Güzel Havaların Şehri Buenos Aires'te Gezilecek Yerler
Bize mesafe olarak çok uzak olsa da kültür olarak ve insanlık olarak çok sıcak gelen bir ülke Arjantin. Buenos Aires, İspanyolcada “güzel havalar” anlamına geliyor. İşte bu sıcak insanlarıyla, müthiş yapıları, yemekleri, müzikleri ve danslarıyla bu şehir, ziyaretinizin ardından sizde öyle bir ruh hali bırakıyor ki “güzel havalar” ile ne demek istediklerini anlıyorsunuz : )
Riachuelo Nehri kenarında bir liman bölgesi olan ve şeklinden dolayı ağız anlamına gelen “La Boca” diye adlandırılan bölge Buenos Aires’in en canlı noktası. İlk olarak İtalya’nın Cenova kentinden gelen göçmenler tarafından kurulmuş. İkişer katlı, rengârenk, birbirine yaslanmış evlerin, balkondan sarkan heykellerin, sokak sanatçılarının bulunduğu La Caminito sokağı adeta görsel bir şölen. Evlerin kapılarının olmaması en dikkat çekici noktası, çünkü evlerin içinde yaşanmıyor. Sadece görsellik için yapılmış. Amacına da kesinlikle ulaşmış.
Ancak bu bölge hava karardıktan sonra pek tekin olmadığı için burayı gündüz saatlerinde gezmek gerek. Gecenin aksine gündüz saatlerinde burada tam bir karnaval havası esiyor. Bu bölgede sokaklarda sayısız tango gösterisine şahit olabilirsiniz. Tango kostümleri içindeki dansçılar hiç ummadığınız bir anda sizi kolunuzdan tutup dansa dahil edebiliyor ya da sokakta taklit Maradona’lar ile karşılaşabiliyorsunuz. Herkes sizinle fotoğraf çektirip para kazanmanın derdinde.
Bu renkli bölge 1882 senesinde uzun süren bir grev sonrası Arjantin’den ayrıldıklarını açıklayıp bağımsızlıklarını ilan etmiş. Tabii ki bu durum uzun sürmemiş. Ama o zamandan beri bu bölge “La Boca Cumhuriyeti” olarak anılmaya başlamış.
Hem yemek yiyip hem de biraz daha profesyonel bir şov izlemek isterseniz doğru adres San Telmo semti. Burası tango şovlarının merkezi. Şov sonrasında dansçılar ile fotoğraf da çektirebilirsiniz. Şehrin geleneklerinin koruyucusu olarak bilinene San Telmo semti aynı zamanda Buenos Aires’in de en eski yerleşimlerinden biri. Kolonyal döneme ait evler, Arnavut kaldırımlı sokaklar, antikacılar, sanat galerileri ve neredeyse her duvarda yerini almış grafitileri ile kesinlikle görülmeye değer.
Buenos Aires’in en etkileyici yerlerinden biri ise ünlü La Recoleta Mezarlığı. Burada sanatçılardan, devlet adamlarına kadar pek çok ünlü şahsiyetin mezarı yer alıyor. Her bir mezar ise ayrı bir sanat eseri. Farklı mimari stillerde yapılmış olan heykeller ile süslü mezarlık adeta bir açıkhava müzesi. Eva Maria Duarte de Peron yani meşhur Evita’nın da mezarı burada.
Mezarlık ziyareti sonrasında dünyanın en geniş caddesi olan 9 de Julio’yu görebilirsiniz. 6 gidiş, 6 geliş ve ortada 4 şerit gerektiğinde gidiş ya da geliş olarak kullanılabilecek şekilde toplam 16 şeritten oluşan bir cadde. Etkileyici!
Bu caddenin Corrientes Caddesi ile kesiştiği noktada ise şehrin kuruluşunun 400. yılı anısına 1936 yılında inşa edilmiş olan 67,5 metre yükseklikteki “Obelisco” isimli dikilitaşı görebilirsiniz.
La Boca sonrası kentin kalbi kabul edilen Plaza de Mayo’ya gidebilirsiniz. Plaza de Mayo yani Mayıs Meydanı’nın en önemli yapıları arasında Buenos Aires Metropoliten Katedrali ve “Casa Rosada” adı verilen Pembe Ev yer alıyor.
Evita'nın Kırmızı Evi ve Mayıs Anneleri
Pek çok protesto ve yürüyüşlere tanıklık etmiş olan Casa Rosada aynı zamanda Arjantin Devlet Başkanı’nın idari ikametgâhı. Bu nedenle diğer adı da Casa de Gabierno. Bu bina kırmızı renk ile temsil edilen Federaller Partisi ile beyaz renk ile temsil edilen Uniteryo Partisi’nin birleşimini simgelediği için rengi pembe imiş. İçeride başkanın olup olmadığını ise binanın dışına asılan küçük bayrak aracılığı ile anlayabiliyorsunuz. Dışarıda küçük bir bayrak asılı ise başkan içeride çalışıyor anlamına geliyormuş.
Kırmızı ev denilen ama aslında pembe olan binanın hikayesi şöyle: 2 ayrı partinin birlikteliğini simgeliyor. Birinci parti Federaller ve rengi kırmızı, ikinci parti ise Üniteryolar ve rengi beyaz. Yani iki rengin karışımı pembe o nedenle bu bina da pembe renkte.
Evita Peron'un halka seslenişini yaptığı meşhur balkonun önündeyiz. Evita filminde Madonna oynamıştı. Ancak buradaki fanatik Evita’cılar “Madonna bizim kutsal Evita’mızı canlandıramaz” diyerek bu filmin Arjantin’de gösterime girmesine engel olmuşlar. Aslında halkın %50’si için Evita önemli bir azize, %50’sinde ise tamamen zıttı bir düşünce hakim.
Mayıs Meydanı’nın en önemli özelliklerinden biri ise Mayıs Anneleri’nin toplanma yeri olması. 1976-1983 yılları arasında Arjantin’deki dikta döneminde rejim karşıtı yaklaşık 30.000 kişi gözaltına alındıktan sonra kayıplara karışmış. Oğullarına, torunlarına ve eşlerine ne olduğunu öğrenmek isteyen anneler ise 1976’dan itibaren haftada bir gün beyaz eşarplarını takıp ellerinde çocukları, torunları ve eşlerinin fotoğrafları ile bu meydanda toplanıp birbirlerine destek olup seslerini duyurmaya çalışıyorlarmış. Bu nedenle günümüzde bu meydandaki yer karolarında beyaz eşarp motifleri var.
Tangonun Anavatanı
Buenos Aires, dünya çapında en fazla bilinen danslardan biri olan tangonun doğum yeri. Ancak tangonun tarihi sizi şaşırtabilir. Günümüzde birçokları tarafından çok tutkulu bir dans olarak gösterilen tango ilk olarak dinleme müziği olarak ortaya çıkmış. Ardından iki erkek arasında yapılmaya başlanan bu dansa sonradan kadınlar iştirak etmiş. Hatta yıllar önce tango, halkın alt tabakası arasında yaygın olan en önemli eğlence unsurlarından biriymiş. Zaman içinde bu dans ünlenerek dünya çapında kabul gören bir dans haline gelmiş. Buenos Aires’te tangonun sokaklara taştığı en renkli bölge ise La Boca.
Buenos Aires aynı zamanda parkları ile de ünlü. Özellikle liman bölgesi ve bu bölgedeki geniş parklar halktan insanlarla dolup taşıyor.
Buenos Aires’ten La Boca denilen bir bölgeye geliyoruz. Burası çok renkli bir yer. Burada 5 saatlik bir Cumhuriyet kurulmuş. Cumhuriyet ilan edildikten 5 saat sonra ise feshetmişler. İkişer katlı, bitişik nizam basit ama çok renkli evler göze çok hoş görünüyor. Sokaklarda tango yapan sanatçılar gözlerimize ve kulaklarımıza unutulmaz anılar bırakıyorlar.
Bu bölgenin bir sokağı aynı Universal Film Stüdyoları gibi... İki katlı renkli binalar yan yana dizilmiş ama kapıları yok. Çünkü içinde yaşanmıyormuş, sadece görsel zevke hitap etmesi adına yapılmış.
Buenos Aires Mutfağı ve Mekan Önerileri
Dünyada yıllık kişi başına et tüketiminin en yüksek olduğu ülke olan Arjantin’de yemek denilince ilk akla gelen şüphesiz ki Arjantin steak. Etleri hem çok lezzetli hem de çok yumuşak. Tabii yanında Arjantin şaraplarını, özellikle de buradan çıkıp da ünlü olmuş bir üzüm çeşidi olan Malbec’i tatmayı da unutmamak gerek. Fazla vakti olmayanlar ise rahatlıkla elde de yenebilen puf böreğini andıran Empanada’yı deneyebilir.
Birkaç restoran önerisi: 1858’den beri hizmet veren Cafe Tortoni, leziz etlerin adresi La Churrasquita, El Desnivel ve El Querandi Restoranları denenebilir.