Ünlü Japon yazar Haruki Murakami hayranlarının hemen anımsayacağı Japonya’nın ikinci en büyük adası ve metre kare başına nüfus yoğunluğunun en az olduğu bölgesi Hokkaido kışın adeta karlar altında bir masallar ülkesi. Enlem olarak kendisinden çok daha kuzey yerleşim birimleri olsa da, Sibirya Bölgesi'nden gelen hava akımlarının etkisiyle Hokkaido kış boyu ancak altına büründüğü bembeyaz örtünün affettirebileceği kadar soğuk oluyor.
Bölgeye ilk kısa ziyaretimde o kadar etkilenmiştim ki, 2016 kışında bu sefer daha uzun bir Hokkaido seyahati için yine yollara düşüyorum. Tokyo’da bir gece kaldıktan sonra ilk durak olarak Hokkaido’nun tam ortasında yer alan ve kış boyu aldığı kar yağışı yoğunluğu ile övünen Asahikawa’ya uçuyorum.
Japonya'da kış tatili isteyenlere öneri: Biei Kasabası
Asahikawa şehri eşsiz manzaralarıyla ünlü Biei kasabası ve kayak sevdalılarının sıklıkla tercih ettiği Furano Bölgesi'ne yakınlığıyla Hokkaido seyahatleri için Sapporo’dan sonra en sıklıkla tercih edilen uçuş noktası. Ben de havaalanından -10 derece sıcaklık altında hemen Biei’ye hareket ediyorum. Hiç dokunulmamış karlar üzerinde mahzun ve zarif ağaçların ülkesi diyebileceğimiz Biei her fotoğrafçının ve ressamın yüreğini hoplatacak bir bölge.
Soğuğa aldırmadan ilk günümü Biei’de saatlerce fotoğraf çekerek geçiriyorum. Akşam yemeğimi Japon usulü şişte tavuk “yakitori” de yapan küçücük bir bar/restoranda televizyondaki sumo güreşini izleyen bölge halkı ile birlikte yiyor ve sonrasında yine karlar altında yürüyerek Bie’nin kışın açık olan tek oteli L’Avenir’e dönüyorum.
Karlar altındaki güzel kent: Asahikawa
İkinci gün ise bu sefer istikamet bir önceki gezimden aklımın kaldığı Asahikawa. Asahikawa’da bana Grand Hotel Budapest filmini anımsatan Asahikawa Grand Hotel’de konaklıyorum ve günümün önemli bir kısmını odamın boydan boya olan camından karı izleyerek ve Japonya seyahatimin geri kalan kısmını planlayarak geçiriyorum. Asahikawa’da geçirdiğim günden bana kalan en etkileyici anıkarlar altında ve sabah erken olduğu için bomboş olan caddede hiç kesintisizce yapılan klasik müzik yayını oluyor.
Çevresini dağların sarmaladığı Sapporo
Bir sonraki durak ise Hokkaido’nun en büyük ve gelişmiş şehri Sapporo. Sapporo bana gelişmiş mimarisi ve intizamlı caddeleri ile New York City’i, doğanın ortasına kurulmuş bir şehir olması ile de Kanada’nın en güzel şehirlerinden Vancouver’ı anımsatıyor. Sapporo özellikle deniz ürünleri açısından gastronomi alanında iddialı. Benim asıl ilgimi ise eşsiz dağ ve şehir manzaralarını deneyimleyeceğiniz JR Tower ve TV Tower çekiyor. Özellikle TV Tower’ın tepesinde iken kendinizi Sapporo’yu çevreleyen dağların içinde hissediyorsunuz.
Hokkaido Japonya seyahatlerinin ilk akla gelen destinasyonlarından olmamakla birlikte, özellikle kışın sunduğunu manzaralar ile benim için Japonya’nın Kyoto ile birlikte en güzel ve özel bölgesi. Kışın kar tatili yapılır diyenlerin de muhakkak listelerine alması gereken bir bölge. Hokkaido fotoğraf galerime bu linkten ulaşabilirsiniz.