“Valle de la Luna” olarak bilinen Ay Vadisi, Bolivya’nın La Paz kentine sadece 10 kilometre uzaklıkta yer alıyor.
Burası aynen Kapadokya’daki peri bacalarına benziyor. Vadinin tamamı 100 kilometrekare. Bizim gezdiğimiz turistik park ise 3 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor. Kayaların üzerinde deniz canlılarının fosilleri var. Bu da bu bölgenin tektonik hareketler neticesi yukarı çıkmış olduğunu gösteriyor.
Tektonik hareketler ile yukarıya çıkan bölge zaman içerisinde erozyona uğramış. Sert kayaların üzerindeki killi yapı yağmur, ve rüzgar gibi doğa olayları ile aşınmış ve bu tepeler ortaya çıkmış.
Bu ilginç tepelerde genel olarak açık bej ve açık kahverengi kayalar çoğunlukta olsa da, farklı renk tonlarında kayaları görmek te mümkün. Bu da çok hoş bir görüntü oluşturuyor.
Gezerken bir tepeye çıkmış bir Aymaralı yerliyi görüyoruz. Üzerinde pançosu ve şapkası ile tepeye çıkmış. Orada gitara benzeyen “çaranga” dedikleri yerel müzik aleti ile turistlere tek kişilik konser veriyor. Tek kelime ile muhteşemdi. Konseri bitince bir de kondor hareketi (Kartala benzer bir hayvanın uçma hareketi) yaparak izleyenleri selamladı.
Bolivya’da İnka öncesi kültür, Tivanku kültürüymüş. La Paz’da Tivanku kültüründen kalma Monolit’i görüyoruz. Monolit, Mısır obeliski gibi tek parça taştan yapılmış bir heykel.
La Paz’ın en önemli ve ilgi çekici yerlerinden biri ise Büyücüler Çarşısı. “Calle de Las Burujas” olarak adlandırılan çarşı Cadılar Çarşısı olarak da biliniyor.
Bu çarşı ve çarşıda satılanlar zaman zaman insanı şaşırtıyor zaman zaman dehşete düşürüyor. Mesela lama fetüsleri (cenin) en önemli büyü malzemelerinden. Ve bu lama fetüsleri anne lama hayattayken canlı canlı karnından çıkartılarak kurutuluyormuş.
Vahşice… İnsan düşünmeden edemiyor, bu lama cenini kullanılarak yapılacak büyü mutlaka büyük bir amaca hizmet ediyor olmalı. Yoksa “Sevgilimden ayrıldım, bana geri dönsün” diye büyü yapmak için 2 canlıyı birden öldürüyor olmak insanlık dışı bir davranış bana göre, gerçi büyü de öyle ya…
Neyse çarşıya geri dönersek minik heykelcikler, çeşitli taşlar, renkli iplikler gibi çeşit çeşit büyücülük malzemeleri var burada. Bu hayvan heykelciklerinden baykuş aklı, kondor iyi yolculuğu, totem çalışkanlığı, kaplumbağa uzun ömrü, kurbağa zenginliği, güneş sağlığı, 1 çift insan aşkı simgeliyormuş.
Bu pazarda lama ve alpaka yününden kazaklar, pançolar, şallar, çantalar, hediyelik eşyalar yine yünle işlenerek yapılmış tablo ve örtüler de satılıyor. Bu pazardaki pek çok şey etnik. Bir bölümünde antika eşyaların satıldığı bir alan da var.
Elektrik telleri o kadar fazla ve dışarılara sarkmış durumda ki, kafanızı yukarı kaldırdığınızda yüzlerce kablo görüyorsunuz.
Büyücüler çarşısında satılan şey tabii sadece materyaller değil, bir de nasıl yapılacağına dair kitapçıklar var. Çok değişik bir Pazar. Tabii bu pazarda kimse ile ters gitmemeye olabildiğince dikkat etmek lazım. Tüm tezgahlarda büyü malzemeleri satanları büyücü olarak düşünürsek, hiç gerek yok birileri ile tartışmaya. Yüzümüzde mütemadiyen bir gülümsemeyle geziyoruz, ne olur ne olmaz, adamın kafası atar ondan sonra uğraş dur büyüyü bozduracağım diye, gerek yok…
Buradan sonra meyve sebze pazarına geçiyoruz. Bal kabaklarının büyüklüğü bizi şaşırttı. Bir de burada mısırın ve patatesin pek çok çeşidi yetiştiriliyorlar. Patatesleri kurutup saklıyorlarmış. Bir yerde 12 yıl sakladıklarını okumuştum ama bana pek inandırıcı gelmedi bu.
Bu kadar taze meyve sebze görünce bir hayli acıkıyoruz ve La Paz’ın merkezinde yer alan müzeler sokağına gidiyoruz. Bir gün önceden buradaki yerel bir restorana rezervasyon yaptırmıştık. İçeride yemeklerimizi yerken, La Paz’daki son akşamımızı Bolivya’nın yöresel müziğini dinleyerek ve keyifli dans gösterilerini izleyerek tamamlıyoruz.
La Paz'da konaklamak için ulaşımı kolay ve yemekleri lezzetli Rendezvous Hotel ve Casa Skyways B&B gibi otelleri tercih edebilirsiniz.