk. Ankara-Datça arası 9 saat kadar sürüyor, dilerseniz Bodrum’a uçakla ve Bodrum’dan da feribotla geçiş yapabilirsiniz, dilerseniz bizim gibi bu uzun yolu göze alabilirsiniz.

İlk olarak, yolda Denizli’ye doğru gelirken harika bir lezzetle tanıştık, kesinlikle önereceğimiz Kale’deki biber kızartmalarını tatmadan geçmeyin derim.

Öğleden sonra 16:00 sularında vardık Datça merkeze. Biz, planımızı, Datça merkezde kalıp, gün içerisinde aracımızla farklı büklere (koyun küçüğüne bük deniyormuş) gitme şeklinde kurgulamıştık. Akşam yemek sonrasında kaldığımız yere rahatça ulaşabilmek adına böyle bir karar verdik ve gezimizin sonunda doğru bir karar vermiş olduğumuzu gördük. Çünkü büklere giden yollar çok virajlı ve gün içerisinde, gün ışığında o virajları almak çok daha rahat, akşam yeme içme sonrası zor olurmuş. Elbette tam tersini yaparak büklerde konaklama ve dilediğiniz zaman merkeze gelme şeklinde bir plan da yapılabilir tercihe göre…

İlk günümüzü, biraz da günün çoğu yolda geçtiği için en yakındaki Kargı Plajı'nda geçirdik.  Kalabalık bir plajdı Kargı koyu, yol yorgunluğumuzu atmayı tercih ettiğimiz bir koy olduğu için tam tadına varamadık bence, fakat açık söylemek gerekirse bir daha gitmek ister miyim diye kendime sorduğumda cevabım hayır...

İlk gece Datça merkez sahilinde uzanan meyhanelerden birinde oturabilmek için önceden Fahribey Köy Balıkçısı’na rezervasyonumuzu yapmıştık. Tatil planınızda yemek için önceden rezervasyon yapmanızı şiddetle öneririm, çünkü çok kalabalık oluyor ve önceden planlamış olmak bizi aşırı rahatlattı. Deniz kenarı yapacağınız rezervasyonlarda suyun içinde yemek yeme gibi bir farklılık da yaratabilirsiniz, fakat akşam yemeğinde ayaklarınız biraz üşüyebilir, çok önermem.

3
 
Yemek sonrası yürüme mesafesindeki Datça merkezde yer alan Datça Suites isimli konaklama alanımıza gittik. Otel temiz, çalışanlar güleryüzlü ve nazik, size her daim yardımcı oluyorlar. Sabah kahvaltı dahil olan konaklamamızda sabah deniz manzarası eşliğinde oldukça doyurucu bol tatmin edici bir kahvaltı ile bizden tam puan aldı Datça Suites.

Tatilimizin ikinci günü sabah kahvaltı sonrası Datça’nın ünlü sahillerinden Palamutbükü’ne doğru yol aldık.

Palamutbükü’nde Bonito Beach’e oturduk. Datça’nın sevdiğim yanlarından biri, çok popüler olan sahillerdeki gibi abartı fiyatların olmamasıydı. Kişi başı 75tl harcama yapma karşılığında şemsiye ve şezlongunuz ücretsiz. Zaten tüm günü denizde geçirdiğiniz için bu harcama da kaçınılmaz oluyor. Bonito Beach’te yediğimiz atıştırmalar bizi tatmin edecek kadar güzeldi.

1

Datça’nın havası biraz rüzgarlı, bize de tam denizin dalgalı olduğu bir gün denk geldiği için, o fotoğraflardaki duru, turkuaz Palamutbükü denizini göremedik. Buna rağmen tertemiz suyuyla, ferah ufuk görüntüsüyle oldukça güzeldi.

Deniz dönüşü merkezdeki otelimize doğru yola koyulduk, kıvrımlı dağ yolları 10km’lik bir mesafeyi 20-30dk’da almanıza sebep olsa da tavsiyem, o anın, güzel havanın ve ağaçların içinde aldığınız o yolun tadını çıkarmanız ve elbette aracınızı dikkatli kullanmanız.

Palamutbükü günü sahilden dönüşümüzü çok geç vakte bırakmadan güneşin batışını şaraplarımız eşliğinde Knidos şarap evinde geçirmek istediğimiz için yola koyulduk.

Knidos Şarap Evi, merkezden taksi ile 10-15 dk mesafede bir noktada yer alıyor. Küçük bir üzüm bağı bulunan mekan dışarıdan da gelen üzümlerle kendi şarap imalatını yapıyor. Keyifli önerleri olan mekan sahibinin getirdiği leziz şaraplar ve peynir tabaklarıyla güneşin batışını geçirmek ve bahçede oturup akşamın tadına varmak için harika bir yer. Yine gitmek isteyeceğimiz çok özel ve farklı bir deneyim oldu Knidos Şarap Evi.
 
Ertesi gün Hayıtbükü’ne gittik ve Hayıtbükü’nde “Masal Gibi Beach”te yerimizi aldık. Hayıtbükü tek kelime ile MÜKEMMEL. Tertemiz, berrak suyu, duru havası, sakin küçük koyu ve büyüleyici su altı şovuyla benim kalbimi fethetti. Koy, diğerlerine göre küçük fakat denizin altı bambaşka bir dünya. Giderken mutlaka şnorkel veya en azından ufak bir deniz gözlüğü almalısınız. Balık çeşitlerinden, suyun altındaki kayalardan, çeşitli bitkilerden… Hangi birinden bahsetsem bilemiyorum. Yüzlerce küçük balıkla dans edip tüm zamanımı suyun altında geçirdim ben ve yine yapmak isterim.

Hayıtbükü’ndeki Masal Gibi Beach ve çalışanları güleryüzlü ve yardımsever davranışlarıyla bizi memnun ettiler, yine benzer şekilde kişi başı 75 tl gibi miktarda harcama şartı ile yerleşiyorsunuz Beach’e, tüm günü orada geçirdiğiniz için rahatça yiyip içebileceğiniz bir mekandı.

Akşam Datça sahil kenarında Maradona Meyhane’ye rezervasyonumuzu yaptırmıştık. Meyhanelerden hangisi daha iyi, hangisini tercih etmeli, hangisi tercih etmemelisiniz gibi bir ayrım yapamayacağız; zira biz de iki tane deneyebildik. Sahil kenarı zaten tercih edilen popüler bir bölge olduğu için hizmet kalitesi bize yeterli seviyede geldi. Her iki mekanda da keyifle güleryüzle karşılandık ve güzel lezzetlerle doyarak kalktık.

2

Akşam yemeği sonrası otelimize yürüyerek dönebilmek oldukça ayrıcalıklı bir durumdu, bu nedenle merkezde konaklamış olmamız bizi memnun etti. Dönüş yolunda sahilde Il Fico Gelato isimli bir dondurmacıda keyifli tatlı şöleni yaşadık, uğramanızı ve her akşam efsane tatlarından bir diğerini tatmanızı şiddetle tavsiye ederiz. Başka nerede vişneli portakallı bitter dondurma var ki!

4 günlük kısa Datça gezimiz için şunu belirtmem gerekir, 4 gün Datça için yetmedi bize.  Ankara’dan çıktığımız yolda araçla seyahat etmeyi tercih edenler için yol biraz sürüyor ve şansınız varsa seyahat sürenizi Ege’nin bu harika mahrem incisi Datça için biraz daha uzatmanızı öneririm.

Keyifli tatiller,
Simge Ceyda Çamur