Güzel bir duş ve çay sonrası ilk gün notlarımın devamına baktım. Amacım bu sabah hiç vakit kaybetmeden yaklaşık 3 km uzaklıkta olan Paşabağları ve Zelve Antik Şehri'ne gitmek. Sait daha yeni uyanmış, ona sordum, nasıl gideyim, minibüs varmı diye. –Abi ne minibüsü, burada en güzel yapılacak şey bir motosiklet kiralamaktır, her yer birbirine yakın, vakit kaybetme minibüsle dedi. Çok mantıklı bir fikirdi bu. Sait buranın çocuğu vesselam, bana 2.muhteşem kıyağını yaptı, arkadaşının Vespa'sı varmış, ondan rica etti bir günlüğüne. Yaklaşık 1 saat sonra eleman vespayla otele geldi. Ufak, mavi, şirin bir vespa bu. Sait ve arkadaşı kesinlikle para istemiyor, yav 1 günlük parasını vereyim dedim, yok diyor, -sen abimsin diyor, en sonunda benzin parasını vereyim dedim çünkü depo full, onu kabul etti arkadaşı zorla olsa da.. Öğlen saat 12.00 gibi geçirdim şapkamı başıma ve düştüm yollara, vespa çok güzel, esen rüzgar yüzümü yalıyor motoru kullanırken..Sait çok delikanlı, yurdumun misafirperver insanı. Bugün 2.günüm burada ve otel evim gibi oldu resmen. Annesi motora atladığımda ekmek arası peynir yapıp verdi, yolda yersin diye, canlarım benim ya Çok ama çok mutluyum.
PAŞABAĞLARI
Göremeden motosiklete atladım ve esen rüzgarın serinletici güzelliğiyle yavaş yavaş, yolu sindire sindire Avanos istikametine yol aldım. Paşabağları ve Zelve Antik Kenti'ne gideceğim bugün. Göreme-Avanos istikametine giderken 3 km sonra sağa dönüp yaklaşık 10 dk gidince yol üstünde Paşabağ bölgesinden geçiliyor ve buradaki peribacaları gerçekten muhteşem. Yükseklikleri yer yer 15-20 mt arasında değişiyor ve bazıları 3 başlı.
Burada 3 başlı peribacasının içine oyulmuş 2 adet oda bulunmakta, bu odalardan bir tanesi 5.yy'da yaşamış Aziz Simeon adındakikeşiş tarafından inziva hücresi olarak kullanılmış. Şu anda sadece dışarıdan bakılmasına izin veriliyor.
Aziz Simeon tarafından kullanılan inziva hücresinin bulunduğu peribacası
Paşabağları'nda bir çok cafe ve çay ocağı var, dinlenebilir, çayınızı içer, hediyelik eşya alabilirsiniz. Ben yaklaşık 1 saat kaldıktan sonra atladım motoruma ve hemen 10 dk ilerdeki Zelve'ye hareket ettim.
ZELVE
Unesco tarafından dünya mirası listesine alınan zelve, paşabağlarından dümdüz yola devam ettiğinizde karşınıza çıkan eski bir yerleşim alanı olan köyün adı. Kapadokya bölgesinin en güzel ve değişik peribacalarını burada görebilirsiniz. Zelve'de ikonaklastik dönemden kalma kilise ve manastırlar bulunmakta. İçeri girişte müze kart geçmekte. İçerisi beni benden aldı. O zamanın insanlarının yaşayışları, ibadet etme şekilleri ve sosyal yaşamı o kadar rahat gözlemleme imkanı var ki burada. Sanki zaman durmuş burada. Burayı gezerken çok rahat 3 saat geçirebilirsiniz. Erken hristiyanlık zamanında gizlenme yeri olarak kullanılmış. Ben motorsikletle geldim ama her 45 dk'da bir göreme-zelve otobüsleri kalkmakta. Yakın zamana kadar yani 1950 yıllarına kadar burada Müslüman ve hristiyan halk birlikte yaşıyormuş. 1950 yılından sonra köy terk edilmiş ve ileriye yeni zelve tarafına yerleşmişler.
Zelve açık hava müzesi'ni adımlamaya başladım. Burada karşıma çıkan ilk yapı Kutsal Haç Kilisesi çıktı. Bu kilisede yoğun olarak haç motifleri kullanıldığından bu adla anılıyor.
Kutsal Haç Kilisesi
İçerde benim gibi gezmeye gelmiş çok sayıda yerli ve yabancı turist var. Burası öyle bir yerleşim yeri ki tam anlamıyla bir kompleks. Kilisenin duvar resimleri bayağı harap olmuş vaziyette ama içerdeki kabartmalar binlerce yıldır zamana meydana okumuş.
Kilisenin hemen yanında o dönemden kalma buğdayları öğütmek için kullanılan büyük silindir tekerlek şeklindeki taş bulunmakta. Bu zamanda bile doğu'da bazı köylerde hala kullanılıyor.
Kiliseden ayrılıp tepeye doğru adımlıyorum, antik şehrin meydanı burası ve burada karşıma çıkıyor cami ve köy meydanı. Hem kayadan oyma hem de kesme taştan yapılmış olan bu cami Zelve'de bulunan tek örnek. Mihrabı kayanın içine doğru oyularak yapılmış. Caminin hemen karşısında ise köy meydanı bulunmakta.
Köy meydanı
Meydandan ilerlediğimde gözüme tek bir sütun üzerinde ufak odacıklardan oluşan pencereler çarptı. Biraz daha hızlı adımladım ve o pencerelerin bulunduğu yamaca çıktım. Burası güvercinlik yeri. Eski zamanlarda haberleşme aracı olarak kullanılan güvercinler devrin en değerli hayvanları, bölge islamiyete geçince de aynı değer korunmuş ve sadece güvercinler için bir büyük barınma alanı inşa edilmiş.
Güvercinlikler
Yaklaşık 3 saat kaldım bu muhteşem antik kentte. Sonrasında giriş kapısının bulunduğu çeşme meydanına indim ve bir çay molası verdim kendime. Motosiklet kiralama işi çok güzel oldu. Rahat rahat gezmek çok güzel bir olay. Meydan kalabalık. Benim gibi soluklananlar, çay molası verenler çok. Saat 16.30 oldu. Ve uykusuzluk etkisini göstermeye başladı. Tekrar atladım benim mavi şimşeğe ve otel yollarına düştüm. Saat 17.00 gibi oteldeydim. Mavi şimşeği park ettikten sonra hemen odaya yöneldim. Tam yatacaktım ki aklıma hemen otelin yanında tepede bulunan Panoramik tepe'ye çıkma fikri geldi. Genelde herkes güneş batışına doğru bu tepeye çıkıyor ve ellerinde meşhur Kapadokya şarabı ile güneşin batışı eşliğinde göreme manzarasının tadını çıkarıyor. Fırladım yataktan, yola çıkıp adımlamaya başladım. Yol üstündeki marketten bir şişe Kapadokya şarabı aldım ve tepeye çıktım. Yürüyerek 10 dk falan sürüyor, tepe gerçekten kalabalık, yerli yabancı yaklaşık 70 kişi falan var, herkesin önünde şarap bardakları var, gitar çalanlar var. Ortam güzel. Burada 1 tane de çay ocağı büfe var, isteyen çay falanda içebilir. Ve bende yavaş yavaş şarabımı yudumlamaya başladım, güneş nazlı nazlı batmaya başlamıştı, ortaya çıkan manzara şarap eşliğinde iyice mest etti beni, gerçi Nemrut Dağında bu hissin doruk noktasına ulaşmıştım ama burası Kapadokya idi ve medeniyetin beşiği Bir yudum daha aldım şarabımdan ve fotoğraflamaya başladım güzel ortamı ve manzarayı.
Saat 21.00 gibi otele döndüm, bir duş aldım. Aklımda yarın sabahtan olmazsa olmaz ıhlara vadisi ve Derinkuyu Yeraltı Şehri gezisi var. Yalnız bir sorun var ki Ihlara vadisi buraya yaklaşık 100 km uzaklıkta, nasıl bir rota çizeceğim aklım karışmış vaziyette. En mantıklısı Sait ile konuşmak. Sait üst katta tv izliyor. Yanına gittim ve durumu anlattım. –Abi sen bana bırak, birazdan haber vereceğim dedi. Yaklaşık 15 dk sonra yanıma geldi. –Abi buraları tek başına gidip görmen çok zor, buralar için kesinlikle bir tura katılmalısın. Benim arkadaşım tur rehberi burada, belediyeye bağlı kokartlı rehber, yarın sabah o tarafa bir turu varmış, seni de yazdırdım, senden tur ücreti almayacak, benim arkadaşım ama öğlen yemeği ücretli sadece dedi. Sevinçten uçtum havalara. Yemek nedir ya, yemişim yemeği, bana hayatımın kıyağını yaptın Sait dedim. Abi normal böyle şeyler bizim burada dedi. Yarın da arkadaşımın bir misafiri gelir, o bana rica eder, ben burada konaklatırım onun misafirini dedi. Çok teşekkür ederek mutlulukla odama geçtim. Japon kızlar gelmemiş daha. İçimde bir hafiflik hemen uyku moduna geçtim. Sabah 09.00 gibi otele gelip alacaklar beni. Yarın büyük gün asıl. Hadi iyi geceler!