Yürümeyi yaşıtlarıma göre çok geç öğrenmişim. Neredeyse on beşinci ayımı doldurmuşum ilk adımımı attığımda. Bu ilk adımla beraber de koşturmaya başlamışım. Yürümekten çok, pata küte koşarak ilerlemeye çalışıyormuşum. Yolculuk etmek de hayatıma geç giren öğelerden bir tanesi benim. Beni motive eden öğeler arasında hiç ailecek yazın aşılan uzun yollar, gittiğimiz yurtdışı tatiller ya da okul seyahatlerinden bahsedemeyeceğim. Çünkü ben tek başıma seyahat etmenin tadını üniversitede birçok başka şeyi keşfederken keşfettim ve o gün bugündür de vazgeçemedim.Aslen 31 Temmuz 1986, Ankara doğumluyum. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler bölümü mezunuyum. Sonrasında Londra Üniversitesi’ne bağlı School of Oriental and African Studies’de (SOAS) Küreselleşme ve Kalkınma üzerine yüksek lisansımı yaptım. Mezun olduktan sonra Türkiye’ye dönüp istifa ettiğim Aralık 2012 ayına kadar dört sene boyunca Avrupa Birliği projelerinde çeşitli Bakanlıklar ile çalıştım. Dört senelik iş hayatı deneyimi sonrasında, meşhur çeyrek yüzyıl bunalıma teğet geçtiğim bir dönemde içimde hep koruduğum ve yolculuk ettiğim ülkelerde tanıştığım insanlar sayesinde giderek büyüttüğüm dünya turu fikrini Nisan 2012 yılında aileme açtım. Yemek masasında otururken babama böyle bir planım olduğundan bahsettim. Babam uzun süre sessiz kaldı. Daha önceleri deli deli fikirlerime alışık olsa da, bu fikir yutabileceğimizden de büyük bir lokma olarak geldi. Yorum yapmasını istediğimde ise cevabı “Kızım. Çok gurur duyuyorum ve senin adına çok seviniyorum; ama inan biz de ana babayız, biz de endişeleniyoruz.” oldu.Böylelikle Aralık 2012’de ofis hayatına, ev – iş – ev düzenine, 08:00 – 18:00 mesailerine veda ederek hayatımın yolculuğuna çıktım. O gün bugündür de dünyayı geziyorum.254 gün, 14 ülke 131 şehir, uyunulan 137 farklı mekan ile Asya’yı tamamladım. An itibariyle de Amerika kıtasını keşfe çıktım.