Adı Gibi Kara Dağlar İle Çevrilmiş Bir Ülke: Montenegro

Montenegro çok gitmek istediğim yerlerin başında geliyordu. Ama çok memnun kaldığımı söyleyemeyeceğim. Bilmiyorum belki planladığım seyahati yapamadığımdan, belki zamanlama yanlışından belki de aslında alışkın olduğum Balkanlar psikolojisinden. Neyse gitmeden bazı gezginlerin yazılarını okudum herkesin ağız birliği ettiği bir konu Podgorica Havaalanı'ndan taksiden başka ulaşım olmadığı ve ücretinin 15 euro olduğu yönündeydi. Kısmen doğru olsa da bir otobüs var ve ücreti sadece 2 euro.

Ben daha uçak koltuğunda tatil moduna girerim :) Uçakta servis edilen deniz ürünleri ve ''içecek'' ile seyahatim start almış olur. Alana indiğimde belki aynı yöne giden birini buluruz ortak taksi falan tutarız planlarındaydım ama mevsim dolayısıyla olsa gerek çok Türk yolcu yoktu. Dediğim gibi şansımıza otobüs alanın önünde bekliyordu saat 14.00 biz ve 3 yolcu ile kalktı dönerken de sadece bizi getirdi :) bilmem belki Sırplar zengin insanlardır. Podgorica otobus garında indik ve 15.00 da Tivata kalkan araca 2 bilet aldık toplam 14 euro. Budva körfezine doğru dağdan aşağıya inerken şahane bir manzaraya tanıklık ettik otobüste olmamıza rağmen sanki uçakta gibiydik bulutların üzerinde ilerliyordu araç.

Bir süre sonra Budva otogara girdik valla onlar (autobuska stanica) diyor benim dilim dönmedi hatta havaalanına dönerken airport falan yazar diye beklerken bir otobusu kaçırdık bile. İşte 2,5 saatlik bir yolculuktan sonra Tivat gara girdik. Pek yardım sever yanları yok gençler hariç ingilizce bilen de pek yok haritadan incelediğim kadarı ile apartımız çok yakın olmalı idi.

Söylenen yöne doğru 100 metre gitmişken başka birinin yok o tarafta değil bu tarafta demesi ile 180 derece dönüp devam ettik aslında garajdan sonra sadece 200 metre apart. Neyse ev sahibemiz bizi karşıladı balkonlu yüksek kat olması gereken oda yerine alt katta tam bir daire verdi bize yerleştik üst katta tamirat varmış. Tivat marina çok güzel ve düzenli sabah erkenden gezmeye çıktık.

Ögleden sonra Kotor'a gittik. Sadece 10 km kadar Tivat'a uzaklığı ama ulaşım dert her istediğiniz saat araç yok bu kadarcık yol bile şehirlerarası yolculuk statüsünde. Araç kiralamak iyi bir çözüm ama çok fazla kontrol var her yerde 50 km azami sürat tabelası var ceza ise 200 euro, alkollü araç kullanmayı aklınızdan bile geçirmeyin.

Kotor da aynı küçük bir kasaba ama old town çok güzel ayrıca çıkabilenlere aferin taaa dağın tepesinde bir de manastır var zaten herkes buradan bahsettiği için ben kısa keseyim biz birinci kuleye kadar çıktık yolun üçte biri :) ama aşağıya bakınca hiç öyle durmuyor.

Biz ancak yukarıda gözüken birinci çan kulesine kadar çıkabildik...

Olt Town etrafında köylü pazarı var malumunuz biraz pahalı ben dayanamadım biraz kuru dana eti aldım ama marketler çok daha ucuz. Akşam üstü aparta döndük ve kg 5.50 euro'dan aldıgımız (t- bone) bir şişe Karadağ şarabı ile afiyetle yedik. Ertesi gün erkenden Budva'ya yola çıktık hedefimizde Sveti Stefan var. Yarım saat ve 7 euroluk bir seyahatten sonra vardık iki kişilik ücrettir yanıltmayayım. Biraz sahilde dolaşıp ana yola çıktık ve otobüs bakerken sevimli ve biraz uyanık bir amca Sveti Stefan mı deyip kapısını açtı külüstür arabanın, ne iyi niyetli insanlar derken pek öyle olmadığının farkına vardım bizi zengin Amerikalı turist falan sandı galiba biz Türk'üz deyince oda bende Müslümanım diye konuya daldı. Uzaktan ada gözükünce biz şurada inelim burada inelim dedikçe bizi dinlediği yok baktım kapı koluda yok :) üstelik Carmeni'de inerken kapı çarptı neyse 12 volt bişi olmaz dedim devam ettik. Bizi kaçırmadı niyeti kapıya teslimmiş. Pek memnun kalmadığı ücreti verip şahane fotoğraflar çekmeye başladım.

Dönüşte minibüs varmış onu kullandık 1 euro kişi başı. Old town çok güzel sahilde büyük bir kafeterya var hava güzel olduğundan kalabalıktı. İstanbul'u kar basmışken bizim buralara kaçmamız isabet oldu sanırım. Birkaç fotoğraf da buralarda çekip yola devam ettik zaten old town etrafında hummalı bir çalışma vardı 2016 hazırlıkları için.

Yine geldiğimiz garajdan Tivat'a döndük ama indiğimiz zaman ne kadar çabaladıysam dönüş için bir saat açıklaması alamadım kimseden ve bu yüzden 45 dakika belki daha fazla araba bekledik. İşte bu yönlerini sevmedim ya turiste çok toklar yada hiç yardımsever değiller. Ertesi gün akşam yeni yıla girecegiz bu sene hindi yok menüde çupra ve karides sote var :) bu işe Carmen pek sevinmiyor. Ne yapayım dolaşırken bir balıkçı dükkanına denk geldim o gün açmışlar esnaf tarafım kabardı siftah olsun diye aldım sevdiğimden değil yani. Ben yemekten önce biraz Tivat marinayı dolaştım akşamları nasıl oluyor diye hiç fena değilmiş bu arada yürüyerek gidip geliyorum sadece 2-2.5 km'cik aparta uzaklığı.

Maalesef Tivat'ta pek hazırlık yoktu diğer kasabalara göre. Birkaç havai fişek atıldı o kadar. Biz alışkanlıktan olsa gerek Türkiye saati ile kutlamalara katıldık yerel saatle devam ettik. Nasıl olsa mahzen dolu. Ertesi gün Dubrovnik'e gidecektik ama acemice yaptığım plan yüzünden gidemedik burada hayat durdu maalesef ertesi gün ne otobus var ne insan ortalıkta :) Bir gün gecikmeyle oraya da gittik ama artık o başka bir yazıda inşallah...