Hollanda'da Scheveningen, Den Haag sahil şehrinde çok cici bir bölge. Güneşin batışı yaz aylarında gece saat 22.30 gibi muhteşem bir güzellikle gerçekleşiyor. Mutlaka tavsiye ederim. Scheveningen, şöyle gündüz deniz kenarında güneşleneyim, akşama doğruda balık ziyafeti yapayım diyebileceğiniz harika bir yer bence. Merkezi de küçük ama oldukça hoş. Hollanda’nın lüks sayılabilecek bu kasabasında hem insanların denize girişine hem de fırtınasına tanık olmuş biri olarak, altınızda araba varsa mutlaka uğrayın derim.
Den Haag'da Madurodam'ı daha önce ziyaret etmemiştik. Ama küçük gezginimiz küçük Hollanda'yı görsün istedik. İyi ki de gitmişiz. Gerçekten en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş her şey. Hollanda'ya özgü her yapının minyatür halinin bulunduğu bu alan, çocukların çok keyif aldığı bir yer olmuş. Ne yalan söyleyim biz de çocuklar gibi şendik :)) Para attığında sana minyatür ayakkabı veren fabrikadan küp evlere, Schipol Havaalanından Erasmus köprüsüne, değirmenler, Hollanda’ya dair ne varsa görebileceğiniz bu minyatür ülkede Küçük Gezgin Çakıl çok eğlendi ve etrafa bol bol gülücükler atarak güneşli bir günde küçük Hollanda'nın tadını çıkardı.
Bu bizim Küçük Gezgin Çakıl ile ilk yurtdışı seyahatimizdi ve çocuğumuzun olması eskisi gibi seyahatte kafana göre takılma durumunu biraz sarstı tabii... Çünkü biz ne kadar tatillerimizi gün gün planlasak da... Canımız ne istiyorsa o an onu yapan bir çift de olsak, Küçük Gezginimizle bir ortak yol bulduk... Araba yolculuklarını, onun uyku saatlerine göre planladık. Böylece hem araba yolculuklarımız çok huzurlu geçti, hem de şehirde gezerken o yorgun olmadığı için doya doya gezip, tatilden keyif alabildik. Bebek arabasında uyuması içinde her türlü konforu yarattık tabii. Yapmak istediğimiz hiçbir şeyden geri kalmadık ama onun uyku saatlerini de kaçırmadık; yoksa ona da eziyet olacaktı bize de. O bebek arabasında mışıl mışıl uyurken biz gezmeye tozmaya, keyfimize bakmaya devam ettik. Yemek olayını çok da kafamızda büyütmedik. Ne de olsa bir haftalık tatilde perişan olmazdı çocuk. Biraz rahat olmanın kimseye zararı olmaz :)) O yüzden bol peynir, bol meyve, yiyebildiği ne varsa bulduk ve yedirdik :)) Önemli olan yemek saatlerini atlamayıp onu huzursuz etmemekti :)) Tabii bebek kabul etmediği için barların dışında takıldık ama hava güzel, keyfimiz güzeldi. Daha başka ne gerek?
Biz araba kiralayıp gezdik ama Hollanda'da Avrupa'daki tüm ülkeler gibi ulaşım oldukça rahat. Araba kiraları günlük 35-40 Euro civarında. Ancak navigasyon ve bebek koltuğuna ekstra para ödeniyor. Eğer kendi navigasyonun yoksa kesinlikle kiralamak gerekiyor çünkü her yer birbirine o kadar benziyor ki, bir yerleri bulmak gerçekten zor olabiliyor Avrupa'da. Gerçi bu akıllı telefonlar bir tek arabayı kullanamıyor :)) Varsa her işinizi görür :)) Biz bebek koltuğuna ücret ödedik ancak sonradan öğrendik ki uçakta ücretsiz taşınabiliyormuş araba koltuğu. Bu da bize iyi bir ders oldu; zira araba koltuğunu satın alabileceğimiz parayı bir haftalığına kiralamak için ödedik :((
Hollanda bence başlı başına en az 3-4 gün mutlaka ayrılması gereken bir yer. Amsterdam gündüzü ile gecesi ile ayrı bir dünya. Rotterdam, Den Haag görülmesi gereken şehirler. Birkaç güzel köyünü ziyaret etmekte de fayda var doğrusu. Biz daha önce Belçika, Fransa, İspanya ve İngiltere gibi yolculuklarımızı Hollanda üzerinden gerçekleştirdiğimiz gibi; Küçük Gezginimizle Duesseldorf, Köln, Lüksemburg yolculuklarımızı da Hollanda üzerinden gerçekleştirdik. Siz de kendinize böyle bir rota çizebilirsiniz. Bu kanallarla çevrili, her yeri nemli, elini sallasan bir Türk’e çarpacağın, yemyeşil, eğlenceli, özgürlükler ülkesini biz çok sevdik ve Küçük Gezginle çok eğlendik. Sıra sizde...