Tadında Gezelim: Halfeti

Tadında gezelim diyoruz ve tadarak geziyoruz. Öyle bugünü de idare edelim, Allah’a şükür bugün de karnımız doydu demek yok. Madem geziyoruz, artık yerel tatlara da bakacak ve lezzetleri keşfedeceğiz.

Sizlere Gaziantep’i anlatmayacağım. Zaten biliyorsunuz ve çok kere yazıldı çizildi. Anteplilerin bile yanı başlarında hala gitmedikleri ve keşfetmedikleri bir cenneti sizlere anlatacağım. Esasen Urfa’ya bağlı, Gaziantep’e 65 km uzaklıktaki bu eski yerleşim yerinde hem su var hem eski medeniyet var hem fıstık hem de göl üzerindeki balıkçı restoranlarında lezzet var. Görsel şöleni ve siyah güllerinde yer aldığı yazımı okuyunca neden hala duruyoruz, haydi Halfeti’ye gidelim diyebilirsiniz.

Halfeti’ye 105 km’lik bir yoldan Gaziantep üzerinden veya 135 km’lik yolculuktan sonra Urfa üzerinden kolayca ulaşabilirsiniz. Birecik’in buraya mesafesi ise 35 km’dir. Çok yüksek olmasa da yine tepelerden ve ovalardan geçerken, gözünüz muhakkak Antep fıstığı bahçelerine takılacaktır. Eğer mevsiminde gidiyorsanız durun ve bu doğa harikalarının tadına bir de taze iken dalından alıp bakın. Resim çekin, tanıyın.

Biraz sonra ufukta eski Halfeti’nin bir kısmını da Fırat’ın suları altına alan Birecik Baraj Gölü’nü göreceksiniz. Birecik barajının yapılmasından sonra, eski Halfeti sular altında kaldı ve köylüsü ya başka yerlere göç etti ya da yeni yerleşim yerine taşındı. Geride kalanlar su ile buluştu. Çoğu yüzme bilmeyen, suyu tanımayan insanlar şimdi tekneci ve turizmci oldu. Halfeti’ye girerken tepeden kuşbakışı manzaranın keyfini çıkarın ve oracıkta duran tabelayı iyice okuyup, vay be ne doğa harikaları varmış bu Halfeti’de diye biraz hayıflanın. Bu endemik bitkilerin peşine düşmek istiyorsanız özel olarak işin bileni olan doğa derneği üyeleri ile birlikte dolaşmalısınız.

Halfeti doğasında bulunabilen kuş ve bitkileri iyice okuyun. Hatta Halfeti’den ATVlerle yapılan günlük doğa trekking turlarına katılın. Köy meydanına indiğinizde sizi küçük bir köy kahvesi, birkaç turizm bürosu ve muhtarlık karşılayacaktır.

Onlardan bilgi aldıktan sonra zaten bulunduğunuz yer sahil ve iskele kenarı olduğundan, etrafınızı motorcular sarıp, sizleri göl gezisine çıkarmak isteyeceklerdir. Mevsimine göre artık iyi bir pazarlık sonrası bu geziyi yapmalısınız. Zaten buraya niye geldiniz ki?

Motora biniyorsunuz ve çata pat göl üzerinde serin ve keyifli bir 4 saatlik tura çıkıyorsunuz. Bakın bu 4 saatte nereleri göreceksiniz. Öncelikle nefis bir göl ve kısmen sular altında kalan taş evlerin manzarası sizi bekliyor.

Daha sonra da sarp kayalıkların tepesindeki Rumkale. Motorunuz hemen kalenin altındaki iskeleye yanaşıyor ve dik merdivenlerden yukarıya doğru biraz zorlu bir tırmanma başlıyor.İnanın yukarıya çıkınca manzaranın güzelliği ve kale kalıntıları ile restore edilmekte olan Şair Aziz Nerses Kilisesi’ne ulaşınca, iyi ki çıkmışım diyeceksiniz.

Daha sonra turumuzu Çekem Mahallesi, Beresül (Savaşan) köyü ve Barşavma Manastırı, su sarnıçları ve su kuyuları) turu ile tamamlayacaksınız.

Savaşan köyü'ne geldiğinizde işte o meşhur panoramik manzara ile karşılaşacaksınız. Birecik Barajı’nın suları altında kalan köyün minaresinin buranın simgesi haline gelen manzarası içinizi bir defa daha çekmenizi sağlayacak ve hemen gölün köşesindeki çay ocağına yanaşan teknenizden inip, bu manzaranın keyfini bir defa daha çaylarınızı yudumlayarak çıkaracaksınız.

Şimdi artık geri dönme zamanı. Yine motorunuza biniyor ve süzülerek bindiğiniz yere doğru yol alıyorsunuz. Karnınızın da acıktığını duyar gibiyim.

Halfeti’de ne yenir?

Köy merkezine girdikten sonra 200 mt ilerde en son dubanın üzerine kurulmuş, Başkanın yerinde Şabut balığı yemenizi önereceğim, Halfeti baraj gölünde yakalanan 15-20 kiloluk tatlı su balığının kaba etlerinden, yani bonfile gibi olan yerlerinden yapılan ve şiş ile kömür ızgarasında pişirilen bu balığı yerken afiyet olsun diyorum. Lezzet nasıl derseniz, ithal olarak gelen somon balığından üstün diyebilirim, yerken biraz dikkat edin arasından ufak kılçıklar çıkabiliyor, iki şiş 6 adet parçadan oluşuyor.

Mekânda Şabut balığının yanında, kebap çeşitleri ve alkol seçeneğini de bulabilirsiniz. Kebaplarını da hafife almayın. E ne de olsa Güneydoğu’da kebap diyarında olduğunuzu unutmayın. Mezelerin tek tek tadına bakmalı insan. Yemeğin sonunda gelen elmanın üstüne kahve içmeli.

Yerel lezzetleri arasında; erik tavası, lövlez dürümü, dolma eziği ve mumbar ile patlıcan kebabı, domatesli kebap, haşhaş, Urfa, soğanlı kebap, cağırtlak kebabı, Adana, incir kebabı, mukaşşerli pilav, tarhana çorbası, sargı burma tatlısı, sütlaç, peynir helvası, semsekvar da var. Hepsinin tadına bakmaya kalkmasınız değil mi?

Karnınız doyduktan ve dubalı restoranda yeme keyfini de yaşadıktan sonra daha vaktiniz varsa ya da burada bulunan pansiyonlardan birinde gecelemek istiyorsanız, yarın için bu etkinlikler dışında doğa yürüyüş parkurları ve dağ bisiklet parkurları ile eşsiz doğa içinde kanyonlar, kuşlar, endemik bitkiler (siyah gül) ve endemik böceklerle dolu bir yolculuk da yapacaksınız demektir. İsterseniz aileniz ve arkadaşlarınız ile birlikte bu güzel doğa içinde piknik de yapabilirsiniz. Konaklama imkânları sunan yerel motiflerin tadına bakabileceğiniz şirin konuk evleri ve pansiyonları herkese sorarak bulabilirsiniz. Gece kaldığınızda ise yöresel müzik ile sıra gecelerinin seslerini hava kararmaya başladıktan sonra duymaya başlarsınız. Hemen oraya doğru yönelin ve bu eğlenceye siz de katılın.

Halfeti’ye özgü ev yapımı nar ekşisi, biber, kabak, patlıcan ve bamya kurutması, ülke çapında ünlü isot biberi, damıtma usulü ile yapılan Zahter suyu, kurutulmuş üzüm, kayısı ve yörenin en ünlü ürünü olan fıstık, Halfeti Kaymakamlığı Turizm Satış Noktası’nda satılmaktadır.

Bölgede açılmış olan kurslar sonucunda elde edilen el işi göz nuru ürünler ise yine çeşitli dükkânlarda sergilenmektedir. Bu arada buraya ait nadide bir çiçek olan siyah gülü görürseniz ve koklarsanız şanslı sayılırsınız. Aman diyeyim alıp başka yerlere götürmeye ve yetiştirmeye kalkmayın. Çünkü siyah gülün o güzel rengi soluyor ve açık bir renk alarak özelliğini kaybediyor. Siz siz olun her şeyi ve herkesi yerinde sevin sevgili dostlarım. Hoşçakalın…

H. Oğuz Esen

H. OĞUZ ESEN

Yazar Hakkında

H. OĞUZ ESEN

İş güç ve çoluk çocuk işlerini bitirdikten sonra emeklik günlerimi tadında geçirmek için, sıhhat ve akıl fikir yerinde iken gezmeyi seçenlerdenim.