Sapanca'ya uzak ama bağlı olan Akçay ve Fevziye köyleri, merkeze yaklaşık 20 km uzaklıkta yer alıyor.
Donatım garından saat başı kalkan otobüslerle ulaşabiliyorsunuz. Biz de bu aralar otobüsle rahat ulaşabileceğimiz yerleri seçiyoruz. 25 dakika süren yolculuğun sonunda, dağların eteklerine gelmiş bulunduk.
Aslında buraya ulaşım 2 şekilde yapılabilir. Dileyenler Sakarya-Bilecik yolundan Akçay güzergahına sapabilir. Diğer yol ise Sapanca, Şükriye, Hacı Mercan, Fevziye istikametinde.
Fevziye ve Akçay'ın kesişiminde bulunan Küçük Yayla görülmeye değer. Mevsiminde gidildiğinde dağ çileği ve böğürtlen yemek mümkün. Biz yaylaya fazla tırmanmadan köye geçiş yaptık.
Köylerin tam ortalarından geçen çay, orayı köy olmaktan çıkarmış bence. İsteyenler için Fevziye Köyü meydanına gelince hemen solda görebileceğiniz, dere kenarında bir piknik alanı da var. Biz yürüyüşe devam ettik.
Derenin çevresine kurulmuş köyde, sağlı sollu bahçeli müstakil evler var. Benim en çok dikkatimi çeken kulübeler oldu.
Dere üstünde nerrden baksanız 100 metrede bir, tahta köprüler kurulmuş. Sığ olan yerlerinden yürüyerek geçmek mümkün. Islanmak istemiyorsanız köprüleri kullanabilir ve belirlenen parkurdan yürüyüşünüze devam edebilirsiniz. İsterseniz de pek ayak basılmamış ormanlık alanlardan, vadiyi izleyerek devam edebilirsiniz. Yaban domuzu tehlikesine karşı önlemimiz olmadığından, belirli çizgiden çıkmadık.
Biz dönüş yolumuzda, avcıları uyarmak için öttürdüğümüz ıslığa karşılık veren şahinlerin sesini duyduk. İlerlerken de kaya yamaçlarında ayin yapar gibi dönen bir dolu kartal gördük. Gerçekten büyüleyici anlardı benim için...
Dereyi sol tarafınıza alarak yürümeye devam ettiğinizde, üzerinde pikniğinizi yapabileceğiniz pek çok kaya bulunuyor. Suyun sesi ile bir şeyler atıştırmak gerçekten güzeldi. Yol, yağmurlu havalarda çamur oluyor ve ağırlaşıyor. Bu yüzden mevsimine uygun giyinmekte yarar var.
Köyde alabalık restoranları da mevcut. Dileyenler buralarda yemek yiyebilir ya da kahve içebilirler.
Çokça sevgiler...