Limanla Var Olan Kent: Tivat

Kotor’da geçen üç günün ardından açtım haritayı, dedim keşif zamanı. Körfez etrafında şöyle yakınca, güzel bir yerler olsun istedim. Baktım en yakın yer Tivat. Hem 10 kilometre mesafede hem de havaalanı var. Hah dedim koskoca şehir, aldım hemen bileti. Karadağ’ın yüzölçümsel olarak en küçük idari merkezi olan Tivat, anlaşılan o ki zenginler için imar edilen köyden bozma bir kasaba imiş. 

Havaalanının burada olması münasebetiyle her yarım saatte bir Kotor’dan otobüs bulmak mümkün. Otogarda indiğinizde şehir merkezine ulaşmak için taksiden başka bir seçeneğiniz yok maalesef. Hal böyle olunca 2.5 kilometrelik bir yürüyüş sizleri bekliyor. Dolayısıyla Kotor-Tivat arası mesafesinin dörtte birini zaten yürüyerek kat ediyorsunuz. Yol boyu bahçeli müstakilevler göze çarpan ilk detay. Ayrıca Kotor’a bu denli yakın olmasına rağmen turistik karmaşadan bir o kadar da uzak olması da dikkat çekici.

Vakti zamanında Venedik lisanıyla Teoda olarak adlandırılan şehir “Tanrının Yolu” manasını taşıyormuş. Günümüzde 13 bin kişinin ikamet ettiği Tivat’ta yerleşimcilerin kabaca yüzde 20’si göçmenlerden oluşuyor. Bu istatistik bile kentin ekonomik sebeplerden ötürü büyüdüğünü gösterir nitelikte. Havaalanı ve marina göçmenlerin başlıca çalıştıkları yerler belli ki. Şehirde plaj falan hak getire. Yerel olduğunu düşündüğüm halk atmış şezlongları kordona güneşleniyor. Bu kadar yat, tekne limana demirlemişken su ne kadar temiz tartışılır.

Eh şehirde kültürel, tarihi yapılar pek olmayınca hazır da gelmişken marinayı anlatayım size biraz. Körfezin girişinde yer alan Porto Montenegro, Yat-Liman Birliği’nce 2015 yılında yapılan sınıflamada en iyi marina seçilmiş. Otellerdeki yıldız usulü marinaların kalitesi de çapa ile ifade ediliyor. Ülkemizden de Marmaris, Ataköy, Turgutreis marinalarının 5 çapa ile temsil edildiği birlikte bu denli ufak bir şehrin limanının zirvede yer alması buraya yapılan yatırımın boyutlarını da gösteriyor aslında.

Marinanın yanı sıra parkından alışveriş sokağına, otelinden villalarına kadar koca bir kompleks olan Porto Montenegro, yeşille maviyi buluşturan bir noktada yer alıyor. Ne güzel de anlattın hemen bir ev almaya ikna ettin bizleri derseniz marinada ev fiyatları 1,7 ila 15 milyon lira arasında değişiyor. Liman yönetimi garibanları da düşünmüş olacak ki aynı manzarayı paylaşan bir otel inşa etmiş. Regent Hotel’in fiyatları da yüksek sezonda geceliği 1800 ila 20500 lira arasındaymış.

Kompleksten ayrıldıktan sonra bir parkın içinde buluveriyorum kendimi. İçeride dolaşanlardan sanırım aylık geliri on bin doların altında olanların parka girmeleri yasakmış gibi bir izlenim uyanıyor bende. Muhtemelen marinaya bitişik olmasından dolayı sükûnet arayanların ilk tercihi Kaptanlar Parkı.

İsmini aldığı kaptanlar anısına ise parkın içine bir anıt dikilmiş. Kitabesinde de Tito tarafından söylenen -Google sağolsun- “Faşistlerin eline düşmemek için Zagreb destroyeriyle birlikte batan teğmen Spasiç ve Masere’yi saygıyla anıyorum.” yazılıymış.

 

Parktan ayrıldıktan sonra yol boyu denizcilik okulundan alınan bir asırlık çıpayı ve belediyeyi geçtikten sonra hayıflanarak geri dönüyorum otobüs terminaline. Şayet sizin yolunuz Kotor Körfezi’ne düşerse Tivat’ı değil de Kotor-Perast- Herceg Novi triosundan birinde çok daha fazla kültüre doyabilirsiniz.

Emre Doğandor

Yazar Hakkında

Emre Doğandor

[1994-Bolu] Bir gezgin olarak doğmadım belki ama bir gezgin olarak ölmek, torunlarıma anılarımı anlatmak için yaşıyor ve geziyorum.