Abant Gölü Gezisi

Abant Gölü, bir anlamda huzur yeri. Hem otellerde konaklayabileceğiniz hem de günübirlik rahatlıkla ziyaret edebileceğiniz bir yer. Ben her ikisini de yaptım. Tertemiz havasıyla, doğasıyla, yeşilliğiyle bambaşka bir yer.

İstanbul ve Ankara arasındaki Abant Gölü’ne, İstanbul’dan gelirken Bolu Tüneli’ni geçtikten sonra Ankara’dan gelirken Bolu Tüneli’ne girmeden, otobandan çıkıp  Bolu Dağı’na döndükten sonra dağ yoluna sağa devam etmeden karşı tarafa doğru tabelayı takip ederek asfalt yoldan 20 km giderek ulaşılıyor. Birçok insan otobanı kullandığı için anlık kararla bile sadece 20 km git gel 40 km yolu uzatarak varılan bir tabiat parkı.

Ben en son 2014 Kurban Bayramı’ndan sonra gittim. Normalde insanların yoğunlaştığı turistik yerler zamanla bozulmaya yüz tutar ama Abant Gölü ve çevresi çok daha bakımlı ve özen gösterilen bir yer olmuş gibi geldi. Etrafta çöplere rastlamadık ve yağmurlu bir dönem olduğu için her yer yemyeşildi. Zaten etrafında birkaç otel var. Otellerin göl kenarındaki mekanları, iskeleler, gölün sazlık bölümleri, gölün kendisi, gölün etrafını saran dağları, harika bir görüntüye sahipti. Tabi giriş ücretli. Biz önce arabayla gölün etrafını dolaştık. Tam turdan sonra girişin oralarda arabayı park edip, doğa yürüyüşüne çıktık.

Abant Gölü’ne biz İstanbul’dan gelirken hava sıcaklığı 30 dereceye yakındı, Abant’ta 10 dereceye düştü. Allah’tan biz hazırlıklıydık. Hemen sol tarafta turistik eşya satan yerler var ayrıca o yöreye ait yiyecekler de satılıyor. Mesela kurutulmuş dağ çileğinin tadı damağınızda kaldı. Ayrıca etrafta atla dolaşanları, faytonla turlayanları görüyorsunuz. Girişte ziyaret edilebilecek yaşam müzesi var.

Biz Abant Gölü’ne gitmekten çok keyif aldık. Karnımız zil çalmaya başlamıştı. Abant’a gelirken de ağaçların içinden geliyorsunuz. Biz gözümüze birkaç yer kestirmiştik. Sağlı sollu yanından derelerin aktığı restoranlar, pansiyonlar mevcut. Bir tanesine hemen attık kendimizi. Çok keyifli bir akşam yemeğinden sonra günübirlik seyahatimizin  doyamadan sonuna geldik.

Gitmeyenler için gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir yer. Hele birkaç gün kalabilirseniz doya doya tadına varabileceğiniz bir tabiat. Bu arada sadece gölün etrafı değil, civarda da gidilebilecek yerler var.