Yeni bir yazı dizisi hazırlamaya karar verdim. Gezdiğim yerlerden bir mekan ve bir tat tanıtmaya çalışacağım. Rotamı ilk yazı için Sivas'a çevirdim...
Gök Medrese :
Moğol saldırılarına tepki olarak Selçuklular tarafından 1271 yılında yapılmış.
Eyliya Çelebi : Kızıl Medrese diye söz etmiştir. Medrese ile ilgili olarak; “Bu eserin mislini yapmak mümkün olmadığını, diyar-ı İslamda emsaline rastlanmadığını, Timurlenk’in hayretle temaşa ettiğini, kapısının kale kapısı kadar sağlam olduğunu, iki katlı yapıldığını, 80 oda ihtiva ettiğini, talebelerin kışın altkatlardaki odalarda çalıştıklarından bir müderris, iki sufi, 20 talebesi olduğunu; mescidin bir imamı, iki müezzini, kütüphanesinde bir hafız-ı kütup, bir kapıcı ve ferraş bulunduğunu; mescit kütüphaneden başka bir de fakirler için yemek pişirilen darrüziyafesi olduğunu” belirtmiştir. (alıntı)Türklerin 12 hayvanlı takvim figürleri burada yer almaktadır. Bu hayvanlar : fare, sığır, pars, tavşan, ejder, yılan, at, koyun, maymun, tavuk, köpek ve domuzdur.
Bu kadar ansiklopedik bilgi yeter sanırım. Ülkemizde buna benzer medreseler var fakat bunun kadar bakımsızı var mıdır bilmiyorum. Bu konuda Sivas Valiliğine çok iş düşüyor sanırım. Etrafı kapatılmış ama inşai bir işlem yok gibi ve içeride içki şişileri mevcut. Sanırım evsizlerin kaldığı bir mekan olmuş artık.
Ulaşım konusunda gelince ; Sivas şehir merkezinden tabelaları takip ederek rahatlıkla bulabilirsiniz.
Gök Medrese denmesindeki etken; mavi çinilermiş. Onca yıla rağmen hala güzelliğini koruması bizler için şans.
Otlar sarmış her yanı ve avlu kısmında içki şişeleri vardı. Şu sıralar ziyarete açık değil.
Avlu kısmından çekilen bir fotoğraf
En sonda da kubbeyi çekmek istedim.
Sivas Köftesi :
Bu köfteyi en iyi nerede yerim dediğimde cevap aslında tekti : Besler Köfte halk diliyle söyleyeyim "Köfteci Kirli Ahmet"
Arkadaşlara Kirli Ahmet'te köfte yiyeceğim dediğimde : "Adı bir kere kirli nasıldır acaba" sorusu geliyor fakat kirli lakabı çok çalıştığından ve beyaz önlüğünün lekelenmesinden geliyormuş. Şu zaman olmuş hala işin başında duruyor Ahmet Usta.
Mekana girip masaya oturunca fotoğraftaki yiyecekler ikram olarak geliyor. Mercimek çorbası, soğan pilaki, biber turşusu, süzme yoğurt, acılı ezme, çoban salata ve kırmızı biberli soğan... Hee bol köpüklü ayranı unutmamak gerek ;)
Kirli Ahmet ve Sivas köftesi aynı karede
Köftenin içerisinde malzeme yok diyebilirim. Sinirlerden arındırılmış kuzu etinden yapılıyormuş. Bildiğimiz köfteler gibi değil yani ama bana soracak olursanız tadı harika...
Unutmadan; somun ekmek veriliyor ve bu ekmekler de mekan içinde pişiriliyor. Sıcak sıcak sofraya gelince iştahınız açılıyor.
Her şeyi silip süpürdüm. Sofraya dikkat ederseniz yöresellik ön planda. Ayranın servisinden tutunda kullanılan suya kadar. Çiçek su Sivas'tan çıkartılıyor. Fiyatlara gelince çok makul ve fazlasıyla doyurucu.
Sonuç olarak; Sivas'a gelipte köfte yemeden dönmeyin!