Çölün Ortasındaki Zenginlik, Dubai

Dubai’ye inişimiz sabaha karşı 4:00. Bu nedenle daha önceden internetten rezervasyonunu yaptırdığımız Landmark Hotel’e gidip yerleşiyoruz. Maalesef buradaki otelimiz çok çok merkezi değil. Çevresinde Eminönü havası var.

Burada yerel bir acente ile anlaşmamıştık. Kendimiz gezmeyi planlamıştık. Ancak ne tesadüftür ki, Facebook’tan ortaokul arkadaşım mesaj atıyor ve Dubai’ye yerleştiğini söylüyor. “Aaa nasıl? Ben de Dubai’deyim” diyorum ve bizim otele geliyor. Dünya aslında ne kadar küçük, değil mi? Ama daha gezecek çok yer var...

Arkadaşım bizi otelden aldığı gibi hemen şehri tanıtmaya başlıyor. Öncelikle Palmiya Adası, Burj El Arab ve Atlantis’in olduğu bölgeye gidiyoruz.

Önce Palmiye adasına gidiyoruz. Fakat adaya giriş yapabilmek için içeride mutlaka bir mülkünüz olması gerekiyor. O nedenle sadece yanından geçebiliyoruz demek daha doğru olacak sanırım. Özelliği ise yukarıdan bakılınca palmiye şeklinde olması ve tamamen okyanustan çekilen kumlarla doldurulmuş bir ada olması. Buna da paranın gücü denilebilir kısaca.

Yollar çok geniş, asfaltlarda bir tane bile pürüz yok. Atlantis Oteli’nin önemi ise içinde çok büyük bir akvaryum olması. Önceden rezervasyon yaptırarak bu devasa akvaryumda tüplü dalış bile yapabiliyorsunuz.

Tam Atlantis’ten çıkarken taksilerin renkleri dikkatimizi çekiyor. Tüm taksiler krem rengi ama tavan renkleri farklı. Tavanı pembe olan araçların üstünde ise “Ladies Taxi” yazıyor. Erkek şoför istemeyen bayanlar için geliştirilmiş, şoförleri de bayan.

Etrafa bakınca, çok lüks arabalar dikkatimizi çekiyor. Sokak kenarlarına park edilmiş Bentley’ler, Aston Martin’ler... Malum benzin çok ucuz, sonuçta zengin bir ülke. Çölün ortasında olmamıza rağmen bir tane kirli araç görmedim. Hepsi pırıl pırıl.

Dubai’de olmazsa olmaz bir bölge, tabii ki marina. Önünde plajı olan orta büyüklükte bir cadde, Avrupa’yı aratmayan tarzda cafe’lerle süslenmiş. Kulaklarınızı müziğe, gözlerinizi yan masada oturan yöresel kıyafetli Arap erkeklerine kapatırsanız Avrupa’dasınız.

Ama güzel olan tarafı insanlar birbirine müdahale etmiyor. Çok fazla yabancı çalışan olduğu için çok kozmopolit bir ülke. Turiste de çok alışkınlar. Şortlu ve çarşaflı bir arada. Burada yemek yedikten sonra fotoğraf çekmek için Burj El Arab’ın önüne geliyoruz.

Duraklamak bile yasak olduğundan 2 dakikalık fotoğraf molası sonrası yola devam. İçine girmeyi düşünenler için; her ne kadar farklı mimarisi ile Dubai’nin simgesi haline gelse de, sadece içeri girip bir çay içmek, hele de yemek yemek çok pahalı. Zaten sonrasında çok daha harika gökdelenler dikildiği için bana kalırsa çok da cazip değil. Dışarıdan görüp biraz fotoğraf çekmek yeterli. Özellikle de kısıtlı vakti olanlar için. En önemli özelliği ise Dünya’nın ilk yedi yıldızlı oteli olması.

Ardından Burj El Arab’ın hemen yanındaki deniz kıyısına gidip, gün batımında muhteşem binanın resmini çekiyoruz.

Eğer Dubai’yi, Palmiye Adası'nı, yeni yapılmakta olan Dünya Adası'nı gökyüzünden görmek isterseniz, yaklaşık 30 dakika süren helikopter turu kişi başı 300 dolar civarı, taktirinize…

Kenti tepeden izlemenin bir diğer yolu ise, yerden 848 metre yükseklikte yer alan dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa’ya çıkmak. Ancak bunun bedeli de çok ucuz değil. Daha önceden rezervasyon yaptırırsanız nispeten makul fiyatlar... Fakat son anda aklınıza gelir de, dünyanın en yüksek binasına çıkalım derseniz, kişi başı fiyatı 150 dolar. Binanın içi, dışı kadar görkemli değil açıkçası. Asansöre giden yürüyen yolun yanına bol bol videolar yayınlıyorlar. Bu videolar, Birleşik Arap Emirlikleri’nin farklı bölgelerini tanıtıyorlar.

İki tane asansör ile 10’ar kişilik gruplar halinde çıkıyorsunuz. 124.kattaki terasa gelince insan kendini zirvede hissediyor. Diğer kocaman gökdelenler ise yanımda 5 katlı apartmanlar gibi kalıyor. Evet işte bu nokta da Dubai ayaklarınızın altında...

Dubai ve Alışveriş

Dubai, çölün ortasında yaratılmış bir medeniyet. Deniz kenarı boyunca yükselen gökdelenler, modern mimarinin eseri birbirinden etkileyici yapılar ile göz dolduruyor. Ortadoğu’da bir geçiş noktasında yer aldığından da oldukça fazla turistin uğrak noktası.

Ciddi bir petrol gelirleri var. Ancak bunun bir gün biteceğinin farkındalar. Bu nedenle Dubai’yi bir alışveriş kentine çevirmek ve gelir kaybetmemek adına tüm bu yapılanlar. O nedenle kent için de her geçen gün yeni bir alışveriş merkezi yükseliyor.

İşte biz de bu alışveriş merkezlerinden biri olan Mall of Emirates’teyiz. Burayı özellikle akşam saatlerinde tercih etmemizin sebebi hemen önünde dans eden havuzun olması.

Mall of Emirates Dubai’nin en büyük alışveriş merkezlerinden. İçinde büyük bir de kayak pisti var. İşte bu da paranın gücü. Adamlar çölün ortasına muhteşem bir şehir inşa etmekle kalmamışlar, içine kar yağdırıp kocaman bir pist yapmışlar. Gerçekten etkileyici. Ben de fırsattan yararlanıp, dışarısı neredeyse 25 – 30 dereceyken burada kayak yapmanın keyfini yaşıyorum. Yapay kar olmasına rağmen doğalına oldukça yakın ve pist bir alışveriş merkezinin içi için azımsanmayacak kadar uzun bence.

Akşam havuz dansının başlamasına yakın, biz de havuz kenarına gidiyoruz. Havuzdaki su gösterisi saat 19:00’da başlıyor ve her saat başı tekrarlanıyor. Farklı müzikler eşliğinde yüzlerce fıskiyenin katkısıyla oluşan muhteşem su dansını izliyoruz. Gerçekten görülmeye değer, suyun bu kadar kıvrak ve farklı renklerle dansı çok güzel.

Hemen yanımızda ise dünyanın en yüksek binası olan Burj Khalifa yükseliyor. Tam olarak 828 metre yükseklikte. Yapımı ise 2009 senesinde bitmiş. En alt katında da Armani Otel var.

Mall of Emirates o kadar büyük ki, belli yerlere dokunmatik ekranlar koymuşlar. Gitmek istediğiniz mağazayı yazıyorsunuz, harita üzerinde yol tarifi veriyor. Zaten başka türlü, dolaşarak aradığını bulmak mümkün değil. Aynı zamanda içinde Atlantis’teki kadar olmasa bile, oldukça büyük bir akvaryum var. Köpekbalıkları, vatozlar ve çeşit çeşit balıklar yer alıyor.

Müslüman bir ülke olmasına rağmen alışveriş merkezinin ortası kocaman Noel ağaçları ve kar teması ile süslenmiş, kızak çeken kutup ayıları da koymayı ihmal etmemişler. Aralık sonunda gittiğimiz için tam bir Noel havası esiyordu. Mağaza içinde gezen çarşaflı Arap kadınları süslerinden de geri kalmıyorlar. Çantalar, ayakkabılar en aşağı Gucci marka.

#Makedonyadan yazılar alanında göster
Kapalı
GÖKÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

GÖKÇE YILMAZ

 1982 yılında İstanbul’da doğdum. İlk ve orta öğretimini Sinop’ta gördükten sonra, lise eğitimi için İstanbul’a yerleştim.