Türkiye'nin en yeni sakin şehri, Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesi. Fırat nehri kıyısında, medeniyetin doğduğu topraklarda yer alan Halfeti çok sayıda tarihi eser barındırıyor.
Halfeti çevresinde nehir Birecik Barajı yüzünden yükselmiş durumda. Fırat'ta tekne turu yapmak, özel gözlem noktalarından kuşları izlemek, yürüyüş parkurlarına dalmak, şabut balığı yemek ve geleneksel mimariyi incelemek yapılacak şeyler listesinde...
2013 Kasım ayında yaptığımız Gaziantep - Şanlıurfa gezimizin tam orta noktasını oluşturdu Halfeti. Gaziantep'ten Şanlıurfa güzergahında giderken Birecik'e vardığınızda Halfeti tabelalarını takip etmeye başlıyorsunuz. Gaziantep'ten Halfeti yaklaşık 100 km sürüyor. Biz ortalama hızla 1,5 saatte vardık.
Kasım ayı olmasına rağmen hava oldukça sıcak, bu sebeple de Halfeti hatırı sayılır derecede kalabalık. Arabayı park ettikten sonra ilk iş iskeleye doğru yol alıyoruz. İlk hedefimiz tekne turu yapmak. Sıradaki tekneye binmemiz için bizi yönlendiriyorlar ve kişi başı 20 TL vererek biniyoruz tekneye. Ancak yarım saatten fazla teknenin kalkmasını bekliyoruz, çünkü uyanık kaptan tekne dolmadan kalkmıyor. Bu sırada öğreniyoruz ki diğer yolcular kişi başı 10 TL vermişler. Bunu duyunca sinirleniyoruz ve görevliden hesabını soruyoruz. Ancak görevli çocuk sadece bir eleman, asıl problemi parayı kazanan acenta ile çözmemiz gerekecek.
Tekne turunu anlatmadan önce bu bilgiyi vermek isterim. Biz kazıklandığımızı öğrenip görevli çocukla konuşunca hemen iskelede parayı alan adama haber gitmiş. Sanırım indiğimizde etraftakilere problem çıkartmamız için biz iner inmez bize 20 TL iade edildi. Ancak biz şikayetlerimizi gerekli yerlere yaptık. Size de önerimiz tekneye binmeden önce mutlaka pazarlık yapın, herkese farklı bir şey söyleyip ne kazansak kârdır diyorlar.
Fırat nehri üzerinde gidip gelen bir sürü tekne ile aynı şekilde ilerliyoruz. İlk önce Halfeti kıyılarında geziyoruz, yakından bakınca bu küçük kasaba gerçekten de çok büyüleyici. Güneydoğu bölgesinde hakim sarı mimarı burada da var.
Halfeti Ulu Cami
Yapımı 1804 yılında başlayan ve 1807 yılında tamamlanan, inşasında Ermeni taş ustalarının çalıştığı, halkların daha önce nasıl kardeşçe yaşadığının gösterilmesi bakımından sembolik önem taşıyan Halfeti Ulu Cami teknemiz ile önünden geçerken enfes bir manzara sunuyor bize.
Rumkale
Ve teknemiz kıyıdan açılmaya başlıyor, masmavi Fırat nehri üzerinde ilerliyoruz. Birazdan karşımıza muhteşem heybetiyle kayaların üzerinde yükselen Rumkale çıkıyor. Halfeti, Şanlıurfa iline bağlıyken Rumkale Gaziantep iline bağlıdır.
İlk başta ayırt edemiyorum, kale mi var orada ben sadece kesilmiş bir kayalık görüyorum diyorum ancak tekne yaklaştıkça kalenin kalıntıları kendini göstermeye başlıyor. Kale doğal kayalığın dik olarak oyulmasıyla ve doğal sur meydana getirilerek oluşturulmuş. Sonra bu doğal surun üzerine sur duvarı örülmüş.
Yalnızca tekne ile gidilebilen Rumkale'yi gördükten sonra teknemiz ikinci durağına doğru ilerliyor.
Savaşan Köyü
Burası tamamen sular altında kalmış olan Savaşan Köyü. Terk edilerek tamamen boşaltılmak zorunda kalan köye usul usul yaklaşıyoruz. Sular içinde yükselen minarenin nehrin üzerinde uzayıp giden yansımasına bakıyoruz, biraz içimiz burkularak. Burası sokaklarında insanların yürümediği, çocukların oynamadığı, kahvesinde köylülerin oturmadığı boynu bükük bir köy...
Köyün bir iskelesi var ancak teknemiz bu iskelede durmadan köyün yakınından geçerek bize manzarayı sunuyor. Bu köyde en dikkat çekici şey minaresinin yarısı suların altında kalan cami.
Köyün tam karşısındaki iskelenin dibinde bir çay bahçesi var, teknedeki yolcular burada bir çay molası vermek istiyor. Biz teknede kalıp etrafı fotoğraflamaya devam ediyoruz. Bu sırada ilgimizi çeken bir sahne canlanıyor. Urfalı bir aile çay bahçesine piknik yapmaya geliyorlar, ailenin Japon gelini ilgimizi çekiyor :)