Sabah El Salvador’a saat 10:00’da varmayı planlıyorduk. Ancak Antigua’dan çıkışımız biraz gecikince mecburen Guatemala City’de tam işe gidiş saatinde denk geldik. Haliyle 1,5 saate yakın şehrin içinde çıkamadık. Bu durum ister istemez El Salvador’da geçireceğimiz limitli saatleri daha da limitledi. Bu nedenle programın gerisinde kalmamak için olabildiğince hızlı olacağız.
El Salvador 21.041 km2 yüzölçümüne sahip ufak bir ülke. alçak çok engebeli olduğundan ülke içinde ulaşım o kadar da kısa sürmüyor.
Buradaki rehberimiz Suzy. Yaklaşık 45 yaşlarında hoş ve bakımlı bir kadın. Ancak İngilizcesi çok iyi olmadığından yarı İngilizce yarı İspanyolca anlaştık.
Hiç vakit kaybetmeden bizi El Salvador’daki ilk ziyaret noktamız olan Chalchuapa bölgesindeki Tazumal arkeoloji alanına götürdü. Tazumal antik kentinin en büyük özelliği burada hem Mayalara hem de Tolteklere ait yerleşim birimlerinin bulunuyor olması.
Arkeolojik sit alanına geçmeden önce ilk olarak bu bölgede yapılmış olan kazı çalışmalarından çıkartılan tarihi eserlerin sergilendiği müzeyi gezebilirsiniz. Müzede özellikle taş kullanılarak yapılmış kesici aletler, çanak çömlekler ve yeşim taşından yapılmış takılar büyük yer kaplıyor.
Müzede benim en çok dikkatimi çeken ise aşağıda resmini gördüğünüz heykel oldu.
Suzy’nin açıklamasına göre zamanında Mayalar düşmanlarını ele geçirip sorguladıktan sonra derilerini yüzerlermiş. İşte bu heykel de o durumu anlatmak için temsili olarak yapılmış. Müze gezisi sonrası arkeolog Stanley Boggs tarafından 1940 – 1950 yılları arasında gün yüzüne çıkartılan Tazumal arkeolojik sit alanı gezebilirsiniz.
Hem Maya hem de Toltek yapılarına ev sahipliği yapan Tazumal’de hangi tapınak kime ait konusunu açıklığa kavuşturmanın kolay bir yolu var. Yapılarda kullanılan taşlar büyük parçalar halinde ve yapılar daha yüksek ise Mayalar’a, yapılarda kullanılan taşlardaha küçük ve yapıların yükseklikleri görece daha kısa ise Toltekler’e ait.
Burada bir alanda – ki o alanın top oyunu sahası olduğu düşünülüyor – ciddi boyutta bir göz yanıltmacası var. Bir taraftan baktığınızda saha dikdörtgen görünüyor. Diğer tarafına baktığınızda alan yamuk görünüyor. Oldukça enteresandı.
Alanın hemen dışında ise kilden yapılmış ürünler ve sahte kafatasları satılıyordu. Bu kafatasını ben bir sanatçımıza çok benzettim. Ama bakalım siz kime benzeteceksiniz?
Tazumal tarih boyunca en büyük zararı kendine yakın konumdaki İlopango volkanı’ndan görmüş. Bu volkandan nasibini alan bir başka yerleşim ise Santa Ana.
Santa Ana zengin kesimin oturduğu bir bölge. Çünkü burası hem yüksek hem de volkanik topraklara sahip olduğu için bu bölgede kahve ve kakao üretimi yapılıyor. Hatta El Salvador’daki en kaliteli kahvelerden birinin bu bölgede olduğu söyleniyor.
Santa Ana, elverişli iklimi dolayısıyla El Salvador’da İspanyollar’ın 1555 senesinde ilk yerleştikleri yer. Dolayısı ile burada yoğun bir İspanyol etkisi var. Ama buranın ilk sahipleri Maya – Pokomanlar. Yani kısacası El Salvador’un yerlileri olan Pipiller. Pipiller buraya Kadın rahiplerin mekanı anlamındaki Sihuatehuacan demişler. Bu nedenle buraya koruyucu Santa Ana adına bir kilise inşa edilmiş ve buranın adı da Santa Ana olarak değiştirilmiş.
Şehirde görülebilecek önemli noktalar arasında kilise, tiyatro binası, hükümet binası ve ana meydan gösterilebilir.
Özellikle kilise oldukça etkileyici. Ancak içi dışı kadar süslü ve değil, aksine oldukça sade.
Çevrede biraz gezinirseniz özellikle öğle saatlerinde tezgahı başında uyup kalmış pek çok sokak satıcısına rastlayabilirsiniz.
Öğle saatlerimizi bu şirin yerleşimde geçirdikten sonra öğleden sonra El Salvador’un Pompei’si olarak anılan Joya de Ceren’i gezmeye gidiyoruz.
Görüşmek üzere :)