Santa Cruz’un başkenti Puerto Ayora’nın merkezinden Tortuga Bay’a gitmek için 2 seçenek var. Bir tanesi Charles Darwin Enstitüsü'nün bulunduğu bölgeye kadar gidip oradaki ahşap yoldan deniz kıyısına kadar yaklaşık 3-3,5 kilometrelik bir yürüyüş yapmak. Diğer alternatif ise Puerto Ayora limanından kalkan teknelere binerek Tortuga Bay’a ulaşmak.
Havanın da sıcak olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurarak biz tercihimizi tekne turundan yana kullandık. Ayrıca tüm gün süren bu tekne turlarında sadece Tortuga Bay değil farklı pek çok koyu da ziyaret edebiliyorsunuz.
Biz de önce limana gittik. Oradan küçük bir tekne ile limanın biraz açıklarında bir başka biraz daha büyük bir tekneye transfer olduk.
Yol boyunca denize dik inen kayalar ve bu kayalıkların üzerinde çeşitli kuşları görüyoruz.
Ardından tekne ile Playa de los Perros isimli bölgede mola veriyoruz. Bu bölgede resif köpekbalıkları ile yüzme fırsatı buluyoruz.
Şnorkeller ile denize daldıktan sonra denizin dibinde uyur vaziyette olan köpekbalıklarını görüyoruz. Bu köpekbalıkları gece avlanıyor. Gündüz dinleniyormuş. Üzerlerinde biraz yüzdükten sonra tekrar tekneye binerek, bir başka koya yanaşıyoruz.
Burada Galapagos’a özgü bir canlı olan Mavi ayaklı kuşları (bubiler) görüyoruz. Bu kuşlar Galapagos’un simgelerinden biri haline gelmiş. İnsana çok alışkınlar. Ancak seesiz olmak gerekiyor çünkü mavi ayaklı bubiler sessizliği seviyorlar.
Bu bölgede diğer görülebilecekler balıkçıl kuşları, deniz aslanları, pelikanlar, fırkateyn kuşları bulunuyor.
Kayalık olan bu bölgede yürürken karşımıza çok sayıda iguana çıkıyor. Yürürken bize eşlik ediyorlar.
Kayalık bölgeden Tortuga Bay tarafına doğru yürüyüşe geçiyoruz. Denize yaklaştıkça deniz iguanalarının sayısı artıyor. Bu bölge deniz iguanalarının en yoğun bulunduğu yerlerden.
O kadar çok sayıda iguana var ki…
Hatta insanlar güneşlenirken bile hiç rahatsız olmuyorlar, yanı başınızda dolaşıyorlar. Burada hayvanlar doğal ortamlarında yaşıyorlar, sizinle birlikte yüzüyorlar ve sizinle birlikte yürüyorlar. Kimse birbirinden rahatsız olmuyor. Sahilde piknik yapan ailenin etrafında kedi gibi bekleşen iguanalar çok ilginçti.
Deniz kenarındaki volkanik kayalar üzerinde kırmızı yengeçler, iguanalar…
Denizin içi pırıl pırıl. Boylu boyunca uzanan kumsal nefis bir görüntü veriyor. Sahil boyunca yürüyüş yapan kişilerin görüntüleri bir ayna gibi suya yansıyor.
Şubat ayı ve burada denize giriyoruz. Şnorkel ile yüzerken denizin içindeki renkli balıkları izliyoruz.
Biraz deniz keyfi sonrasında kaktüs ağaçları arasından yürüyerek tekrar tekneye ulaşıyoruz.
Tekne ile kent merkezine dönerken yol üzerinde farklı koylarda kano yapan turistleri görüyoruz.
Merkeze ulaşmadan önce son durağımız ise Las Grietas. Burası kayaların arasında tamamen saklı kalmış bir yer. Volkanik oluşum sırasında ortaya çıkmış bir fiyort gibi.
Tekne iskeleye yanaştıktan sonra 550 metre uzunluğunda bir yolda yaklaşık 20 dakika yürüyoruz. Volkanik zemin arasından yükselen dev kaktüslerin yol boyunca sığ suya yansıyarak oluşturduğu manzara çok etkileyici.
Uzunca bir yürüyüş sonrası kayaların arasına gizlenmiş pırıl pırıl suların oluşturduğu Las Grietas’a ulaşıyoruz. Buradaki su deniz suyu ve yağmur suyunun karışımından oluştuğu için tuzlu bir su. Aynı zamanda yeraltından deniz ile bağlantısı var. Dolayısı ile içinde deniz canlıları yaşıyor.
Biraz yüzdükten sonra tekrar engebeli yollardan geçerek teknemize doğru ilerliyoruz.