Adını Akdeniz foklarından alan bir ilçe; Antik Phokaia yani Foça. Çağlar öncesine uzanan tarihi, balık kokan kıyılarıyla ve ünlü tarihçi Heredot’un tarifindeki gibi en güzel gökyüzü en güzel iklimiyle hayranlık uyandıran Foça.
Öncelikle Eski Foça ve Yeni Foça diye iki Foça olduğu için kafa karışıklığına karşı dikkatli olmak gerek. Eski Foça bizim burada anlattığımız, tarihi merkez olan Foça iken; Yeni Foça sonradan kasabanın merkezi yetmediği için kuzeydeki genişçe koylara kurulan ve daha çok İzmir çevresi sakinlerinin rağbet ettiği yazlıkların yoğun olduğu sahil beldesinin adıdır.
Foça, Ege sahillerinde kurulan 12 İyon kentinden biri. Kıyıda sessizce duran sahil tekneleri Foça’nın güzelliğine güzellik katıyor. Rivayete göre Foça’da bir kara taş varmış ve bu taşa basan Foça’yı hiç terk edemezmiş. Fakat bu taşın nerede olduğunu hiç kimse bilmiyormuş. Bu hikâye doğru mudur bilinmez ama gelenlerin buradan ayrılamadığı kesin.
Foça’nın denizle bağını görmenin en iyi yolu tekne turları. İrili ufaklı birçok adanın olduğu Foça’dan tekne turu yapmadan dönmeyin derim. Denizden açılınca nefis bir manzarayla karşı karşıya geliyorsunuz. Bu teknelerin ilk durağı; Siren Kayalıkları. Mitolojide bu kayalıklarda siren adı verilen başı kadın gövdesi balık biçiminde yaratıklar yaşarmış. Sirenlerin çıkardığı sesler denizcileri kayalıklara götürürmüş ve gemilerinin kayalara çarpmasına neden olurmuş. Adanın çevresini gezerken her türlü sese kulak kabartabiliyorsunuz bundan dolayı. Aynı zamanda bu kayalıklarda koruma altına alınmış Akdeniz fokları yaşıyor.
Eski bir liman kenti olan Foça tam bir açık hava müzesi. Kybele Tapınağı da bunlardan biri. M.Ö. 580’li yıllara dayanan şehrin içinde görkemli bir yapı. Denizden gelen herkese açık olan bu tapınak, denizcilerin bolluk bereket dileyip adak adadıkları yermiş.
Foça tarihinin başka bir önemli eseri Sur Kapılar. Foça kent duvarları olarak da anılan bu yapı kayıkların şehre giriş çıkışlarını sağlayan bir kayıkhaneymiş aynı zamanda.
Zengin bir tarihe sahip olan Foça’da arkeoloji çalışmaları hala devam etmekte; Athena Tapınağı kazı çalışmaları da bunlardan biri.
Osmanlı dönemine ait olan Fatih Camisi’ni yine burada görebilirsiniz. Foça’nın simgelerinden biri olan yel değirmenleri de Eski Foça ve Yeni Foça arasında yer almaktadır.
Tatil anlayışınızda tarih keşfine çıkmak varsa aslında Foça tam size göre. Burada geçmişe yolculuğun arkası kesilmiyor, yine bunlardan biri de Pers Mezar Anıtı. Burası aynı zamanda taş ev olarak da bilinir ve etkileyici bir duruşa sahiptir.
Foça’da gezerken müthiş bir dekorasyonla özenle restore edilmiş taş evlere rastlamak da mümkün. Geçmişte Rum nüfusun oturduğu bu bölgelerde artık neredeyse hiç Rum kalmamış ancak onların mirası olarak bu taş evler Foça’nın eski havasını yaşatmaya devam ediyor. Sokakları süsleyen bu Foça evlerinin kökeni 1800’lü yıllara dayanmakta. Dar sokaklarda adeta bir tablo görüntüsündeler… Eski evlerden bazıları bölge sit alanı olduğu için eskisi gibi sakin ve huzurlu bir görünümde.
Foça’da günün akşam saatleri de bir başka... Kıyı boyunca uzanan balık restoranları İzmirliler’in haftasonu ve özellikle Cuma akşamları kaçamak yerleri. Ege mutfağının doyumsuz zeytinyağlı yemekleri eşliğinde sunulan balıkları mutlaka tatmalısınız. Bir de yemeden dönmemenizi tavsiye ettiğim bir lezzet kupa balığının sarmısaklı yoğurt ile servis edildiği yoğurtlu kupadır. Oldukça sıra dışı bir tada sahip.
Foça küçücük bir sahil kasabası olabilir. Ama gerek size sunduğu tarihi ile gerekse de size geçirteceği eşsiz zamanla hafızanızda mutlaka yer edecek. İzmir’in bu küçük kasabasını, serin mavi sularını, balıkçı kayıklarını ve akşamları seslenen minik gece hayatını unutamayacaksınız.