Krakow Değeri En Bilinemeyen Şehir

Krakow ve Varşova arası tren ile yaklaşık 3 saat sürüyor. Trenler oldukça konforlu ve saatte 125 km hız yapıyor. Trenden indiğimiz istasyondan direkt olarak Galeria Krakowska adlı Alışveriş Merkezi içine çıkış var.

Krakow konaklama açısından oldukça ucuz bir şehir. Burada ki oteller arasından tavsiye olarak Kraków Eski Kenti'nin tam merkezinde hizmet veren Aparthotel Stare Miasto, Ana Çarşı Meydanı'na sadece 120 metre uzaklıkta yer alan güzel otellerden. Otel, Wawel Kalesi'ne 900 metre uzaklıkta yer alıyor ve çevresinde ise birçok restoran ve kafe bulunuyor. Kraków Główny Tren İstasyonu ve Galeria Krakowska Alışveriş Merkezi de yaklaşık 1,5 km mesafede. Bu otele alternatif olarak ise Vistül Nehri kıyısında, Krakov'un Ana Pazar Meydanı'na 10 dakikalık yürüme mesafesinde yer alan Hotel Ibis Krakow Centrum’u düşünebilirsiniz.

Eğer bu ucuz şehirde konaklamayı daha da ucuza halletmek istiyorsanız geceliği 3 haneli rakamlara bile ulaşmayan Hotel Alexander aradığınız kaliteli ve ucuz otel diyebilirim. Eski Kent merkezine yakın bir konumda bulunan otelin çevresinde eğlence mekanları ve alışveriş noktaları yer alıyor. Bu otellere ek olarak buradan booking.com’a girerek diğer Krakow otellerine de göz atabilir ve rezervasyon yaptırabilirsiniz.

Biz Krakow’da ev kiralamıştık. Kiraladığımız şirketten bizimle ilgilenen kişi Paola. Çok şeker bir kız. İstanbul’da iken yaptığım rezervasyon çıktısını taksi şoförüne veriyorum. Adam dönüp yüzüme bakıyor: “Abla yürüseydiniz” der gibilerinden. Ama ne onda İngilizce tam, ne de bende lehçeyi pürüzsüz anlayabilecek kapasite. Geldik mi yine vücut diline. Sayfayı al salla, “hotel, hotel” de. Adam parmakları ile yürüme işareti yapsın. “No, no...” de, parmağınla işaret edip bagajları göster. Evrensel dil işte bu... 5 dakikaya kalmadan kiraladığımız evin önündeyiz. Paola bizi kapıda bekliyor. Burası 4 bloktan oluşan site tarzı bir kompleks. Yer çok merkeziydi. Eski şehre yürüyerek 4-5 dakika.

Krakow Polonya'nın en eski ve en büyük üç şehrinden biridir. Yaklaşık nüfusu 1,4 milyon kişidir. Polonya’nın eski başkenti olmasından dolayı Polonya’nın kalbi olarak biliniyor. Yılda ortalama yerli ve yabancı olmak üzere 7 milyon turist ağırlıyor. Bunun en önemli sebebi de Auschwitz-Birnakeu kampı ve Wieclizka tuz madenleri seyahatleri...

Evden çıkıp, kendimizi Krakow caddelerine atıyoruz. Eski kent merkezine giderken yol üzerinde birçok amber mağazası var. Bu dar sokaklardan kentin ana merkezi olan Rynek Glowny (Ana Meydana)’ye ilerliyoruz. Bu meydan 1257 senesinde oluşturulmuş, eni ve boyu 200’er metre uzunluğunda yani toplam alan 40.000 metrekare. Avrupa’nın en büyük meydanı Venedik’ten sonra burada yer almakta. Bu ana meydanın çevresinde renkli renkli binalar var. Ve binalardan meydana taşan kafe ve restoranlar var. Her damak tadına uygun restoran bulmak mümkün olsa da ağırlıklı olarak Polonya Mutfağı ön planda.

Bu meydanın tam orta yerinde bulunan Cloth Hall (Sukiennice) dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden biri. Meydanın ortasında yer alan ve kapalı çarşıya benzeyen bu yapı 14. yy’da yapılmış, 16.yy’da çıkan büyük bir yangın neticesinde harabeye dönmüş ve 1555’te İtalyan mimar Giovanni il Mosca tarafından tekrar yapılmış. Krakow’da ve Varşova’da birçok binanın rönevasyonunda İtalyan mimarlar iş başındaymış. Şu an Cloth Hall’un içinde adına bakarak moda, tekstil üzerine bir şeyler olduğu ön yargısına kapılmayın. Burada birçok hediyelik eşyacı, amber, gümüş satanlar, el işleri satanlar var. Ama çok turistik olduğundan fiyatlar yüksek ve pazarlık payı epeyce var. Burada hava güzel olduğunda dışarıya da masa atan restoran, kafelerden birine geçip, 360 derece eski Pazar merkezini izleyebilirsiniz. Burada yer alan Sukiennice’de Krakow’un tüm yerel lezzetlerini bulabilirsiniz. Özellikle Krakow çorbasını tatmanızı öneririm. Belirli bir kapanış saati yok, son müşteri ne zaman kalkarsa o zaman kapatıyorlar dükkanı ve fiyatlar oldukça makul.

Cloth Hall’ün 2. katında ise Krakow Ulusal Müzesi var. Buraya kadar gelmişken kaçırmayın derim. İçindeki 19.yy ressamı Jan Matejko’nun dev boyuttaki resimleri görülmeye değer.

Bu meydanın en dikkat çekici özelliği iseAziz Meryem Bazilikası (St. Mary Basilica). Vitrayları çok etkileyici. Sadece bu vitrayların yapılması 12 sene sürmüş. Bu tuğla örgülü, 2 kuleli bazilika da dünyanın en büyük gotik heykelleri var. Kulenin yüksekliği 81 metre ve şehre kuşbakışı bakmak isteyenlere açık. Bir de buradaki çan kulesinden her saat başı altın bir borazan bir uyarı müziği yapıp insanları ibadete davet ediyor diye düşündürüyor insana ama aslı öyle değil. Bu müziğe “signal trump” diyorlar. Ortaçağ döneminde buradaki görevli Krakow kent kapılarının açılıp kapanmasını haber veriyormuş borazanı çalarak. Ancak 1241’de Tatar bir okçu tarafından vurulmuş. O nedenle şu an her saat başı çan çalıyor ve bir an da ses kesiliyor, sesin kesilmesi de görevlinin okçu tarafından vurulmasını simgeliyormuş. Avusturya savaşı öncesi ise Kral Jan Sobieski gelip bu bazelikada dua etmiş.

1364’te yapılan Avrupa’nın en eski üniversitelerinden Jagiellonian Üniversitesi de bu meydanda. Kopernik de burada eğitim almış. Burayı rehber alarak gezmek te mümkün. Bu üniversite içinde 16. yüzyıldan kalma pek çok astronomi aletlerini ve Amerika kıtasını gösteren 1510 yılı tarihli küreyi görebilirsiniz. Şart olmamakla birlikte, vaktiniz müsaitse gezmenizi öneririm.

Eski şehir meydanında ve bunun ara sokaklarında birçok mağaza bir arada. Kasap, yanında bir giyim mağazası, yanında manav, onun yanında amber satan mağaza, yanında yerel votkalar satan mağaza. Evet her şey iç içe, ama her şey renkli ve güzel...

Krakov’un bir başka özelliği de çok önemli bir esere ev sahipliği yapıyor olması. Leonardo da Vinci’nin ünlü tablosu “Lady with an Ermine”, Czartoryski Müzesi’nde sergileniyor. Ben bunu göremedim. Umarım siz gider, izin verirlerse de fotoğrafları bu bizlerle paylaşırsınız.

Krakow tüm bu güzellikleri ile bizde büyük bir değer oluştururken maalesef ki, 'Değeri En Bilinmeyen Şehir' seçilmiş. Bu kadar güzel bir şehrin değeri nasıl bilinmez orası büyük bir soru işareti... Şimdiye kadar bilinmediyse de umarım bundan sonra bilinir...

TUĞÇE YILMAZ

Yazar Hakkında

TUĞÇE YILMAZ

 Yaklaşık 15 sene Medya satın alma ve Planlama sektöründe çok uluslu şirketler ile çalıştıktan sonra kendi tutkusu olan gezi ve seyahate yönelerek Gezimanya.com’u kurmuştur.1997 - 1999 İstanbul Üni