Saros Körfezi’ne arkadaşlarımla dalmaya gittik. İstanbul Anadolu yakasından yaklaşık 300 kilometrelik bir yoldan sonra Saros’a ulaştık. Ülkemizin bilindik yerleri kadar popüler olmayan Ege Denizi’nin en kuzeyinde bir körfez.
Fotoğraf: wikimapia.org
Biz üç gün sabahtan akşama kadar serbest dalışlar yaptık. Saros genelde dalış meraklılarının yeri. Etrafta dalış yapmaya gelenleri, kamp yapmaya gelenleri görüyorsunuz. Biz ilk gün çadırlarımız olmasına rağmen otel rezervasyonu yaptık ve orada kaldık. Herhâlde biraz rahatımızı düşündük. Biz civardaki Enez sahilini sadece görmek için gittik. Saros Körfezi uzunca bir sınır şeridi olduğundan biz belirli yerleri gördük. Zaten asıl amacımız kendimize göre dalış yapılabilecek bir yer bulup dalmaktı. Nitekim hemen limanın sol yanından devam edip bulduğumuz dalış kıyafetimle resim çekindiğim yer bizim üç gün mekânımız oldu.
Saros’un denizinin kendini temizleme özelliği varmış. Ayrıca sanayileşmenin olmaması büyük yerleşimlerden uzak olması buranın temiz kalmasının en önemli sebeplerinden. Saros denizinde sualtı akıntılarının olması sebebiyle su biraz serin. Bizim kıyafetlerimiz olduğu için soğuk sudan etkilenmedik. Saatlerce sudan çıkmadan sualtı güzelliklerini izledik ve daldık. Taşlık bir yer olduğu için konforsuzdu. Zaten bizden başka da kimse yoktu. Tüple dalış yapanlar bizim bulunduğumuz yere çıkıyorlardı. Karadan gelen kişilerle beraber ekipmanlarını toplayıp gidiyorlardı. Sanki orası bize ait olmuş da tüple dalanlar bizi ziyarete gelip gidiyorlar gibi ortam vardı. Mekânı sahiplenmiştik.
İlk günde bolca balık tutup orada afiyetle yiyince iyice benimsedik. Biz orayı tesadüfen gezerken bulmuştuk. Yerin ismi ne derseniz maalesef bilmiyorum. Çünkü çok ufak birkaç metre aşağıya inilen ve adı olmayan bir yer (belki şimdi ismi vardır). Olsun önemli olan bizim oranın keyfini çıkarmamızdı ve üç gün boyunca otelde kahvaltılardan sonra biraz etrafı dolaşıp hemen bizim mekâna gidiyorduk.
Suyun berraklığı anlatılamaz. Mutlaka giden vardır ve bana hak verirler. Fotoğraftaki koyulaşan yer 40 metreymiş, tüple dalanlardan öğrendiğimiz kadarıyla… 5-6 metre derinlikten sonra aşağıya yamaç var. Biraz da ürkerek aşağıya inişler yaptık ama dibe inmemiz imkânsızdı. En fazla 15-20 metre civarlarında dönüş yapıyorduk. Benim kulağımda problem olduğu için ben arkadaşlarım kadar inip çıkamıyordum. Denizin yüzeyinden bile tüm balıkları, ahtapotları diğer deniz canlılarını görmek mümkün. Tutup yediğimiz balıkların yanına biz sadece salata malzemesi ve içecek getiriyorduk. Benim herhalde en az para harcadığım tatilimdir. Kısaca Saros hele amaç dalmaksa tam yeri ama dalış kıyafetinizin yanınızda olmasında yarar var. Üşüme derdiniz olmazsa harika bir yer. Zaten profesyonel dalıcılardan gitmeyen yoktur tahminimce.
Ben hayatımda bir kere Saros Limanı’nın yanında gece dalışı yaptım (zannetmeyin ki gündüz dalışı gibi olduğunu). Hemen kayalığın dibinden suya girdik ve en fazla 5 metre gidip zifir karanlıkta fenerlerimizi bir açtık. Manzarayı anlatamam! Çok geniş bir alan gözüküyordu. Belki de arkadaşımın feneri sayesinde… Balıkların önünde feneri açtığımızda balıklar şaşkınlıktan kaçamıyorlar. Biz gece balık tutmadık, sadece o keyfi yaşamak istedik ve değdi de… Saros’a zaman ayırırsanız pişman olmazsınız. Biraz yaşayarak anlattım. Okuduğunuz için teşekkürler…