Gaziantep'ten Urfa'ya geçmeden önce Halfeti'ye mutlaka uğramak istiyordum. Gezi planımı da bu şekilde yapmıştım. Ancak Halfeti otobüs güzergâhının dışında kaldığı için yolda bir yerde inip oraya geçsem, elimde valizle gezebilme ihtimalim yoktu. Urfa'ya gidip tekrar dönmek, zaman kaybıydı. Nasıl bir çözüm üreteyim derken birkaç taksiciyle konuştum biri gayet uygun bir fiyat verdi. Arkadaşları orada yaşıyormuş, bot turu düzenliyormuş. Onları da ziyaret etmiş olurum hem de benim içinde değişiklik olur dedi. Sağ olsun bize birçok konuda yardımcı oldu. Yolculukta böyle güzel insanlarla karşılaşınca çok keyifleniyorum :)
Birecik: Kelaynak Koruma ve Üretim Çiftliği
Yolumuz üzerinde uğrayacağımızı duyduğumda gözlerimin ışıldadığı bir yer de, Birecik'te koruma altına alınan Kelaynak Koruma ve Üretim Çiftliği idi. Bölgenin sloganı "Kelaynak Birecik'siz, Birecik Kelaynaksız Düşünülemez".
Bu kuşların doğal yaşam alanlarının daralması, tarımda ilaç kullanımı sebebiyle nesli hızla tükenme sürecine girmişti. Şükür şu anda neslini çoğaltma çabalarıyla kelaynakların sayısı arttı ve artmaya da devam ediyor.
Derler ki, Hz. Nuh bereket sembolü olarak kelaynakları gemisine almış.
Birecik Kelaynakları Koruma Çiftliği'nden
Halfeti'ye geldiğimizde hemen bot turuna çıktık. Günübirlik bu turlar, gelen ziyaretçilerin "Batık Kent"in üzerinde gezerek, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış tarihi yapıları görmesini sağlıyor. Bu turda su altında kalan camilerin minarelerini ve taş evleri görüyoruz, molanızda nehir kenarında huzuru soluyup, lezzetli mis gibi zahter çayını yudumlamak ise günün bonusu :)
Suyun altında kalmış caminin minaresi...
Halfeti'de Taş Evlerin Nehre Yansımaları...
Ayrıca nehir kıyısındaki duba restoranlarda yöresel yemekleri yeme şansınız da var. Ben yöreye has "Şabut balığı"nı denedim.
Siyah Gülün yetiştiği tek yer
Yöreye has bir özellik de burada "Karagül" yetişiyor olması. Halfeti, dünyada siyah gülün yetiştiği tek yer kabul ediliyor. Bizim tura çıktığımız ailenin hanımı bu güllerden yetiştiriyor ve satışını yapıyordu. Ancak bu gülün, gittiğiniz bölgede siyah açma ihtimalini garanti vermiyor. Genelde koyu kırmızı açıyormuş. Gülün siyah açmasının yörenin havasıyla, suyuyla ilgili olduğunu düşünüyorum.
Güllerin siyah açmasına dair bir de rivayet var
Ulu Cami'nin Ermeni Ustası Adır'ın, Gülkız anlamına gelen Vartuhi adında güzeller güzeli bir kızı varmış. Evlerinin avlusunda Halfeti'nin en güzel kırmızı güllerini yetiştirirmiş. Bu kız, babasının gözbebeğiymiş.
Nehrin karşı kıyısında da güvercin, keklik yetiştiren Fırat adında kimsesiz bir delikanlı varmış. Bir gün kaçan güvercinin peşinden Vartuhi'nin güllerinin avlusuna gelmiş burada genç kızı görmüş ve iki genç birbirlerine aşık olmuş. Ancak babası biricik kızının bu delikanlıyla evlenmesine karşı çıkmış ve iki genç Fırat'ın sularına atlayarak intihar etmiş :( Bu aşık iki gencin ölümünden sonra Halfeti'de tüm kırmızı güller siyah açmış!
Yörede "Karagül" diye de bir dizi çekildi ve televizyonda yayınlandı.
Rumkale
Özellikle Hristiyanlar açısından önemli bir yere sahip olan Rumkale'de, Hz. İsa'nın havarilerinden Aziz Paulus'un yaşadığı ve İncil'in önemli nüshalarını burada çoğalttığı söyleniyor. Ayrıca burada Ermeniler açısından kutsal sayılan Aziz Nerses Kilisesi ve Süryaniler açısından kutsal sayılan bir manastır bulunuyor. Kale, Yavuz Sultan Selim zamanında Mercidabık Savaşı ile Osmanlılara geçmiş.
Halfeti Gerdanı (GAP Köprüsü)
135 metrelik asma köprü, Türkiye'deki en uzun 3 ahşap köprüden biri.
Halfeti'ye hafta içi gittim. Sakin ve huzur veren bir ortamı vardı. Bu özelliğiyle Cittaslow (Sakin Şehir) Uluslararası Koordinasyon Komitesi'nin Finlandiya'da düzenlenen toplantısında "Sakin Şehir" ağına dahil edilmiş.