6 saatlik bir uçuş sonrası NewYork’tan Seattle’a sabah saat 5 civarı ulaştım. Seattle’dan şehir merkezine giden shuttle servisler var, ama saat 6 gibi başlıyor. Biraz havaalanında vakit geçirdikten sonra Shuttle’a bindim. Shuttle’ın şoförü bana hem sağı solu anlatıyor, hem de aracı kullanıyor. Sabahın bu saatinde şehri keşfe başlamak için en doğru noktanın Pike Place Marketolduğunu söylüyor. Ve beni bu noktada araçtan indiriyor.
Pike Place Market, 1907 senesinde ilk olarak çiftçilerin ürünlerini satabilecekleri bir yer olarak açılmış. Ancak şimdi içinde bir de büyük balık pazarı bulunduruyor. Sabah saatlerinde taze gelen balıkları tezgaha dizilmesini izlemek çok keyifliydi. Aynı zamanda Pike Place Market içerisinde birçok hediyelik eşya dükkanı, restoranlar, el işi ürünler satan mağazalar da bulunmakta.
Buranın hemen çaprazında ise Seattle Sanat Müzesi gezilebilir. Caddeler çok düzenli tıpkı bir mazgal gibi. Birbirini kesen yollardan oluşuyor.
Buradan sonra Pioneer Square denilen farklı tarzda mimari yapılara ev sahipliği yapan bölgeye gidiyorum. Buraya 1852’de ilk yerleşim olmuş ancak 1889’daki yangın sonrası şehir yeniden inşa edilmiş. Bu bölgede birçok ikinci el kitap satan stand, ufak butikler ve galeriler görebilirsiniz.
Seattle eski dönemde altın madenlerine olan yakınlığı ve sahip olduğu limanlar nedeni ile “Altına açılan kapı” olarak adlandırılıyor. Pioneer Square içerisindeki Klondike Doğal Park’ında 1897-98 altına hücum dönemine ait birtakım belgeleri, fotoğrafları görebilirsiniz.
Buraya kadar gelmişken bu bölgeye çok yakın bir yerde bulunan Chinatown’ı da gezebilirsiniz. Şehrin diğer tarafında ise Myrtle Edwards Park ve Olympic Sculpture Park görülmeye değer yerler arasında. Her iki parkta yan yana olup, Elliot Bay kenarında yer alıyor. Muhteşem Olimpics Dağları ve Rainer Dağı manzarası sunmaktalar. Bu park içerisinde çok düzenli bisiklet yolları da mutlaka gözünüze çarpacaktır. Olympic Heykel Parkı ise girişi ücretsiz olup, Seattle sanat müzesi tarafından desteklenmektedir. Şehirde yeşillikler içinde sanata ayrılan büyük bir bölüm, çok çeşitli heykeller görmek mümkün.
Bir sonraki durak ise şehrin simgesi haline gelmiş olan Space Needle. 1959 senesinde Edward Carlson isimli bir sanatçı Almanya Stuttgart’taki Kuleden etkileniyor. Ve dünya fuarının yapılabileceği bir alan olarak burayı tasarlamaya başlıyor. Space Needle 1961 Aralık ayında tamamlanıyor. Ama resmi açılışını Dünya Fuarının ilk günü olan 21 Nisan 1962’de yapıyorlar. Dünya fuarı döneminde burayı günde 20.000 kişi ziyaret etmiş. Seattle’daki fırtınalardan hiç etkilenmemiş çünkü saatte 200 mile ulaşan rüzgara kadar dayanıklı. Aynı zamanda 2001 senesindeki 6,8’lik depremde de herhangi bir zarar görmemiş. En tepesindeki SkyCity restoran, çok güzel bir manzara sunmakta. Şu an Seattle’ın en fazla ziyaret edilen turistik noktası.
Seattle’da diğer gezilebilecek yerler arasında Seattle Akvaryumu, Rainer Dağı, Pasific Bilim Merkezi, Bilim Kurgu Müzesi ve Uçak Müzesi gezilebilir.
Dünya’nın en büyük online alışveriş sitesi Amazon.com’un merkezi Seattle’da. Aynı zamanda ilk Starbucks da 1971 senesinde Seattle’da Pike Place Market bölgesinde kurulmuş.Starbucks adının Moby Dick’ten esinlenerek konulduğu da söylenenler arasında. Ve şu an 50 ülkede 15.000’in üzerinde Starbucks cafe var.
Seattle’da çok fazla marina ve yat limanı var. Aynı zamanda okyanus kıyısında olduğundan çevredeki balıkçı kasabaları da gezilebilir.
3,5 milyonluk Seattle birçok önemli ticaret limanına sahip. Pasific okyanusu üzerinden Japonya ve Çin ile ticaret yapılmasına olanak tanıdığından Amerika’nın kuzey batıdaki en önemli limanı olma özelliğine de sahip.
Seattle’ın en önemli sanayisinden biri de uçak, uçak motoru üretimi yapılıyor. Hatta vaktiniz olursa mutlaka Boeing Fabrikasını ziyaret edin.
Diğer bir özelliği de Microsoft’un merkezinin Seattle’da olması ve Bill Gates’in evininde Seattle’da olması. Washington gölünün doğusundaki Medina Kasabası'nda geniş bir arazi içindeymiş Bill Gates’in evi. Seattle aynı zamanda Rock’n Roll’un da merkezi. Büyük bir müzik hall bulunmakta. Burası Bilim Kurgu Müzesi'ne çok yakın bir konumda.
Kısacası, Seattle yat limanlarıyla, uçaklarıyla, Space needle ile, bilim kurgu müzesiyle, Pike Place Market ile ve sanata verdiği önem ile akıllarda kalacak bir şehir. Bir çok ilke ev sahipliği yapmış bu şehri keşfetmek için yaz aylarını tercih etmenizi öneririm.
Seattle geniş bir alana yayılmıştır ve bu yüzden otelinizi seçerken konumuna ve ulaşım ağlarına yakınlığına dikkat etmenizde fayda var. Seattle’ın merkezinde yer alan Hotel Seattle, ihtiyacınız olan ve gidebileceğiniz birçok yere yakın bir lokasyonda bulunuyor. Seattle Sanat Müzesi, Seattle Akvaryumu ve Pike Place Market’e de oldukça yakın olan oteli tercih listenize ekleyebilirsiniz. Bunun yanında Seattle’da görülecek yerlerden olan Space Needle’a yürüme mesafesinde bulunan Roosevelt Hotel, özellikle sigara kullanmayanlar için iyi bir alternatif. Sabahları ücretsiz kahve ikramı da olan otelin fiyatları ise oldukça ideal.
Eğer otel tercihinizi lüks bir şeçimden yana kullanmak istiyorsanız da Seattle’in en kaliteli otellerinden Hotel 1000 herşey dahil sistemiyle ihtiyacınız olan birçok şeyi karşılayacaktır. Otel, liman civarında ki eğlence merkezleri, alışveriş mekanları ve restoranlara oldukça yakın bir konumda yer alıyor. Pioneer Meydanı’na da yürüme mesafesinde. Seattle’a kültür gezisi için gidiyorsanız, gezilecek birçok yerin ortasında bulunan Seattle Vintage, a Kimpton Hotel biçilmiş kaftan. Waterfront Mahallesi, Pioneer Meydanı, Washington State ve Seattle Merkez Kütüphanesi, otele yürüme mesafesinde bulunuyor. Ayrıca Silver Cloud Hotel, Motif Seattle ve Fairmont Olympic Hotel’ de tercih edebileceğiniz diğer seçenekler. Seattle’da daha fazla otel alternatifi arıyorsanız bu linke tıklayarak Booking.com’dan bakabilirsiniz.