Norveç seyahati diğer bütün seyahatlerim kadar çok önemliydi ancak burası için apayrı bir hazırlık yapmak zorundaydım. Zorlu trekking rotaları ve soğuk hava şartları öncelikli hazırlıklı olmam gereken konulardı. Dünyanın en pahalı ülkelerinden biri olması ise ekstra olarak farklı bir plan yapmamı ve ona göre hareket etmemi gerektiriyordu. Ayrıca gündüzlerin ne kadar uzun olduğunu da biliyordum ve ona göre de kendimi hazır hissediyordum. Fizik kondisyon sorunum şükürler olsun ki yok ama fotoğraf makinemin ve objektiflerimin ağırlığı kadar bir de tripodumun ağırlığı ilk endişelerimden biriydi. Tripoddan da vazgeçemem çünkü gece fotoğrafları olmazsa olmazlarımdan! Bir de sırt çantasına ayıca uyku tulumu ve çadır girecekti ki gittikçe çoğalıyor yüküm.
Rotam sadece Oslo ve Trolltunga değil elbette, tüm önemli şehirlerini, köylerini ve fiyortlarını güneyden kuzeye ziyaret etmek tek hedefim. Çok hızlı hareket edecek, hedeflerime ulaşıp az yemek ve daha fazla güç ile kendimi de dinlendirerek amacıma ulaşacaktım.
Oslo'nun en önemli caddesi Karl Johans Street
Sırt çantam hazır, daha çok kalın, polar ve yağmurluk türü kıyafetler yanıma alıyorum. Her an nerede olacağım belli olmama riskine karşı çadır, mat ve uyku tulumumu da yanımda getiriyorum bu defa. Tripodsuz bir seyahat düşünemiyorum ancak en azından daha hafif bir tripod yanıma alabilirim. Tabii ki bunun için bir dostumun bana tripodunu vermesi çantamı 1 kg daha az taşımama yardımcı oldu. Biraz bu seyahatte yeme-içme konusunda sıkıntı yaşayabileceğimi de düşünerek yanıma bol miktarda kuru incir, snickers çikolata, kuru üzüm ve badem de aldım. Çok işe yaradığı muhakkak. Ve artık yola çıkma zamanı...
Oslo merkez tren istasyonu ve meydanı
Oslo-Bergen arası gece trenim
Oslo Havaalanı gördüğüm en güzel ve düzenli havaalanlarından bir tanesi. Türkiye’nin bunaltıcı sıcaklarından yağmurlu bir Oslo ile merhaba dedim Norveç’e. Norveç insanları gerçekten güler yüzlü, samimi ve iyi insanlar. Tüm seyahatim boyunca da bu şekilde gördüm hepsini ve kesinlikle öyleler. Bütün günümü Oslo’da gezerek geçirdim. Oslo hakkında ayrı bir yazı mutlaka yazacağım. Hedefim Oslo’da hiç konaklamadan meşhur Oslo – Bergen gece trenine binerek Bergen’e gitmek ama gitmeden yolda 1-2 durakta inerek fiyortları ile ünlü Flam’a uğrayıp ardından da Trolltunga’ya ulaşmak.
Yolculuk yaklaşık 6 saat sürüyor ve sabah saatlerinde Mrydal istasyonunda iniyorum. Flam trenini bekleyerek meşhur Flam treni ile ki "Dünyanın En Güzel Tren Rotalarından bir tanesi", Flam’a ve o doğa harikası fiyortlarına ulaşıyorum.
Flam gerçekten harikulade. Trenle giderken ne tarafa bakacağınızı şaşırıyorsunuz. Her yerden şelaleler akıyor ve sonunda muhteşem bir fiyordun içlerindesiniz. Günümün yarısını burada geçirdikten sonra ise Trolltunga’ya ulaşmak için bir sonraki durak olan Voss’ta iniyorum. Tabii ki Trolltunga’ya ulaşmak hiç bu kadar kolay değil. O kadar tren yolculuğundan sonra otobüs ile Odda kentine ulaşmak gerekiyor ve sonra Trolltunga başlangıç noktası gidiş geliş zorlu 22 km'lik bir trekking rotası ve mutlu son. Flam ve Trolltunga ile ilgili yine ayrı bir yazı yazıcam çünkü ayrıntıları ve zorluğu bir hayli fazla inanamazsınız.
Flam Fiyortları
Flam'da fotoğraf çekimlerim
Trolltunga yolunda buzul göller ve harika manzaralar
veee Trolltunga
Muhteşem bir trekking, harikulade hisler ve bir günümü Trolltunga’ya verdikten sonra geceyi çadırımda geçiriyorum ve sonunda Bergen’deyim. Bergen Unesco miras listesinde yer alan karakteristik renkli evleri ile meşhur harikulade bir kent. Oslo’dan sonra Norveç’in ikinci en büyük ve en önemli kenti. Sırtımda çantam elimde fotoğraf makinam tüm gün fotoğraf çekmeye ve gezmeye doyamadım. Evlerin içine de girip alışveriş ve gezi yapabiliyorsunuz. Ancak Bergen şimdilik bu kadar çünkü Trondheim trenim 16.10'da ve yeniden yollardayım.
Bergen UNESCO Miras Listesinde bulunan evleri ile ünlü bir şehir
Bergen Evleri
Tren yolculukları hem dinlenmemi sağlıyor hem de gayet zevkli. Bahsetmiştim Norveç’te ulaşım çok çok pahalı ve ben Interrail Global Pass alarak bu sorunu halletmenin mutluluğu ile istediğim seyahate devam ediyorum.
Trondhein harikulade bir şehir ve evlerinin suya yansıyan görüntüleri mükemmel
Bir sonraki sabah ise Trondheim’dayım. Burası da yine karakteristik Norveç evleri ile ünlü fazla kalabalık olmayan ama tadına doyamadığım bir şehir. Bu arada yaklaşık 5 gündür yollardayım ve acilen banyo ve iyi bir yemek ihtiyacım var. Yardımıma irtibat kurduğum birileri yetişiyor ve banyo ihtiyacım olduğunu söylüyorum. Bana söylenilen Solsiden denilen yerde buluştuk. Sevgili Kenan Bulgaristan vatandaşı bir Türk. Sağolsun evini bana açıyor ve 5 gün sonra banyo yapmanın tadı muhteşem. Temiz bir banyo ve nefis Türk yemekleri. Gece ise bir türlü kararmayan havada ünlü Trondheim Evlerini fotoğraflama keyfi.
Bergen’in evleri de güzeldi ama Trondheim’da evlerin suya yansıması ve onların muhteşem görüntüleri inanılmaz. Yolum gittikçe daha da kuzeye gidiyor ve bunun için sıradaki son durağım Bodo. Gece 23.40'ta Trondheim’dan bindiğim Bodo treninden sabah 9.05'te iniyorum ki iyice de dinlenmişim. Sonunda son tren noktası olan Bodo’dayım. Bodo’da görülecek pek bir şey yok ancak Norveç tren bağlantılarının son durak noktası burası ve artık hedefim olan Lofoten Adalarına vapur ile devam ediyorum. Yaklaşık 4 saatlik feribot yolculuğu ve Lofoten adalarının ilk ayak bastığım köyü Moskenes’teyim. Trenler vapurlar feribotlar derken hayatınız yollarda geçiyor kısacası ama gördüğünüz manzaralar, muhteşem doğa ve bol fotoğraflı yollar bunlar. Artık hemen hemen kuzeyin daha da kuzeyindeyim. En yakın köy olan A köyü var ve bir de Reine Köyü. A köyü ismi ile çok güzel tek bir harf ile adlandırılmış bir balıkçı köyü ama ben doğa güzellikleri ile daha da meşhur Reine’ye doğru yol alıyorum. 5 km'lik bir yol var önümde.
Reine yolunda sırt çantalılar
Sırtımda sırt çantam ve ben yine başladım yürümeye. Tamam bu doğal güzellikler yürümek falan güzel hadi ağırlık ta sorun değil ancak bir de yağmur başladı hafiften. Otostop falan bir iki araba geçiyor ama onların da umurunda bile değilsin zaten. Neyse ben yürümeye devam ediyorum derken çok güzel tüneller köprüler ve yağmur şiddetini arttırıyor. Bir anda kesilen yağmur bende tam köye yaklaşmışken harikulade bir gökkuşağı tam karşımda ve işte bu gökkuşağı ve bu görüntü için bile bu yağmura bir daha katlanırım. Reine Köyünün üzerinde beliren gökkuşağı tüm yorgunluğumu adeta aldı.
Köye gelirken yağmur sonrası oluşan gökkuşağı ve manzara
Sonunda Reine’deyim ve muhteşem bir yerdeyim. Sonunda istediğim yerde çok güzel iki gece geçiriyorum ve sonrasında geri dönüş yoluna geçeceğim. Gece fotoğrafları, şaleleler, buzul göletler ve çadırda harika iki gece. Geri dönüş yolumda ise Moskenes ve A Köyü... Bunları asla unutabileceğimi sanmıyorum.
Hayallerim ve ben! Reine / Lofoten Adaları
Sırt çantalılar her yerde
Oslo, Flam, Trolltunga, Bergen, Trondheim, Bodo ve Lofoten Adalarına geçtikten sonraki Moskenes ve Reine rotamı bitirmenin huzuru ile geri dönüş yolundayım artık. Her yer için ayrıca gidiş rotalarını ve ayrıntılarını ayrıca yazacağım. Bu seyahatime kuzeye en kuzeye demiştim. Belki bir gün tekrar gelirim ama bu defa kuzey ışıkları için!