İlk gezi notumuzu en son gezimizden oluşturmaya karar verdik. Merhaba Amsterdam! 30 Aralık - 04 Ocak
Her gittiğimiz şehirde/ülkede günlerce vakit geçirmeyi pek severiz. Amsterdam, çoğunlukla "3 gün yetiyor" sözleriyle özetlense de biz 6 günde doya doya yaşadık.
Daha bir tatili bitirmeden diğeri için bilet alıcak acelecilikte olsak da gezi programı yapmadan yola çıkmıyoruz. Öncelikli işbirliğimiz Google ile... Amsterdam'ın ünlü mekanları, müzeleri, yemekleri, alışveriş mekanları vs. Kendi zevklerimizle uyuşanları seçip kalıcağımız günlere paylaştırdık.
Amsterdam listemizde;
- Dam Meydanı,
- Sex Müzesi,
- Heineken experience,
- İ amsterdam Sign,
- Red Light,
- RijksMuseum,
- Van Gogh Müzesi,
- Stedelijk Museum,
- Nemo,
- Kanal turu,
- Hayvanat Bahçesi,
- Microbia,
- Bloemenmarkt,
- ve Yılbaşı kutlamamız için MediaHavendaki parti Loveland vardı.
Bir bahar gezisi olarak düşünürken bir anda Yılbaşı kutlaması için seçtiğimiz Amsterdam, bizi düşündüğümüzden daha eğlendirdi. Her gittiğimiz şehirde bizi takip eden güneş yine yanımızdaydı. 6 gün boyunca sadece 1 gün 1-2 saat kadar yağmura denk geldik. İstanbul'da korkunç bir havayı bırakıp, tertemiz bir gökyüzüne indik. İstanbul'dan 5-6 derece daha sıcak geçti günler. Havadan bahsetmişken sabah ayazı İstanbul kadar keskin değil ancak saat 3-6 arasında hava geceye göre daha rüzgarlı ve soğuktu. Aksam 7den sonra öğleden 3 derece daha sıcak oluyor. Bembeyaz bir yılbaşı geçirmeye razı olarak çıktığımız bu yolculukta bu iyi haber.
Geziye başlamadan yapılması gereken ilk şeylerden biri Amsterdam Card almak olabilir. Bizim gezimiz yılbaşını da kapsadığı için sadece 2 günlük olanı aldık. Çünkü Yeniyıl ve sonraki gün müze giriş saatleri farklı, bazıları ise kapalıydı. Kartın olmadığı günlerde de paralı girişi olan yerleri tercih edip boş geçirmedik.
Havaalanından tren ile Meydana gittik. İsterseniz taksi seçeneğiniz de var. Trende 1 € fark ile Vip bilet alabiliyorsunuz. Vip'den kasıt cam ile kapatılmış olan kısım. Trene biniş için yardım almanızı tavsiye ederiz. 1 -2 -3 -4 gibi numaralandırılmış bir kaç giriş - yön var ve bileti girmeden okutmuş oluyorsunuz. Uçağın rötarı nedeni ile biz meydana vardığımızda hava kararmıştı. Saat bizim saatimizden 1 saat geri. Ek 1 saatimiz cepte :)
Yılbaşı senenin en güzel vakitlerinden biri. Işıl ışıl meydan karşımızda. Oldukça kalabalık. Günün büyük çoğunluğunda sokaklar kalabalık.
Şehrin en ünlü meydanlarından Dam, çoğunlukla turist ağırlıklı, bolca yeme - içme seçeneğinizin olacağı bir yer. Ara sokakları gezmeyi unutmayın. Ancak geceleri bu aralar sokak satıcılarıyla dolu. Eroin, kokain gibi maddelerin el altı satışı sokaklarda yapıldığı için yanınızdan geçen kişilerden gelen tekliflere hazırlıklı olun. Meydanlardaki bordlarda sokak satıcılarına karşı dikkatli olmanız gerektiği ile ilgili bolca uyarı görüyor olacaksınız. Bizim gezimizden kısa bir süre önce sokak satıcılarıyla anlaşan 3 turistin ölmesi ile uyarılar çoğaltılmış. Bu nedenle dikkatli olmanızı tavsiye ederiz. Eğer gezinizde bu tarz bir deneyim yaşamayı düşünüyorsanız Coffee Shop ya da SmartShop adı verilen bu işi yasal olarak yapan yerlerden bilgi alıp denemenizi tavsiye ederiz.
Dam Meydanı'ndan sonra merakla Red Light District'e geçtik. Umduğumdan daha kısa çıkması sokağı 2 kere geçmemize neden oldu :) Ufacık odalarda yanyana sıralanmış güzel güzel ablalar burda sizden gelen pazarlığı bekliyor. Yalnız oda ışıklarına dikkat, mavi ışıklı odalar Transeksüeller, kırmızı ışıklı odalar diğer ablalara ait. Bizdeki sıfır beden merakına göre daha balık etli, Türk işi :)
Buraya yakın bir kermes bulunca inanılmaz lezzetli çikolata çubuklarından yemeden edemedik. Sanıyorum tüm gezinin en nihayeti "Amma yedik" şeklinde oldu. Bolca waffle, tatlı kurabiye, çikolata çubukları ve sosisli gezdikten sonra birini seçip Hollanda çikolatası ile tanıştık <3
Hala fotoğraflara bakarken bile yutkunduğumu itiraf ediyorum.
En kolay ulaşacağınız müzelerden biri Sex Müzesi. Amsterdam kartınız burda size ücretsiz giriş sağlamıyor bu nedenle kartınız olmadığı bir güne koyabilirsiniz. Sex'in tarihi anlatılan bu müzeyi ortalama yarım saatte gezebilirsiniz. İçeride yürürken ataklara dikkat etmenizi öneririz ufak 1-2 şaşırtmaca var :) İçeride bolca resim ve heykel var, görseller oldukça da detaylı. Fikir edinmeniz için birkaç resim ekliyoruz.
Çikolatalar kadar keyif aldığım bir diğer yer kuşkusuz Heineken Experience Museum. 1,5 saatinizi dolu dolu geçereceğiniz garanti. İnternetten biletinizi alırsanız kalabalık sırayı beklemiyorsunuz. Amsterdam karta bu müze için indirim var.
İçeride bira yapımının süreçlerinden tutun biranın tarihine kadar uzun bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Bu yolculuk sonrasında ise nefis Heineken biralarından tadabilirsiniz. Girişte biletinizi gösterdiğinizde alacağınız bilekliğ,n üzerindeki pinler, size içeride 2 adet ücretsiz bira ve hediye bardak sağlıyor.
Dilerseniz 7 Euro karşılığında üzerinde isminiz yazılı bir hatıra bira şişesini de eve götürebilirsiniz. İsim yazma işlemi Kiosklardan yapılabildiği gibi kasa kısmından da yapılıyor ancak kasada inanılmaz bir sıra olduğundan bizim tavsiyemiz Kioskları kullanarak kart ile ödeme yapıp hızlıca biranızı teslim almanız.
İçeride ayrıca canlı atlar ve bira simulatörü, Play Station, ücretsiz biralarınızı alabileceğiniz bar ve wc mevcut. Drink beer, kiss the horse.
Bu bölgenin yakınlarında Museumplein adıyla yer alan bir bölge bulunmakta ve Amsterdam bölgesinde yer alan müzelerin en önemlileri de bu bölgede yer almaktadır. Van Gogh, RijksMuseum ve Stedelijk Museum bu bölgede 100 metre arayla kurulmuş üç önemli müzedir, Van Gogh ve Stedelijk müzelerinde Amsterdam Card ücretsiz giriş olanağı sağlaren RijksMuseum'da ise 2,5 Euro indirim sağlıyor. Her müzede üstünüzdeki paltolar ve çantalar içeride bir kazaya sebep vermemek için kilitli kasalara alınıyor.
Özellikle sanata ilginiz var ise Van Gogh müzesini görmenizi tavsiye ederim.
Kendisinin eserlerinin yanı sıra ailesiyle birlikteki yaşamını da sergileyen bu müze de uzun bir süre geçirebilirsiniz. Rijksmuseum müzesinde ise sanat,zanaat ve tarih alanındaki parçalar sergilenir. Müze,Hollanda Altın Çağı'na ait geniş bir tablo koleksiyonuna ve oldukça büyük bir Asya sanatı koleksiyonuna sahiptir. Hediyelik eşya satan kısma uğramadan çıkmayın.
Bu müzenin önünde meşhur I amsterdam yazısıyla fotoğraf çektirebilirseniz (eğer yer bulabilirseniz:) Biz madem yer yok o zaman mekan yaratırız diyerek üstüne tırmandık. Bu da bir seçeneğiniz olarak cepte dursun :)
Son olarak ise Van Gogh Müzesi'nin hemen yaninda, Rijksmuseum'a birkaç dakika yürüme mesafesinde Stedelijk adlı modern sanat muzesi yer almaktadır. Burda da modern sanata ait sayısız eser yer almaktadır. Eğer zamanınız bol ise her üç müzeyi de dolu dolu gezmenizi tavsiye ederim.
Tüm müzeleri bir günde gezmek gibi bir mucize gerçekleştiremeyeceğimiz için önce Rijskmuseum önünde yer alan devasa parkta biraz dinlenip daha sonra çokta uzak olmayan Bloemenmarkt (Çiçek Pazarı) bölgesine geçerek burada bir kafede karnımızı doyurduk. Ayrıca buzpateni severler için ufak bir pist mevcut.
Daha sonra ise bu bölgede yer alan sayısız başta lale olmak üzere çiçek satıcısının ortasına daldık. Birbirinden farklı lale ve diğer çiçek çeşitlerinin tohumlarını buradan alıp kendi ülkenize götürebilrsiniz. Seçim yapmak çok zor olsa da fiyatlar çok değişmediğindne gözünüze kestirdiğiniz bir dükkandan biraz da bilgi alarak zevkinize uygun seçimler yapabilirsiniz. TR gümrüğü için lale soğanları bir sorun yaratmıyor. 1€ ya ufak hediyelik kolay lale yetiştirme saksıları bulabilirsiniz.
Hayvanat bahçeisne gelince; doğa ve hayvan sevgimiz aşikar. Bir kafese konma fikrinden hazetmesek bile birarada olma fikrine tutularak gittik. Amsterdam kart buraya ücretsiz giriş sağlıyor, biberi biz ekmedik :) Oldukça geniş ve düzenli. Filamingo ve penguenler efsane. İçeride tabelalar tüm mekanı gezmeniz için yardımcı oluyor.
Kelebek ve balıkların olduğu kısmı atlamamanızı önemle tavsiye ederiz. Kelebekler adeta evcil hayvanlar gibi üstünüzde başınızda geziniyorlar. Yemek yerken görme şansını yakalayabilir hatta kelebekleri kanatlarından sevebilirsiniz :) Foklar ve dahası...
Buraya kadar gelmişken hemen yan tarafında konumlanan Mikrobia'yı görmemk olmaz. Yediğimiz yemeklerden kullandığımız gereçlere kadar hangi mikrobu taşıdığımız yada etrafımızda tuttuğumuzu burada görüp öğrenebilirsiniz. İçerisi büyük ve keyifli. İlk girişte size boş bir kağıt veriliyor. Tüm gezi süresince sizden mikropları toplamanızı en son çıkmadan da bunu analize sokmanızı istiyorlar.
Son olarak MediaHaven'da katıldığımız LoveLand yılbaşı partisi, her anı dolu dolu geçen tatilin bize yaşattığı güzel bir yılbaşı hediyesiydi. Farklı ülkelerde farklı şekillerde düzenlenen partilerle kendini gösteren organizasyon Amsterdam'da da büyük bir müzik holünde 3 ayrı büyük stüdyodaki DJ performansları ile göz doldurdu. Loveland hakkında daha fazla bilgi için lovelandfestival.com adresine göz atabilirsiniz.
Şimdiden iyi eğlenceler...
diclemre