Bir kere seyahat etmeye başladın mı, bir gereklilik arz eder yerinde duramazsın. Bu hafta sonu Cumartesi günümü Taraklı nam-ı diğer Mümkünlü’de geçirme fikri doğdu. Yaşadığım Bursa, Türkiye’de Yeşil Bursa olarak anılmakta fakat itiraf etmem gerekir ki Sakarya’nın yeşili Bursa’dan hiç de aşağı kalır değil. Nüfus kâğıdımın arka yüzünde Artvin Yusufeli yazdığından belki de doğaya bu kadar tutkum, Sakarya doğasever, yeşil sevenler için en az Karadeniz kadar doyurucu güzellikte.
Gemlik’ten sabah 5.30 arabasıyla önce Sakarya, sonrada Taraklı’ya ulaşmayı amaçladım zira Taraklı küçük bir kasaba olduğu için direk otobüsle ulaşım söz konusu değil. Sakarya-Taraklı arası yol alırken yolun bir bölümünde Necip Fazıl’ın “İnsan bu su misali kıvrım kıvrım akar ya / Bir yanda akan benim öbür yanda Sakarya” dizeleri aklıma geliyor, Sakarya kıvrıldıkça ve doğa bir an beni Doğu Karadeniz’de yolculuk yaptığım hissine kaptırıyor.
Osmanlı öncesinde de yerleşim yeri olarak varlığını sürdüren Taraklı Osman Bey’in komutanlarından Samsa Çavuş tarafından fetih ediliyor. Ayrıca Taraklı’nın fethinde Samsa Çavuşla beraber kesin işbirliği içinde olan Harman-Kaya Beyi Köse Mihail’inde etkisi olmuştur. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde bahsedildiği üzere ilçede halkın şimşir kaşık ve tarak yapması nedeniyle adının Yenice Tarakçı olarak anıldığı belirtilmektedir. Bu isim zamanla halk dilinde Taraklı olarak değişmiştir.
Sakarya otogarına iner inmez otobüsümün yanaştığı peronun hemen yanında Taraklı minibüsünü gördüm hareket halindeyken aracı durdurup bindim. Şoför ilçe otobüslerinin kalkacağı yere gideceğini orada da yaklaşık 1,5 saat beklemem gerektiğini söyledi.
İlçeye ilk araç saat 09.30’da hareket etmekte, Cittaslow Birliği tarafından sakin kent ilan edilen Taraklı hızla yerli yabancı turist akınına uğramakta, bu yoğunluğa rağmen minibüsün eski ve bakımsız olması beni biraz üzdü ve Cittaslow’un ne olduğu üzerine biraz kısa bir araştırma yaptım. Bu hareket 1999’da ortaya çıkmış. Tüketim odaklı hayatın insanlara mutluluk ve huzur getirmediği, insanların farklı bir yaşam biçimi aramaları kentsel boyutta Cittaslow hareketini ortaya çıkarmıştır. Cittaslow felsefesi yaşamın, yaşamaktan zevk alınacak bir hızda yaşanmasını savunmaktadır. Cittaslow hareketi, insanların birbirleriyle iletişim kurabilecekleri, sosyalleşebilecekleri, kendine yeten, sürdürülebilir, el sanatlarına, doğasına, gelenek ve göreneklerine sahip çıkan ama aynı zamanda alt yapı sorunları olmayan, yenilenebilir enerji kaynakları kullanan, teknolojinin kolaylıklarından yararlanan kentlerin gerçekçi bir alternatif olacağı hedefiyle yola çıkmıştır. Türkiye’de üye olan şehirler Akyaka, Gökçeada, Halfeti, Perşembe, Seferihisar, Taraklı, Vize, Yalvaç, Göynük ve en son olarak Artvin Şavşat. Bana yeni rotalarda çizilmiş oldu böylece.
Yaklaşık 1,5 saatlik yolculuktan sonra Taraklı ‘ya ulaşıyorum. Gezimanya‘daki gezginlerin anlattığı kadar şirin, güzel ve bir o kadar huzur verici. İnsanları cana yakın, güler yüzlü hafif bir tebessümde hemen sana bir şeyler anlatıp yardımcı olmaya çalışıyorlar. Minibüsün beni bıraktığı yerin tam karşısında Osmanlı’nın her fethettiği şehre çınar ağacı dikme geleneğinin bir yansıması 7 asırlık çınarın yolunu tutuyorum, yaklaşık 500-600 metre yürüyorum sıcakta kendini bayağı göstermeye başlıyor, çınarı fotoğrafladıktan sonra dönüş yolunda bir araba beni alıyor. Arabanın sahibi İstanbul’da bankacı hafta sonları geliyormuş, bana kısa bir Taraklı bilgisi sunuyor.
İkinci durağım Kültür Evi olarak geçiyor. İçeride kaşıkçılığın ve dokumacılığın güzel örnekleri bulunmakta. Kaşık oymacılığı yapan İsmail abiyle kısa bir sohbet edip kaşıkçılığın detayları hakkında bilgileniyorum ve fotoğrafını çekmek için kendisinden izin alıyorum. Kültür Evinde Taraklı’nın güzel fotoğrafları mevcut duvarlarda.
Taraklı’da bir çok ev restore edilmiş bir çoğu da restore edilmeyi bekliyor. Çakırlar Konağı, Kadirler Konağı, Hanımeli Konağı ve Abdi İbrahim Konağı bu yeniden düzenlenip turizme açılan konaklardan en bilinenleri olarak göze çarpmaktadır.
Konaklardan sonra ilçenin en önemli tarihi yapısı Yunus Paşa Camii objektifime takılmakta, camiinin diğer adı Kurşunlu’dur. Kurşunlu olarak adlandırılmışının sebebi taşlar arasına kurşun dökülerek yapılmasıdır. Yavuz Sultan Selim’in Ridaniye seferine giderken Taraklı ’da kışlaması vesilesiyle veziriazam Yunus Paşa’ya yaptırıldığı rivayet olunmaktadır. Ayrıca Camiin hemen alt tarafında bulunan hamam tarafından bir insanın sığabileceği bir dehliz yoluyla alttan ısıtmayla ısıtıldığı söylenmekte. Hamam şu anda kullanılmamakta yenilenmeyi beklemektedir. İlçedeki tarihi handa güzel bir şekilde yenilenme geçirerek dimdik ayakta durmaktadır. Han tarihi Bağdat Yolu üzerinde olan Taraklı’dan gelip geçenlerin konakladığı bir yapı olarak varlığını hala sürdürmektedir.
Yunus Paşa Camii'nin hemen karşısında ki dükkândan yörenin meşhur UHUT tatlısını tadıyorum. Gelmeden önceki yaptığım kısa araştırmalarda anlatıldığı gibi hoş bir tadı var fakat fiyatı biraz pahalı buluyorum, üreticisine sorduğumda yapılışın çok meşakkatli olduğundan fiyatın yüksek olduğunu söylüyor. Öğle yemeğimi Pamuk Lokantasında yiyorum baba-oğul işletiyor fiyatlar uygun, çorbasının porsiyonu gayet doyurucu, fasulyenin taneleri de iri taneli, Taraklı’da hala ahilik düsturuna uygun esnafların olması gelecek adına umut verici. Bir bardak çayın tarihi caminin karşısında hala 50 krş olması şehrin ne kadar ucuz olduğunun göstergesi.
Ayrıca ünlü hattat Saim Özel'in de Taraklı'da doğup büyüdüğü ve buradan aldığı eğitimle İstanbul'da müezzinlik ve imamlık yaptığını belirtmek gerek ve kendine ait hat eserlerini sunduğu 18 adet kişisel sergi açtığını Taraklı gezimde öğrendim. Bu bilgilerin belirtildiği bir bilgilendirme levhası "Adapazarı Belediyesi'nin Benim Sokağımda Bir Değer Yetişti Projesi" kapsamında sokağa yerleştirilmiş.
Taraklı fotoğraf severler için güzel bir açık hava öznesi konumunda aynı zamanda kasıkçılık sanatının da hala sürdürüldüğü bir yer. Şehrin insanları sıcakkanlı ve henüz şehir tam anlamıyla kentlileşmemiş, belki de böylesi Taraklı için daha mümkün bir çıkış yolu olabilir.
Şehrin sokaklarında dolaştıkça ne kadar yerli turisti ilçeye çektiği gözle görülmekte ve bu yöre halkı için ciddi bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. Şehri dolaştığımda ulusal bir yayın kanalının programına da denk geldim. Taraklı ilerleyen süreçte Türkiye’de ciddi bir turizm atılımı yapabilecek şehirlerinden birisi umarım yöre halkının insanlara bakış açısı değişmez ve Taraklı, Mümkünlü bir kasaba olmaya devam eder.