İlk Sütlü Çikolatanın Bulunduğu Rengârenk Kasaba: Vevey

Vevey, Montreux’den trenle 15 dakika uzaklıkta yer alan şirin bir göl kasabası… Tren istasyonundan çıkıp da kasabaya adım attığımızda modern görüntülü yüksek katlı binalar bizi karşılasa da kasabanın göl kenarındaki merkezi, çok şirin sokakları, tarihi renkli binalarıyla bir masal kentindeymişim izlenimi uyandırdı bende.

Vevey’in en önemli özelliği Nestle fabrikasının burada olması… Biz de trenden iner inmez bir ihtimal çikolata alışverişi de yapabiliriz ümidiyle soluğu Nestle fabrikasında aldık. Ancak günlerden Pazar olmasının yine azizliğine uğradık ve fabrika satış mağazasının Pazar günleri sadece sabah saatlerinde (o da yaz döneminde) saat 13.00’e kadar açık olduğunu öğrendik.

Kısmet böyleymiş deyip buradan ayrılıp sahile doğru yürüdük ve buradan da Quai Ernest St. Ansermet ve Quai Maria-Belgia sokaklarını takip ederek kasaba merkezine doğru sahilden keyifli bir yürüyüş yaptık. Sağımızda göl manzarası, solumuzda ise renkli ve muhteşem güzellikteki evlerin manzarası eşliğinde zamanın nasıl geçtiğini anlamadan 20 dakikada Vevey Marche denilen kasaba merkezine varmıştık bile…

Vevey Marche, Pazar olmasından dolayı bu bölge standartlarına göre hayli kalabalıktı. Eğer tren garından çıktıktan sonra bizim yaptığımız gibi sağa dönüp Nestle fabrikasına gitmek yerine yolun karşısına geçip sahile doğru yürürseniz çok daha kısa bir süre içinde merkeze ulaşabilirsiniz. Bu bölgeden kasabanın görünüşünün harika olduğunu söylemem gerek sanırım...

Vevey Marche’den düz devam edip Rue de Lac üzerinden kasabayı biraz da olsa keşfettikten sonra kendimizi, biraz ilginç bir konseptle yapılmış “yeme-içme müzesi” Alimentarium’da bulduk. Bu müzeye giriş ücreti 12 CHF (yaklaşık 25 TL) ama bize otel tarafından verilen Montreux şehir kartının burada da geçerli olduğunu öğrendik ve bu müzeyi de % 50 indirimli olarak gezdik. Hem müzeyi gezdik hem de kafesinde soluklanıp kahve içerek biraz enerji topladık.

Müzenin sahil kesiminde çatal şeklinde ilginç bir heykel var. Hemen bu heykelin karşısında, kara tarafında ise Charlie Chaplin Heykeli var ve tabii biz de kasabanın ritüeline uyarak bu heykelle poz vermeyi ihmal etmedik : )

Artık uzunca bir günü geride bıraktığımızdan, bu kez tren yerine otobüsü kullanmayı tercih edip Montreux’den ta buralara kadar servis veren 201 numaralı otobüse binerek Montreux’deki otelimize geri döndüğümüzde vakit akşam olmuştu.