Uzaklar yakın olsun gözlüğümle her şey bana daha yakın... 1983 yılında Karadeniz’in en uç noktası olan Sinop’ta dünyaya geldim. İlk ve ortaöğretimimi Sinop İstiklal İlköğretim okulunda Lise eğitimi mi ise Sinop Atatürk Lisesinde tamamladım. Lise yılları bittikten sonra İstanbul’a yerleştim. Her ideal genç gibi Üniversite sınavına girerek Marmara Üniversitesi Resim Bölümü’ne hazırlandım. Ancak, istediğimin o olmadığına karar vererek üvey babam, rahmetli gazeteci Reha Mağden sayesinde iş hayatımı şekillendirmeye başladım.İlk olarak 2002-2006 yıllarında Birgün Gazetesinde stajyer olarak başladığım işte, 5 yıl boyunca çalışarak muhabirlik ve editörlük yaptım. Daha sonra Birgün Gazetesi’nin Pazar Eki kadrosunda yer aldım. O yıllarda yine Reha Mağden’in Güldal Kızıldemir, Murat Uyurkulak gibi isimlerle birlikte çıkardığı ‘VS’ yani ‘Versüs’ adlı "aylık müstakil bir mecmua"nın kadrosunda da yer aldım. 2006-2007 yıllarında Nokta Dergisi’nde kültür-sanat editörü ve yazı işleri kadrosunda muhabir olarak çalıştım. Ancak, Darbe günlükleri ve Andıç gibi yaptığımız haberler sebebi ile 13 Nisan’da dergimiz kapatıldı. 2007-2008 yıllarında freelance olarak Adalı Dergisi’ne ve kültür-sanat haberleri yapan internet yayınlarına dışarıdan röportajlar yaptım ve yazılar yazdım. 2008-2011 yılları arasında da Taraf Gazetesi’nde çalıştım. Gazetede ağırlıklı olarak “Toplum ve Yaşam” olmak üzere, “Sağlık”, “Kültür Sanat” ve “Ekonomi” alanlarında çok sayıda rutin ve özel haber yaptım. Kendi isteğim ve maddi sorunlar nedeniyle istifa ederek evden tekrar freelance çalışmaya başladım. L’ist İstanbul Dergisi başta olmak üzere, Otomotiv Dünyası Dergisi’ne araştırma yazıları ve söyleşiler hazırlamaya devam ediyorum…Tüm bu özgeçmiş saçmalıkları 29 yıla itiş tıkış sığmaya çalışırken anılarla hüzne boğulup gidiyor kimi zaman. Büyümek diyorlar buna. Ben bugün şimdiki zamanı düşe kalka yaşamaya çalışırken, bir kutuya sıkışmış, hep aynı şekilde duran ve durduğu yerde çürüyen geçmişe özlem duyarken, geçmişime dahil olan birçok insanın hareket halinde ve yaşamla bir bütün olduklarını fark edip biraz daha hüzünlendim. Onlar için değil tabii ki, kendime baktım; bir tane geçmiş zaman kutusu biraz da şimdiki zaman var elimde ve sanki ben tamamen dışarda kalmış gibiyim. Sanki herkesin kolayca uyum sağladığı geleceği hiçbir zaman elde edemeyeceğim. Aslında her zaman böyleyim ama geçmişimin çok açık bir şekilde önüme serildiği bu yerde her şey bana olduğundan çok daha açık çok daha sarsıcı görünüyor. Her şey yavaş yavaş yitiyor, geçmişi sıkıştırıp bağlayıp kutulara kaldırıyoruz ama o kutuların içindeki bütün parçalardan bambaşka bir şey haline geliyor. Belki bir kitap belki bir resim olarak kazınıyor geleceğe.