Provence Connection'la Luberon Köyleri

Bugün “Luberon’da Bir Gün-Luberon in a Day” turundayız (89 Euro). Marsilya’ya oldukça yakın olan Luberon Bölgesi'ndeki köyleri dolaşacağız. Denizden biraz yüksek olan bu bölge dağlarla çevrili bir platodur. Üzüm bağları, meyve bahçeleri ve lavanta tarlaları ile oldukça verimli, bereketli  bir tarım bölgesi… Güzel bir iklime ve dolayısıyla zengin bir bitki örtüsüne sahip. Aslında anladığım kadarıyla Luberon öyle bir günde gezilecek bir bölge de değil. Ama Provence Connection tur şirketi (http://www.provence-connection-tours.com/ ) bunu bir güne sığdırmaya çalışmış. Bakalım nasıl yapmış? Başarılı mı? Okuyun ve siz karar verin.

Rehberimiz Paul. Grup İtalyan, Paul’de şakır şakır İtalyanca konuşuyor. Arada bir bana da İngilizce bir şeyler anlatıyor. Hakkını yememek lazım her sorumu cevapladı. Kolay iletişime geçilebilir bir yaklaşım sergiledi günün sonuna kadar… Espriden anlamıyor görünse de efendi çocuk olduğunu belirtmem gerek. Yanında oturduğum çift haliyle İtalyan. Sicilyalılarmış. Onlara “Ha İtalyan Mafya” diyorum karı koca gülüyorlar.

İlk durağımız L’isle sur-la-Sorgues diye bir yer (http://www.oti-delasorgue.co.uk/). Bir yerel pazar kuruluyormuş o gün (21.06.2015). Ama pazara girmeden bir kafeteryada bir kahve içip uyanalım. Sonra da yerel markette turlama ve alışveriş. Kanal kenarında, su dolabının karşısında, çiçekler arasında bir kahve daha…

L’isle sur-la-Sorgues'da su dolabı

Hoşuma gitti bu pazar gezintisi. Türk usulü ya da Akdeniz usulü kahvaltılıklarımızı da aldık. Zeytin, peynir, domates...Marsilya’ya göre daha hesaplı…Ardından geldiğimiz Fontaine de Vaucluse tek kelimeyle cennet gibi bir yerdi. Her yerden sular fışkırıyor ve etrafı park gibi düzenlenmiş. Kenarlarında banklar var.

Fontaine de Vaucluse

Suyun kaynağına doğru uzun bir yürüyüş yolu mevcut… Gidiş dönüş dinlene dinlene bayağı uzun sürdü. Su sesi oldukça dinlendiriciydi.

 Fontaine de Vaucluse

Ama her güzel şey gibi bu da sınırlıydı tabii. Ayrılmak istemedim. Nehrin kıyısındaki kolonlu meydanda, yüksek ağaçların serin gölgesinde daha fazla oturmak isterdim. Burayı hep hatırlamak için bir kart ve magnet satın aldım.

Fontaine de Vaucluse

Ama neyse ki bu ayrılığın acısı Gordes’i görünce biraz azaldı. Gordes aynı filmlerde gördüğüm gibiydi. Girişte bir tepeden o bildik köy manzarasını fotoğrafladık.

Gordes Manzarası

Sonra da köye dağıldık. 1,5 saatten fazla kaldık burada. Russell Crowe’un başrolü oynadığı ve görsel açıdan oldukça zengin “Good Year” (İyi Bir Yıl) filminin bazı sahnelerinin çekildiği meydanı ve restoranı (Le Renaissence) gördüm. Sokaklarında biraz dolaştım, birkaç panoramik fotoğraf da çektim. Meydana yakın bir kiliseyi ziyaret ettim.

Gordes Kilisesi

Sonra da kısa bir yemek molası verdim: Provensal Salata. Hızla aracı park ettiğimiz yere ilerlerken buradan da bir kart satın aldım ve 1,5 saatte Gordes ziyareti bitti.

Sonraki durağımız Roussillion idi. Burada tüm dükkanlar lavanta üzerine. Burayı da filmlerden hatırlıyorum. Bizim Peri Bacaları benzeri kırmızı renkte yeryüzü oluşumları var. Tepeden birkaç fotoğraf çektim ama köyün içerisine girmedim bu kez. 45 dakikada gitsem dönemem diye düşünerek… Girişteki tepeden fotoğraf çekmeyi ve dinlenmeyi tercih ettim.

Roussillion

Ama ilginç ve gidilesi görülesi bir yer… Kim bilir başka sefere…

Sonraki durağımız Lourmarin. Park yerinden hemen birkaç adım sonra bir evin duvarında ünlü Fransız yazar ve filozof Albert Camus’nun fotoğrafını görmek beni şaşırttı.

Lourmarin'deki Albert Camus Evi

Albert Camus 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığında 44 yaşındaymış. Bu ödülü aldıktan 3 yıl sonra da bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş ve mezarı Lourmarin’dedir. Fotoğrafını çektiğim duvardaki o levhada da Albert Camus’nun o evde birkaç yıl yaşadığı yazıyordu.  Ömrünün son günlerini bu evde geçirdiği anlaşılıyor.

Lourmarin'den

Lourmarin küçük, güzel bir yerdi. Sokaklarında dolaşırken bir hayli fotoğraf çekmişim.

Lourmarin'den

 Aracımıza geri dönerken rastladığımız maskeli insanlar bize Venedik’i de hatırlattılar.

Marsilya’ya ulaştığımızda sanırım saat 17.30’du. İtalyan grupla ve rehberle vedalaştık. Ardından Marsilya’da turlamaya devam. Marsilya başlı başına ayrı bir yazının konusu olsun… Doğayla ve gezgince kalın…