Bolivya bir “en”ler ülkesi olarak tanımlanıyor. Politikada yozlaşmanın, askeri darbenin en fazla olduğu ülkelerden biri. 1825 senesinde bağımsızlığını kazandıktan sonra sürekli olarak politik ve siyasal problemlerin yaşandığı bir ülke Bolivya. 1825 senesinden bu yana 180 civarında darbe, 10’un üzerinde anayasa, 80 civarında cumhurbaşkanı görmüş. Ülkede 6 cumhurbaşkanı görev başındayken öldürülmüş.
Bolivya’da ulusal kahraman olarak kabul edilen Simon Bolivar aslen Venezuella’lı olsa da, adı ülkeye verilmiştir. Önceki adı Yukarı Peru olarak bilinen ülke, ismini “Bolivar’ın ülkesi” anlamına gelen Bolivya olarak değiştirmiştir.
Ülke 2006 senesinde yönetime Evo Morales’in gelmesi sonrasında biraz nefes almaya başlamış. Morales öncesi ekonomik yozlaşma çok fazla imiş. Ülkenin tüm önemli kaynakları, günü kurtarmak adına özelleştirme adı altında yabancılara satılmış durumdaymış.
Havayolu, demiryolu, elektrik işletmesi, madenler gibi bir çok önemli kaynak yabancıların elindeymiş. Bu durumda aslında halk kendi ülkesinde misafir gibi yaşamak durumunda kalıyor.
Morales başa geçtiğinde en büyük desteği de üniversiteli gençlerden almış. Bolivya’da özellikle de La Paz’da dolaşırken seyyar satıcıların tezgahlarında kendi çocuklarının elinde hep bir defter, kalem olduğunu ve ders çalıştıklarını görüyoruz. Çünkü Bolivya’da eğitim düzeyi çok düşükmüş. Okuma-yazma oranı %80-85 civarında ancak kırsalda 1. ve 2. sınıfı okuyup okuma-yazma öğrendikleri gibi okulu bıraıyorlarmış Bu nedenle okuma-yazma oranı genel olarak çok çok düşük görünmese de iyi eğitimli kişi sayısı çok az. Bu nedenle 2006 senesinde yönetime gelen Evo Morales bu konuyu geliştirmek için çalışmalara başlamış. Evo Morales de halkın sevdiği ve desteklediği bir lider olduğundan her çocuğun elinde bir defter kalem ders çalışıyorlar.
2006-2007 yıllarında devletin kaynakları yabancıların elinde olduğundan halk tarafından yürüyüş ve protestolar yapılmış. Bunun üzerine Morales, yabancıların elindeki bu işletmelerin bir kısmını devletleştirmiş.
Daha önceki yıllarda Amerika, Bolivya’da coca ekimine izin vermemişti. Bu yüzden de coca tarlalarını yakmıştı. Morales’ten sonra Amerika’ya rağmen yetiştiriliyor. Zaten tek vize istedikleri ülke de Amerika, diğer hiçbir ülkeden vize istemiyorlar. Coco bitkisinin özelliği ise yatıştırıcı bir etkiye sahip olması. Yaprağındaki uyuşturucu etkiyi ise Einstein bulmuş. Günümüzde Coco yaprağını belli ölçülerden fazla yurtdışına çıkarmak yasak.
Bolivyalı’ların zamanında kullanamadıkları ve bu sayede İspanyol’ları zengin ettikleri şey ise altın. Bolivya altın madeni sahipliği açısında çok şanslı bir ülke. İspanyollar, bu altın madenlerinde Aymara’lıları ve Afrika yerlilerini çalıştırdılar. İspanyollar buradaki altın sayesinde çok zengin oldular.
Bolivya 1825’te İspanya’dan bağımsızlığını aldıktan sonra bile diğer Güney Amerika ülkeleri ile uzun yıllar karışıklık ve savaşlar yaşamış. Çok zengin madenlere sahip olduğundan herkesin hedefinde olan bir ülke olmuş. Şili Nitrat yataklarını, Brezilya kauçuk alanlarını, Peru da Pasifik Okyanusu tarafını almış.
Denize kıyısı olmayan kara ülkesi Bolivya’nın dağların arasında deniz taşımacılığı yok. Kara taşımacılığı da yüksek dağlardan dolayı zor. Hava taşımacılığı ekonomi iyi olmadığından çok gelişmiş değil. Dolayısı ile yıllar boyu dışa açılımı zor bir ülke olarak kalmış. Ancak Morales sonrasında ilk olarak petrol ve doğalgaz yatakları devletleştirilmiş.
Ülkeye sahip çıkan Morales’in ve yaptığı yatırımlar sayesinde halk yavaş yavaş refaha kavuşmaya doğru yol alıyormuş.
La paz'da konaklamak için ulaşımı kolay ve yemekleri lezzentli Rendezvous Hotel ve Casa Skyways B&B gibi otelleri tercih edebilirsiniz.