Sabah kahvaltısının hemen ardından Orta Amerika’nın en renkli pazarı Chichicastenango’yu ziyaret etmek üzere yola çıktık. Panajachel’den ayrılıp yukarılara tırmandıkça sanki manzara daha da güzelleşti. Çıktığımız tepeden bir kez daha Atitlan manzarasına bakıp fotoğraf makinalarımıza bu anı kaydettik.
Ardından yola devam. Chichicastenango, Maya kültüründe çok önemli bir yer. Tepelerde bir yerleşim. Buraya yaklaşınca yol üzerinde bir noktada aracımızı durdurdular ve araçta hangi meyve sebzeler var diye kontrol ettiler. Sabah Panajachel’den çıkarken yolda belki yeriz diye armut almıştık. Meğerse bu noktadan sonra pek çok meyveyi bu bölgeye sokmak yasakmış. Sebebi ise bu meyveler çeşitli böcekleri üzerine çekip burada çoğalıp salgın hastalıklara ya da diğer meyvelere zarar verebilecek bakterilerin üremesine neden olabiliyorlarmış. Armut da bunlardan biri…
Öyle ilginç ki girişteki tabelada kırmızı renk sokulamayacak meyve ve sebzeleri, sarı renk denetim altında sokulabilecek meyveleri ve yeşil içeriye sokulması serbest sebze ve meyveleri gösteriyor.
Mesela yanımızda armut yerine kavun ya da muz olsaydı rahatlıkla sokabilirdik. Ancak armuda el kondu : ) Artık yiyene afiyet olsun diyoruz ve geçiyoruz : )
Chichicastenango’ya doğru yol alırken hep farklı köylerin içinden geçiyoruz ve her bir köydeki giysilerin birbirinden farklı olduğu dikkat çekiyor.
Sonunda Chichicastenango’ya ulaştık. Burası deniz seviyesinden 1.965 metre yükseklikteki bir dağın tepesinde kurulmuş küçük bir şehir. Guatemala City’ye 140 km yani yaklaşık 2,5-3 saat mesafede yer alıyor.
Guatemala’da “tenango” kelimesini bir şeyin çok olduğu yer anlamında kullanıyorlar. Chichicas ise sarmaşık benzeri bir tür zehirli çiçekmiş. Bu bölgede çok olduğundan buraya verilen isim de Chichicastenango olmuş.
Şehir pazarı ile ünlü. Hatta öyle ki sadece Orta Amerika’nın değil, Kuzey ve Orta Amerika´nın en renkli yerli pazarı olduğu söyleniyor.
Burası ünlü bir el sanatları pazarı. Aslında yerel antik kültürü yansıtan Maya medeniyetinden bu yana bölgedeki en büyük ticaret merkezlerinden biri. Guatemala’da çok çeşitli etnik gruplar var. Her birinin, renkleri, lehçeleri ve kostümleri birbirinden farklı. Bu pazarda hepsini bir arada görmek mümkün.
Biz ilk olarak bir basketbol sahası içine kurulmuş olan meyve sebzelerin satıldığı alana gidiyoruz. Gerçekten rengârenk bir pazar. Tam fotoğraflık.
Bir de bu pazarda satılan her şey organik. İsterseniz beğendiğiniz meyveleri seçip oracıkta soydurup yiyebiliyorsunuz.
Sizi bilmem ama ben sokak lezzetlerine bayılırım. Bu pazarda dolaşırken hiç aç kalmaz, üstüne üstlük her şeyin tadına bakabilirsiniz. Meyve sebze pazarının bulunduğu kapalı basketbol sahasından çıktığımız gibi hemen dışarıda mısır unundan ekmek yapanları görüyoruz. Tabii denemeden olmaz : )
Elbette satılanlar sadece bunlar değil, tavuklar, domuzlar, yumurtalar, kurutulmuş balıklar ve daha pek çoğu bu pazarda yerini almış.
Tabii bir de çok sayıda tezgâhta sigara ve alkole düşkün olan azizleri Maximon’un ufak maketlerini görüyoruz. Normalde kolları ve bacakları kesilmiş olsa da bazı maketlerde kol ve bacakları var gibi gösterilmiş.
Pazarda benim en çok dikkatimi çeken şeylerden biri ise dokuma ürünler oldu. Bunların çoğu el yapımı. Hatta bazı tezgâhlarda bir tarafta dokunuyor, diğer tarafta ise satılıyor.
Bu yöreye özel olan kıyafetlerde ise etekler dikine çizgili ve boyları biraz daha kısa. Bluzlar ise tamamen işlemeli ve üzerinde çiçek, kuş desenleri ağırlıkta.
Tabii bu pazarda sadece bu model satılmıyor. Guatemala’nın tüm renklerini bu pazarda bulmak mümkün. Fiyatları da hiç öyle ucuz değil. Ama ben dayanamadım çok beğendim ve satın aldım. Artık Guatemala’da öyle dolaşacağım : )
Peki, bu pazardan başka neler alınabilir? Yöresel müzik aletleri, tekstil ürünleri, çeşitli maskeler, seramikten yapılmış ürünler, çanak çömlekler, eşarplar ve daha pek çok şey.
Satılan ürünler kadar satan kişiler de çok renkli.
Burada yoğunluklu olarak bulunan halk Guatemala’da yaşayan en büyük Maya topluluğu olan Quicheler. Quiche halkı daha çok dağlık bölgelerde yaşamayı tercih ediyorlar. Buraya da hem kendi ürünlerini satmak hem de alışveriş yapmak için büyük pazarın kurulduğu Perşembe ve Pazar günleri kendi dağ köylerinden geliyorlar. Yani seyahatinizi planlarken mutlaka burada Perşembe ya da Pazar günü olmayı hedefleyin.
Chichicastenango bölgesindeki diğer önemli nokta ise 400 yıllık Santo Tomas Kilisesi. Ama burada aynı isimde 2 kilise var. Asıl önemlisi eski olan. Quicheler “Popol Vuh” adlı kutsal kitabı 1800’li yıllarda Peder Francisco Ximenez tarafından Aziz Tomas Kilisesi’nde ortaya çıkarılıp İspanyolcaya tercüme edilmiş.
Popol Vuh, Halkın Kitabı anlamına gelir. Mayaların yaratılış efsanelerinde döngüsel evrene inanırlar. 16. yüzyılda Monolitlere kazılan Popol Vuh Maya inancına göre yaşam göğün ve yeryüzünün ayrılıp ilk ışığın dünyaya düşmesiyle başlar ve bununla birlikte tanrılar dünyaya insanları göndermeye başlarlar.
Bu kilise benim hayatımda gördüğüm en ilginç kiliseydi. Hristiyanlık ve Şamanizm’i bir arada sunan içerisinde ilginç ayinlerin yapıldığı bir ibadet alanı. Aslında içeride fotoğraf çekilmesini istemiyorlar. İlk girişte normal bir kiliseyi andırıyor. Kilise düzeninde ama sağ ve soldaki oturma sıralarının arasında sunaklar var. Her bir sunak bir dileğin kabul yeriymiş. Mesela Bir sunakta hep pembe renkli mumlar vardı. Huzur arayanlar buraya geliyormuş. Bir diğerinde ise çam yaprakları, bir diğer sunakta sarı renkli mumlar...
İçeride mum ve tütsü kokusu. Kilisenin sağ ve sol duvarlarında ise Maya geleneğinde ve inanışında önemli olan figürler yer alıyordu. Şamanlar, ritüeller, hala yanan tütsü ve mumlar en göze çarpan noktalardı.
Kilisenin hemen dışında ise çiçek ve mum satanlar yer alıyordu. Burada da sürekli adaklar adandığı mum ve tütsüler yakıldığı için kilisenin dışı da bir hayli duman altıydı.
Burada turumuzu bitirdikten sonra rehberimiz Juan bizi güzel bir restorana götürdü.
Bu bölgede et yemeden olmaz. Gerçekten çok lezzetli yapıyorlar. Yanında olmazsa olmaz siyah fasulye püresi ve tacolar eşlik ediyor.
Bu güzel yemek sonrasında ise Antigua’ya doğru yola çıktık.
Görüşmek üzere…