Lombok Adası macerası sonrası rotamız Gili Adaları. Gili Adaları, en büyüğü Gili Trawangan olmak üzere Gili Meno, Gili Air olarak 3 adadan oluşuyor. Konaklama için bizim tercihimiz ise Gili Trawangan.
Şans bu ya Gili Adaları'na ulaşmak için Lombok’tan bindiğimiz motor tam da yolun yarısında bozuluyor. Öğlen saati hava çok sıcak, ailecek bir Lombok tarafına, bir Gili tarafına bakıyoruz. Acaba batarsak hangi tarafa yüzmeliyiz? 20 dakika uğraş sonrasında motorun gürültüsü yeniden başlıyor ve yolumuza devam ediyoruz. Yaşadığımız aksilik sonrasında yarım saat kadar rötarla Gili Trawangan’a ayak basıyoruz.
Şehir merkezine oldukça yakın olan otelimize yerleşiyoruz. Odaya girdiğinizde açık havada geniş bir lobi karşılıyor bizi. Cam sürgülü kapılardan klimalı odanıza giriyorsunuz. Odanın en hoşuma giden tarafı ise arkadaki banyo bölümüydü. Yeşillikler içindeki üstü açık banyoda duş yapmanın keyfi ayrı olsa gerek. Çok hızlı bir yerleşme sonrası bikiniler giyiliyor ve hazırım Gili Adası!
Gili Adası ve eşsiz dalış noktaları
Daha önce edindiğimiz bilgiler doğrultusunda Gili’de sualtının dalış için oldukça iddialı olduğunu biliyoruz. Vakit kaybetmeye gerek yok. Zaten adanın tek ana caddesi üzerinde sıralanmış olan dalış klüplerinden Dive Central Gili’de alıyoruz soluğu. Öğleden sonraki dalışa yetişebiliyoruz ve dalış noktamız Turtle Heaven.
Dalış öncesi gerekli bilgilendirmeleri tamamladıktan sonra teknedeyiz. Mükemmel bir hava, hafif rüzgar, mavi-turkuaz arası bir deniz... İşte hayat bu olsa gerek! Dalış noktasına geldiğimizde son hazırlıkları da tamamlayarak kendimizi serin sulara bırakıyoruz. İniş sonrası rehberimizi takip ederek sualtının keyfine varıyoruz.
Gerçekten Gili'nin su altı oldukça renkli: Rengarenk balıklar, deniz yıldızları, deniz atları, yaklaşık bir metre boyuna varan kaplumbağalarla çektirdiğimiz fotoğraflar da cabası... Yaklaşık 40 dakika süren dalış sonrası tekneye dönüyoruz. Gili Adaları'nda sadece 2 günümüz olduğundan daha tekneden iner inmez yarın sabahki dalış programımızı yapıyoruz. Hedefimiz Shark Point. Neyse ki yarın istediğimiz noktaya dalış yapan bir başka dalış okulu buluyoruz. Sabah buluşmak üzere ayrılıyoruz.
Eh tabii ki dalış sonrasının yorgunluğu ne ile çıkartılır? Denize nazır Bali masajıyla!
Akşam yemek için iskelenin hemen karşısında bulunan açık büfe tezgahlarda şansımızı deniyoruz. Ben maalesef ailenin diğer üyeleri gibi yeni tatlara açık değilim. Tonla yemek çeşidi içinden bulduğum şey biraz tavuk ve patates. Yeni lezzetler çekmiyor beni, bildiğim yemek en iyisi. Ama her tür deniz mahsulü ve çeşit çeşit meze bulabileceğiniz açık büfelerde güler yüzlü tezgahtarlardan çok farklı lezzetler tadabilirsiniz.
Yemek sonrası biraz sağlı sollu sıralanmış olan dükkanları keşfe çıkıyoruz. Hediyelik eşya dükkanları olduğu kadar giyim üzerine de birçok dükkan mevcut. Hepsinin ortak özelliği ise dükkanların içine çıplak ayak giriliyor olması. Kapıda ‘flip-flop parking’ yazılı paspaslar mevcut. Gülümseyerek terliklerimizi çıkarmamıza neden oluyor, ayakkabını çıkart demenin en kibar yolu bu olsa gerek. Çıplak ayaklarımızla kendimize birer bikini alıp yolumuza devam ediyoruz. Yarın sabah erken dalış var yine, dinlenmek üzere otelimize dönüyoruz.
Sabah kahvaltı sonrası soluğu yine dalış teknesinde alıyoruz. Bu kez sualtı bizim için biraz hayal kırıklığı oluyor. Aslında sualtı yine çok güzel, yine birçok canlı görüp fotoğraflarını çekiyoruz. Hayal kırıklığının tek sebebi ise bir gün önce Shark Point’e dalan tekneyi bulmak için verdiğimiz uğraş sonucunda uzaktan bile olsa köpekbalığı görememiş olmamız. Yoksa Gili'nin sualtı, su üstü ile gerçekten yarışabilecek kadar iddialı.
Dalış sonrası öğle saatlerinde ailenin geri kalanı ile buluşuyoruz. Gili Adaları'nda motorlu taşıt kullanılmadığı için sadece bisiklet ve at arabaları mevcut. Biz eniştem ile dalış yaparken diğer ekip ise at arabası ile bir Gili adası turu yapmış. Söylediklerine göre kötü değil ama anladığım kadarıyla şart da değil.
Neyse yuttuğumuz okyanus sularından sonra güzel bir öğle yemeğini hakettik doğrusu. Deniz kıyısında akşam için müzik provasının yapıldığı bir kafe buluyoruz. Prova da olsa güzel müzik var en azından. Buz gibi Bintang biralar eşliğinde yemeğimizi yerken birden eniştem sahneye çıkıyor. Yıllardır davul çalmadığı için bir anda duyduğu özlemi çalan çocuklarla paylaşınca yine o kocaman gülümsemelerle sahneye çıkıyor. 1-2 parça çalarak özlemini gideriyor derken, sahneden inerken de iş teklifi alıyor. Biz akşam buraya tekrar geleceğiz anlaşılan.
Öğleden sonranın programında ise yine tekne turu var. Tek farkı tüplü değil snorkel ile keşfe çıkacak olmamız. Dalış yapmayanlar için snorkel ile dalmanın da tüplü dalıştan çok fazla farketmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Hatta bizim şansımıza mı acaba; kaptan bizi üç farklı dalış alanına götürdü. Ailecek yaptığımız serbest dalışlarda her seferinde koca koca kaplumbağalar gördük, en güzel fotoğrafları da bu dalışlar sırasında çektik kesinlikle. Eğer dalış belgeniz ya da tüplü dalışa merakınız yoksa, sadece sahilde güneşlenmekle yetinmeyin, bahsettiğim tekne turunu mutlaka yapın, pişman olmayacaksınız.
Dalış sonrası artık bütün cildimiz suda kalmaktan kırış kırış olmuş bir halde otele dönüyoruz. Akşam ise programımız belli. Gündüz bizi çağıran genç yetenekleri dinlemeye gideceğiz. Çok güzel müzikler eşliğinde içkilerimizi yudumlarken yarın buradan nasıl ayrılacağımı düşünüyorum. Hep aynı iklimde, güler yüzlü insanların arasında, henüz turist akınına uğrayıp sahilleri, denizleri kirlenmemiş, pırıl pırıl bir ada Gili. Denizin altı mı, üstü mü daha güzel? Bilmem ki... Bütünüyle bir güzellikler adası Gili; kumsalıyla, güneşi, denizi ve sıcacık insanıyla... Turizme daha fazla açılmadan, kumsalları havlu konmayacak hale gelmeden, denizleri insanlar tarafından kirletilmeden mutlaka ziyaret edin Gili'yi.
Ertesi sabah kahvaltı sonrası jet hızıyla bir de havuz keyfi yapıyoruz otelde. Havuz sefası sonrası ayaklarımız geri geri giderek iskeleye varıyoruz. Son bir el sallıyorum Gili Adaları'na...