Las Vegas'ta Işıklar Arasında Üç Gün

Batı Amerika seyahatimizin ilk iki gününü Los Angeles’ta dolu dolu geçirdikten sonra rotamızı Las Vegas’a çeviriyoruz. Önümüzde 4-4,5 saatlik bir yol ve uğranması gereken iki outlet olduğu için sabahın erken saatlerinde başladığımız yolculuğumuz akşam saatlerine kadar uzuyor. Yol boyunca biri LA çıkışında (Ontorio Mills Outlet) -ki bu favorimizdi- diğeri ise Vegas girişinde (FashionOutlet) -burada Hugo Boss takımların diğer outletlerdekinden daha ucuz olduğunu söylemeliyim- iki outlete uğradık.

Yolculuk esnasında acıktığımızda molamızı Denny’s'de verdik ve Amerika seyahatimiz boyunca Denny’s olan her yerde burayı tercih ettik, çünkü fast food yemekten bünyemiz bir süre sonra alarm verdi. Denny’s'in ağız tadımıza uygun leziz çorbaları burayı sevmemizin en büyük nedeni. Ayrıca kahvaltısı da bizi tatmin etmişti.

Las Vegas’a yaklaştığımızda hava kararmıştı ve rüya şehir Las Vegas kilometrelerce uzaktan bile karanlık çölün ortasında ışıldayan bir panayır alanı gibi bizi çağırıyordu...

Başta Vegas için iki gün planlamıştık ama bir gün erken gitmeye karar verdiğimiz için ilk gece için geçici olarak küçük bir otele yerleştik. Vegas’ta merkeze 15 dakika yürüme mesafesinde Vegas’ın büyük otellerine kıyasla çok daha uygun fiyatlı iyi otel bulmak mümkün. Vegas Royal Resort hotelin geceliği yalnızca 40 dolardı! Hem de balayı çifti olduğumuzu belirttiğimizde bize suit oda bile verdiler. Bu sebeple ilk gecemizi Strip’e 15 dakika yürüme mesafesindeki Royal Resort Hotel'de geçirdik ve ertesi gün Venetion Otel’e geçtik. Öğrendiğimiz kadarıyla Vegas’ta otellerin üyelik kartlarından alırsanız ölü sezonlarda neredeyse bedava kalma şansı yakalayabiliyorsunuz. Amerikan otellerinin en sevdiğim yönü tüm odalarında ütü bulunuyor olmasıydı.  
Vegas’a girer girmez tüm yorgunluğumuzu unuttuk ve kendimizi Vegas’ın ünlü caddesi Strip’e attık. Buradaki ışıltı, hareket ve enerji gerçekten insanın nefesini kesiyor.Strip Caddesi; gösterişli otellerin, casinoların, pub ve eğlence merkezlerinin yer aldığı bir cadde. Burada dünyanın dört bir yanından Vegas’a akın etmiş insanlar günün her saati kaldırımları ve mekanları dolduruyor. Caddelerden sık geçen limuzinler kendinizi bir film sahnesinde hissetmenize sebep oluyor. Sanki herkes kısa süreliğine rutin hayatlarından sıyrılıp buraya sadece sınırsızca eğlenmek amacıyla gelmiş gibi… Tabii herkesin amacı tatil yapmak değil burada, kimisi de bu turist yoğunluğunu fırsata çevirmeye çalışıyor. Yolda su almak için durdurduğumuz İranlı seyyar satıcı gibi. Akıcı İngilizcesiyle bize bilgi veriyor Vegas ile ilgili...

Vegas’ın ışıltılarının nispeten azaldığı arka sokaklarında ise evsizler ve dilencileri çıkıyor karşımıza. Vegas’ın ışıltısı hayatın gerçeklerini örtmeye yetmiyor ne yazık ki : (
 
Strip boyunca karşınıza çıkan hemen hemen her devasa otelin önünde keyifli şovlar gerçekleştiriliyor. Bunlardan en güzel bulduğum iki tanesi Bellagio Otel önündeki su şovu ve Mirage Otel önündeki patlayan yanardağ şovu. Treasure Island önündeki metnini çok duyduğumuz korsan gösterisinin ise artık devam etmediğini üzülerek öğreniyoruz. Strip'te rengarenk meyveli-alkollü çeşit çeşit karışımlarla hazırladıkları milkshake görünümlü içecekler yapan sevimli dükkanlar göreceksiniz, denemeden dönmeyin.

Ertesi gün önceden yer ayırttığımız Venetian Otel’e geçiyoruz. Venetion Otel içinden su kanallarının geçtiği  ve bu kanallarda gondolla seyahat edebildiğiniz  Venedik süsü verilmiş büyük ve ferah bir otel. Su kanalları çevresinde pek çok lüks mağaza, restoran ve sergi merkezi görmek mümkün. Çok lüks ve şatafatı seven birisi değilseniz Vegas gözünüzü biraz yorabilir, Vegas’a geliyorsanız bu abartıdan kaçamıyorsunuz. 

 

Venetian’ı sevdim fakat otele her giriş çıkışımızda sabah-akşam kalabalık casinonun içinden geçmek zorunda olma durumundan hoşlanmadım. Her yol casinoya çıkıyor Vegas’ta. Otellerin fiyatlarının normalden düşük olması ve tüm bu cazibeli, ışıltılı dünya, temelde tek bir amaç için tasarlanmış: Biz değerli turistleri casinolarda oynamaya teşvik etmek. Casinolar sabah akşam tıklım tıklım dolu ve oyun oynadığınız sürece içkiler ücretsiz.

Gündüzleri Vegas’ın çöl sıcağını iliklerimizde hissediyoruz. Akşama kadar otelin havuz başında gölgede dinlenip havuzda serinleyerek geçiriyoruz zamanımızı. Gündüzleri serin oteller içindeki sergi merkezlerini, mağazaları gezmek mümkün. Vegas’ta yapılacaklar arasında ilk sırada helikopterli Grand Kanyon turu var fakat nedendir bilinmez bizim ilgimizi çok çekmiyor, ayrıca fiyatı da yüksek geliyor, kişi başı 350 dolar civarı. Arabayla gitmeye kalkarsanız da 5 saatinizi falan alıyor.
 
Vegas’ta yapılacak sanatsal etkinliklere değinmek gerekirse, Cirque Du Soleil’in merkezi Las Vegas’ta olduğu için buraya kadar gitmişken onların büyüleyici şovlarından birini izlemeden dönmemekte yarar var. Gösterilere biletinizi gitmeden online almak isterseniz tıklayınız. Bunun dışında başka ne gibi etkinlikler olduğunu merak ederseniz www.vegastickets.com‘a bir göz atabilirsiniz. Ayrıca Strip’te etkinlik biletlerinin satıldığı gişeler göreceksiniz buralarda etkinlik günleri, etkinliğin başlamasına birkaç saat kala yaklaşık % 50 indirimli bilet alma şansınız olabiliyor.
 Vegas’ta 3 gün muhteşemdi, fazlası bizi bozar diyerek biraz daha doğal bir ortama çeviriyoruz direksiyonumuzu. Biraz sükut bulmaya ABD seyahatimizin göz bebeği Carmel’e geçiyoruz : )

Daha fazla yazı için: www.rotasizkus.blogspot.com.tr

Çiğdem Yıldız

Yazar Hakkında

Çiğdem Yıldız

Merhaba! Ben Çiğdem Yıldız, 1986 doğumluyum, İstanbul'da yaşıyor ve bir sivil toplum kuruluşunda çalışıyorum. Aynı zamanda yüksek lisans yapıyorum. Bir başka rotasız kuş'la evliyim.