Adını aldığı Salzch Nehri'nin iki kenarında kurulmuş ve bugüne kadar oldukça iyi korunmuş bir Orta Avrupa kenti olan Salzburg, tarihi ve doğal güzellikleri kadar Mozart'ın doğum yeri olarak da çok sayıda turist çekiyor.
Munih'te başlayan yolculuğumuzda Viyana'ya gitmeden önceki minik durağımız olan Salzburg, Orta Avrupa turunun sevdiğim duraklarından biriydi. Tur rehberimiz bize 2 saatlik bir serbest zaman dilimi verdi, bu kısa zamanı iyi değerlendirmek için hemen yürümeye başlıyoruz : )
Otobüsten indiğimiz anda ilgimizi çeken ve şehrin tam tepesinde konumlanmış kaleye ulaşmak istedik ancak yolları karıştırdığımızdan yukarı çıkamadık : (
Salzburg şehrini, şehri ikiye ayıran Salzach Nehri renklendiriyor. Bu Ortaçağ'dan kalma şehiri nehrin iki yanında kurulmuş.
MOZART
Tarihin belki de en büyük bestecisi Wolfgang Amadeus Mozart'ı (1756-1791) "Avusturyalı" diye biliriz. Oysa ki Mozart Alman'dır. Mozart'ın doğduğu kent olan Salzsburg, onun ölümünden 12 yıl sonra, 1803'te Avusturya tarafından ilhak edilmiştir. Ancak Avusturya, Mozart'ı adeta tümüyle sahiplenmiş ve büyük bir turizm aracı olarak kullanmaktadır. Sadece Salzburg'da değil ülkenin hemen hemen her yerinde Mozart ile ilgili turistik nesneler bulabilirsiniz. Özellikle yuvarlak çikolata büyük bir gelir kaynağı haline gelmiş.
Mozart'ın doğduğu ev şu an müze olarak hizmet vermekte. İçeriye giriş ücretsiz, evde eski eşyaları ve Mozart'a ait bestelerin kopyalarının sergilendiği odaları gezebilirsiniz.
Salzburg sokaklarına tekrar kendimizi attığımızda cıvıl cıvıl insan kalabalığı karşılıyor bizi. Burası gerçekten de Avrupa'nın turist çeken önemli noktalarından. Kış aylarında ise kayak turizmi ile dikkat çektiğini öğreniyoruz.
Çok sayıda köprü ile birbirine bağlanan Salzburg'un iki yakası arasındaki köprülerden en merkezdekinin adı Mozart Köprüsü. Bu köprüyü geçtikten sonra da Mozart Meydanı'na geliyoruz.
Bu meydan şehrin kalbi. Tabii meydanın tam ortasında Mozart'ın bir heykeli var : ) Meydanı, Salzburg ve Panorama müzeleri çevreliyor. Meydana çıkan eski dar ve tarihi sokaklara girip şehri keşfetmeye başlıyoruz artık.
Uzun uzun şehri gezip dolaştıktan sonra yine Ortaçağ esintileri taşıyan şirin bir restorana atıyoruz kendimizi. Burada öğle yemeğimizi yiyip Salzach Nehri kenarında bizi bekleyen otobüsümüz ile Viyana'ya doğru yolumuza devam ediyoruz.