Aralık ayında Berlin gezisi yapmayı planlıyorsanız işte bu yazı tam da size göre! Öncelikle şunu söylemem gerekir, bu mevsimde Ankara’dan daha soğuk olan bu şehre gitmek için geçerli sebepleriniz olması lazım, aksi halde sıfırın altında eksiye düşen hava sıcaklığı yüzünden biraz pişman olabilirsiniz.
Biz, uçak firmasının kampanyalı biletlerini bulduğumuz için gitmek, aynı zamanda da kış mevsimindeki Noel Marketleri görmek istedik ve 4 gün olacak şekilde bir Berlin gezisi planladık.
Cumartesi günü yola çıktık, uçağımız Berlin’de yeni inşa edilen Brandenburg Havalimanına iniş yaptı. Havalimanı içerisinde ana girişteki kiosk makinelerinden şehir merkezine olacak şekilde (şehrin merkezinden dışarıya doğru olan ABC şeklinde geniş bir alanı kapsayan) biletlerimizi aldık. Eğer 24 saat içerisinde Berlin merkez dışı yerlere gitmeyi planlıyorsanız farklı avantajlar mevcut, biz seyahatimizin son 24 saatinde ABC kapsamlı olan grup biletlerini almayı ve avantajlı olmayı tercih ettik.
Bu noktada tren istasyonuna geçtiğinizde biletinizi damgalamayı unutmamanız gerektiğini hatırlatmak isterim, çünkü bilet almış olmanız yeterli değil. Almış olduğunuz bileti kullanmadan önce damgalamanız ve trene öyle binmeniz gerekiyor. Aksi durumda yakalanırsanız cezai işlem uygulanıyor.
Trene bindikten sonra şehir merkezine yolculuk yaklaşık 50dk sürüyor. Biz, üç gece dört günlük tatilimizi merkezde yer alan Monbijou Otelde ayarladık. Otel küçük, merkezi ve temizdi. Tam bir fiyat performans oteli olduğu için isteklerimizi karşıladığını düşünüyorum. Otelin merkezi olması sayesinde otele eşyalarımızı bıraktıktan sonra hemen yakınlardaki yerleri keşfetme şansımız oldu.
Bu mevsimde geldiğiniz durumda neredeyse her meydanda bir Yeniyıl pazarı (Christmas Markt veya Noel Market diyenler de oluyor) kurulmuş oluyor. Bu pazarların her biri farklı konseptte olmasıyla birlikte, oldukça keyifli yemeli-içmeli ve küçük tezgahlarda bir şeyler bakıp satın alabileceğiniz şekilde. Çoğunda kredi kartı geçmediği için nakit paranızın da olmasında fayda var. Burada sokak lezzetlerine ve sıcak şaraba bol bol doyuyorsunuz. AlexandarPlatz’da yer alan pazar, Postdammer Platz’da yer alan pazar, RatHaus önündeki pazar, UnterDenLinden Caddesi üzerinde yer alan pazar ve Bebel Platz’da yer alan pazar bizim seyahatimiz boyunca sürekli gittiklerimizden birkaçıydı.
Noel marketlerin dışında Berlin’de yer alan ikonik yapıları da gezdik. İlk olarak Unter Den Linden caddesi boyunca yürüdük. Burası yaz mevsiminde ıhlamur kokularıyla dolan uzun ünlü bir cadde. Cadde boyu yürüyebilir keyifli vakit geçirip cadde sonunda yer alan cafelerde dinlenebilirsiniz. Cadde sonunda zaten bir diğer ikonik yapı olan Brandeburg Kapısı yer alıyor. Burada yer alan otel ise Micheal Jackson’ın çocuğunu camdan sarkıttığı otel olarak akıllara kazınmış durumda.
Havanın güzel olduğu günlerde bu kapının devamında yer alan Tiergarten’a da gitmenizi ve burada açık alanda bir şeyler yiyip güzel biralarından tatmanızı öneririm.
Berlin’deki ikonik noktalardan bir diğeri olan CheckPoint Charlie’dir. Bir tarafında doğu Almanya diğer tarafında ise Batı Almanya’nın yer aldığı CheckPoint Charlie, Berlin duvarındaki geçit noktalarından biri olarak simgesel bir halde duruyor.
Eğer merkezde iseniz bu noktalara yürüyerek ulaşım kolaylıkla sağlanıyor. Bir diğer önemli nokta olan ve sanat eseri haline gelmiş Berlin Duvarı ise Kreuzberg bölgesinde yer alıyor ve bu bölge için biz 24 saatlik grup bileti alarak aynı bileti ertesi gün uçağımıza giderken de kullanacak şekilde bir planlama yaptık.
Kreuzberg bölgesinde duvarın uzun bir bölümünün korunduğu ve hatta sanatçıların sanat eseri haline çevirdiği alan yer alıyor. Benim çok sevdiğim duvarı kıran araba resmi ve her yerde karşınıza çıkan öpüşen amcaların resmi de aynı bölgede karşınıza çıkacaktır:) Şehri ikiye bölen alanın nasıl bir şey olduğunu tam bu noktada görebiliyorsunuz.
Berlin’de keyifli vakit geçirdiğimiz bir diğer alan ise güzel barları oldu. Otelimizin hemen çaprazında yer alan Kilkenny isimli Irish Pub, Kilkeny birasıyla lezzet ötesi bir deneyim yaşattı bize. Kesinlikle denemeniz gerekir.
Yürüyerek gidebileceğiniz yakınlıkta olan HofBrauHaus orijinali München’de yer alan fakat gelmişken mutlaka uğramanız ve 1lt’lik biralarından içmeniz gereken muazzam büyüklükteki bir bar. Aynı zamanda sabahları biraz sıra beklemeye razı olduğunuz durumda iki mükemmel lezzetteki kahvaltı noktası önereceğim: Factory Girl ve Father Carpenter. Her ikisi de otelimize yakın olduğu biz çok şanslıydık, umarım siz de o kadar şanslı olursunuz ve Factory Girl’de patatesli yumurta tabağından, Father Carpenter’da Royal kahvaltı isimli somonlu yumurtalı avakadolu ekmek tabağından yeme fırsatı bulursunuz.
Bir sonraki seyahatimizde görüşmek üzere,
Sevgiyle kalın.