Sivas, Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerindendir. Tarihi M.Ö. 8000 yıllarına kadar uzanır. Çok geniş yüzölçümüne sahip olduğundan toprakları Karadeniz’e kadardır. Sivas sert ve karasal bir iklime sahiptir. Bölge Malazgirt Zaferi ile tamamen Türk egemenliğine girmiştir.
Sivas’ta; Gökmedrese, Çifte Minareli Medrese, Ulu Cami, Buruciye Medresesi görülecek yerler arasındadır. Şehir Selçuklu Dönemi izlerini taşıyor. Yakın tarihimizde 4 Eylül 19192da Sivas Kongresi’nin yapıldığı Sivas Erkek Lisesi’ni hemen merkezde görebiliyorsunuz. Ancak şimdilerde restore ediliyor.
Sivas merkezde gezilecek yerler arasında aslan başlarının ağzından su akan taş havuzun bulunduğu Taşhan, Hükümet Konağı, Atatürk Kongre Ve Etnografya Müzesi, medreseler ve hanlar kolayca görülebilecek yerler arasındadır. Merkezle beraber ilçelerde de görülebilecek yerler arasında antik kentler, göller, mağaralar ve kaplıcalarla Sivas zengin bir kültüre sahip. İlçelere ulaşım kolay sağlanıyor.
Tabi ki her zaman gezip görmek öğrenmek güzel ama insan acıkıyor da… Sivas’ta yemek dendiğinde ilk akla gelen Sivas köftesidir. Gelip de Sivas Köftesi yemeden şehirden ayrılmak olmaz. Ayrıca fırın katmerinin, Sivas kebabının, Divriği kebabının tadına bakın derim. Bu gidişimde öğrendiğim Sivas bıçakları da meşhurmuş.
Sivas dendiğinde ilk akla gelen belki de Sivas kangal köpekleridir. Dünyada üne sahip kangal köpekleri, asaleti ile öne çıkmıştır. Genlerinden gelen kolay eğitilebilirlik özelliği onu köpek ırkları arasında ayrı bir yere koyuyor. Kangal köpeklerinin akıllı olmasıyla beraber, sahibine olan bağlılığı ve koruma içgüdüsü de en önemli özellikleri arasındaymış ama bulunduğunuz ortamda sahibi yanında değilse aman tek başınıza yaklaşmayın.
Sivas’a gidince nerede kalınır diye dert etmeyin. Ben özellikle ikinci kez kaldığım Buruciye Otel’i tavsiye edebilirim. Butik otel konseptinde, kent meydanına yakın bir otel.