Minsk’e gelişimizi Kiev üzerinden Belair Havayolları ile gerçekleştirdik. Uçaklar oldukça küçük ve bakımsız. Uçak korkusu olanlar mutlaka bu noktayı göz önünde bulundurmalılar.
Kısa uçuşumuz ardından Belarus’un başkenti Minsk’e iniyoruz. Pasaport kontrolü için sıraya giriyoruz, tam biz sıradayken Hırvatistan Milli Futbol takımı salona giriyor, onlarda bir karşılaşma için Minsk’e gelmişler.
Annem ve babamın yeşil pasaportu olduğundan, bu ülkede vize problemleri yok. Ama pasaport kontroldeki bayan memur sanırım o sabah solundan çıkmış ki, vize yok diye tutturuyor. Görevli bayana anlatmaya çalışıyorum, “Sizin ülkeniz bizdeki yeşil pasaporta 90 güne kadar vize uygulamıyor” diye, bu sefer “Hangi görevle geldiler?” diyor. “Yahu görev falan yok annem de babam da emekli, biz turist olarak gedik. Gezip dolaşıp ülkemize geri döneceğiz” diyorum nafile. Bu sırada elinde telsizle daha kıdemli bir memur geliyor. Kız durumu kendi dillerinde anlatıyor, adam kızı azarlıyor ve kız damgayı vuruyor. Arkalarından kardeşim problemsiz bir şekilde geçiyor. Şimdi sıra bende, pasaportumun tüm sayfalarına tek tek bakıyor. İçimden “hadi ama vaktimiz azalıyor, vur damgayı da bir an önce şehre gidelim” diyorum içimden. Tam bu sırada “Bu resimdeki sen değilsin” diyor.
Hadi bakalımmmmm! “Bu fotoğrafta sadece gözümde renkli lens var” diye açıklama yapmaya çalışıyorum ama “Sahte pasaport” diyor bu sefer de. Filmin nakaratına mı geçtik ne? Tekrar daha kıdemli memur gelir, kız kendi dilinde anlatır, adam kızı azarlar, kız damgayı vurur. Nihayet hepimiz Minsk’e girmiş bulunuyoruz.
Tabii, bizimki bir şanstı. İlla ki sizin sorun yaşayacağınız anlamına gelmiyor. Ama Yeşil pasaportunuz varsa, ve vize istiyorlarsa, bu konuda sonuna kadar diretebilirsiniz.