Kurabiye Evleriyle Bir Amsterdam Masalı

Amsterdam..

Uzun süredir aklımdaki, hayalimdeki şehir..Gitmeyi birçok kez planlamama rağmen, eş durumundan farklı ülkeleri önceliğe aldık hep.

Ama sonunda başardım. Kanallarını, kurabiye evlerini görme şansı yakaladım.

3-4 ay öncesinden alınan ucuz uçak bileti ile Nisan ayında (sıcak olacağını umut ederek, ama yanılarak) düştük yollara. Amsterdam'a yaklaşık 3.50 saatlik uçuşun ardından ulaşıyorsunuz. İndiğiniz havalimanı büyük ve uluslararası havalimanı. Pasaport geçişi diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Avrupa üyeliği ülkelere öncelikli diyebiliriz. Bizi bekleyen uzun bir kuyruktan sonra nihayet çıktık..

Konaklama yerimiz Merkez istasyona çok yakın olduğundan trenle merkez istasyona ulaşım çok kolay. Ancak gittiğimiz gün tren çalışmıyordu. Biz de otobüs ve sonrasında tren ile ulaşabildik merkez istasyona. Ama dönüş günü trenler çalışıyordu. 15dk gibi bir zamanda havalimanına çok kolay ulaştık.

Hava yağmurlu ve çok soğuktu. Bizim bekletimizin üzerindeki soğuk hava gerçekten titretti diyebilirim. Siz siz olun nisan ayında bile gitseniz kışlık montunuzu almayı ihmal etmeyin yanınıza:)

Hele ki bir de benim gibi hamileyseniz.. Vay halinize:)

Amsterdam benim için çok farklı bir tecrübe oldu diyebilirim. Bir kere kanalları ve evleri sizi büyülemeye yetiyor.

Sonra sokaklarda gezerken herkesin birşeyler içmesi ( ben içmedim, hamileyim malum:) ama kokusu bile beni mahfetti) ve kimsenin kimseye zarar vermemesi, hatta rahatsız etmemesi gerçekten çok güzeldi. Bir çok gay çiftle karşılaştık. Sokakta rahatça geziyorlardı, hatta bir çiftte erkek gelinlik giymişti. Çevreleri de kalabalıktı. Muhtemelen evlenmişlerdi :)

Her yerde Coffe Shopları bulmanız mümkün. Aslında buraların dışında marketlerde bile birşeyler içmek isterseniz alternatifler var. Ama bence denemenizi Coffe Shopta yapmakta yarar var. Kek ve kurabiye şeklinde olanları da var. Menülerde tüm detayları bulabilirsiniz. Tercih edeceğiniz dozu da orada seçiyorsunuz.

Giderken bu yüzden tedirginlik yaşadım aslında. Sorun yaşarmıyız diye. Ama kimse kimsenin umrunda bile değildi.

Sokaklarda gezerken, camlardan aniden karşınıza kadınlar çıkıyor. Şovları ile birlikte:) Ama kimsenin de umrunda değil. Hatta sabah kahvaltı için çıktığımızda bile erken saatlerde olanlar vardı:) Şaşırdık açıkçası.

Sokaklarda, banklarda otururken satıcılar gelebiliyor yanınıza. Siz kibarca onlara teşekkür edip gönderin. Özellikle Redlight ta gezerken daha fazla görüyorsunuz. Bu arada orada fotoğraf çekmek yasak. Biz birkaç kez denedik ama hemen gelip uyarılıyorsunuz ya da kadınlardan fena küfür yiyebiliyorsunuz :) Denememek en güzeli.

Bu arada şehir de inanılmaz bir bisiklet trafiği var. Biz gitmeden önce, biz de bisiklet kiralar gezeriz diyorduk. Ama onların biniş şekillerini görünce vazgeçtik. Aslında hamile olduğumdan risk almak istemedik. Arabalar ile yarışıyorlar.

750.000 nüfuslu ülkede 2 milyon bisiklet varmış. Ve aileler çocuklarına yürümeye başladıktan sonra hemen bisiklet kullanmayı öğretiyorlarmış. Doğruluk payı var. Bizzat gördüm. Minnacık çocuklar bile aileleri ile bisiklet sürüyorlardı. Bebekli bayanlar, yaşlısı, genci, topuklu ayakkabılısı.. Herkes de bisiklet var. Zaten araba trafiği yok, bisikletlere daha fazla dikkat etmek gerekiyor sokaklarda gezerken.

Hediyelik eşya satan bir çok dükkan var. Bu dükkanlarda ilginç bizim için müstehcen sayılan farklı figürler mevcut. Bunların tuzluklarını, fincanlarını yapmışlar..:) Bu dükkanlarda birçok seçenek bulabilirsiniz. Her yerde peynir dükkanları mevcut. Buradan hem farklı lezzetteki peynirleri tadabilir, hem de hediye olarak alabilirsiniz. Peynir çeşitleri hem çok fazla hem de gerçekten hepsi çok lezzetli. Ayrıca çiçek pazarından lale alabilirsiniz.

Bir de ilgimi çeken kondom dükkanlarının olmasıydı. O kadar rahatlar ki, bir tek kondom için dükkan yapıp vitrinini süslemişler :)

Amsterdam'da Konaklama!

Biz konaklamamızı otel yerine Airbnb sitesinden ev daha doğrusu oda tutarak yaptık. Konaklama seçenekleri Amsterdam da gerçekten çok pahalı. Otel, hostel, ev, hatta nehir üzerinde yüzen ev ve otel seçenekleri var. Otel seçeneği çok pahalı diyebilirim. Daha orta yollu konaklama arıyorsanız diğer seçeneklere bakmanız gerekiyor. Amsterdam en fazla turist alan şehirler listesinde üst sıralarda olduğundan konaklama seçenekleri gerçekten çok pahalı..

Biz bir ailenin yanında kalmayı seçtik. Konumu Dam Meydanı'ndaydı diyebilirim. Çok rahat ettik. Giderken aileye lokum götürdük, çok mutlu oldular. Onların kültürlerini, yeme- içme alışkanlıklarını evlerinde görme şansımız da oldu. Bunu denemenizi tavsiye ederim..

Amsterdam'da Ne Yenir?

En çok tüketilen sanırım patates.. Arada atıştırmalık olarak alabileceğiniz patates kızartmaları ile bizim iki kişi karnımız doydu. Porsiyonları çok büyük. Zaten restorantta yediğiniz yemekler ile bile patates kızartması mutlaka geliyor. Aslında yemek konusunda hiç sıkıntı yaşanmıyor. Yemek tercihinize göre Türk restorantları bile var. Özellikle Çin mutfağı diğer mutfaklara göre daha fazla mevcut. Bu da sanırım gelen Çin tursitlerin yoğunluğu ile alakalı olabilir.

Elmalı ve vişneli turtaları harika. Mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Bunun dışında biz kahvaltıda kruvasan ve kahve yedik. Kruvasanın tadı Avrupa ülkelerinde çok lezzetli geliyor. Kahve de öyle :)

Ayrıca waffle bir harika. Farklı şekillerde yapılan waffle heryerde bulmanız mümkün. Denemeden dönmeyin.

Amsterdam denince akla bira geliyor. Malum Heineken markası meşhur. Oraya gitmişken bol bol bira için eğer alkol ile aranız iyiyse. Ayrıca bira fabrikasını gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz. Sonunda iki bardak da bira ikram ediliyor. Farklı bir deneyim olabilir.

Amsterdam denilince tabi peynir olmazsa olmazı. Her yerde mevcut olan peynir dükkanlarına uğrayıp farklı çeşitlerdeki peynirlerin ve soslarının tadına bakabilir ve satın alabilirsiniz.

Amsterdam da gezilecek yerler ve ulaşım ile ilgili detayları farklı bir yazıda toparlayacağım. Çok uzun olup kimseyi yıldırmak istemem :)