Toulouse: Fransa'nın Pembe Şehri

Toulouse, Güney Batı Fransa'da bulunan ve Airbus üretiminin yapıldığı bir şehir. Fransızların buraya "pembe şehir" demesinin en önemli nedeni, tüm şehirdeki binaların kiremit rengi olması. Toulouse benim için yeri hep özel kalacak tek şehir; çünkü ilk defa turist değil de beş ay boyunca bir şehrin yerlisi oldum. Erasmus macerasına başlamadan önce Toulouse hakkında, benden beklenildiği üzere, araştırmalara başladım; çünkü 5 ay boyunca yaşayacağım yer hakkında tek bildiğim şey Capitole isimli bir meydanı ve GaronneNehri idi.

Garonne Nehri


Capitol Meydanı'nda bulunan Belediye Binası

Gitmeden önce en büyük şikayetim, Toulouse hakkında Türkçe kaynak bulamamaktı. Bu yüzden hep Fransızca araştırdım. Bu yazıyı yazmamdaki asıl neden, Toulouse'a gideceklere (küçük bir azınlığa hitap ettiğimin farkındayım) bir rehber olmak; fakat özellikle de benim gibi Erasmus için bu şehre gideceklere "Ben nereye gidiyorum? Nasıl bir şehir? Ne yapılır, ne edilir?" paniğinden kurtarmak.

Toulouse gerçekten tam bir güney şehri. Parizyenlerin soğukluğuna inat Toulouse halkı inanılmaz sıcakkanlı ve yardımsever. Nüfusu 900.000 olan bu Midi-Pyreenes bölgesinin başkentinin çoğunluğunu yurtdışından ya da yurtiçinden gelen öğrenciler oluşturmakta. Gerçekten de sokaklarda ilk farkedeceğiniz genç nüfusun kalabalıklığı ve turist sayısının çok az olması. Birkaç tane bilgiyi de vermezsem olmaz: Toulouse, Fransa'nın dördüncü büyük kenti ve Occitane dili bu şehir için önemli. Öyle ki her sokak isminin tabelasının altında mutlaka Occitane dilinde karşılığı da yazıyor ve her metro istasyonun anonsu Fransızca'dan sonra Occitane dilinde de tekrarlanıyor.Barselona için Katalanca ne ise Toulouse için de Occitane dili o.


Sokak tabelaları hem Fransızca hem de Occitane dilinde

Artık gelelim nerede ne yapılır, ne yenir, ne içilir, nereden alışveriş yapılır gibi zevkli konulara. Öncelikle aradan 'Mutlaka Yapılması Gerekenler' listesini bir çıkaralım:

Place du Capitole: Zaten görmeden gitmeniz mümkün değil. Capitole, şehrin en büyük meydanı; resimlerdeki bina da belediye binası. Bu meydanda birçok cafe var; ama benim tavsiyem le Florida. Sahibi 2013 yılında Türk biriydi; ama hâlâ öyle mi, hiçbir fikrim yok. Bir ipucu da vereyim Capitole meydanının hemen arkasında Square Charles de Gaulle diye bir meydan var burada hem turist ofisi hem de ücretsiz wifi var.

La Garonne: Garonne Nehrini de görmeden olmaz. Asıl amaç nehri görmek değil de, köprüleri görmek: Pont St. Pierre ve Pont Neuf .


Pont St. Pierre


Pont Neuf

Saint Sernin Bazilikası ve Saint Etienne Katedrali: Gittiğim şehirlerde önemli kiliseleri gezerim; ama açıkçası çok da ilgimi çekmezler. Fakat St. Sernin Bazilikası'nın içi gerçekten güzeldi. Size tavsiyem, internetten bu bazilikanın yukardan çekilmiş bir fotoğrafına bakmanız. Bu arada belki bazı yerlerde görmüşsünüzdür; bazilikanın etrafında pazar günleri sabah çok erken saatte bir pazar kuruluyor. Gitmeye tenezzül etmeyin lütfen; uykunuza yazık...


St. Sernin Bazilikası

Jardin Japonais(Jardin de Compans Caffarelli) ve Prairie des Filtres: Bu iki parka mutlaka gitmelisiniz. Prairie des Filtres nehrin karşı kıyısında yer alıyor ve muhteşem bir Pont Neuf manzarası vadediyor. Toulouse halkı burada oturmaya bayılıyor.


Prairie des Filtres

Compans Caffarelli isimli, şehrin merkezindeki kocaman park ise öğrencilerin ders aralarında sandviçlerini yemek için tercih ettikleri bir yer. Çünkü etrafında üç tane ünivesite var. Ulaşım için metro ile Compans Cafarelli durağında inin. Bu parkta iki tekerlekli hiçbir araca izin verilmemekte; bu nedenle çocuklu aileler tarafından çok tercih ediliyor. Fakat asıl güzellik bu parkın içindeki Japon bahçesi. Görmeden çıkmayın; gerçekten huzur verici. Hatırldığım kadarıyla bu park akşamları kapatılıyor.


Japon Bahçesi

Canal de Brienne: Gelelim benim evimin yoluna... Toulouse'da üç tane kanal var; ama Brienne Kanalı'nın manzarasıyla hiçbiri yarışamaz.


En çok özlediğim manzara burası galiba...

Bisikletler: Toulouse için bisiklet çok önemli bir ulaşım aracı. Şehir düz olduğu için her yerde bisiklet görmeniz mümkün. O kadar çok bisiklet var ki bazen bisikletinizi bırakacak alan bulamadığınız bile olur. Toulouse Belediyesi bisiklet kiralama sistemi yapmış. Günlük ya da haftalık olarak bisiklet kiralayabiliyorsunuz; ama bisikleti mutlaka geri bırakın yoksa kartınızdan 150 euro çekerler. Sistemin adı VeloToulouse, ilgilenenler internetten araştırabilirler. Toulouse halkının ve şöförlerinin bisiklete çok saygılı olduklarını söylememe gerek yok sanırım.

Marché de Noel: Eğer aralık ayında Toulouse'da bulunacaksanız mutlaka ama mutlaka Capitole meydanındaki Noel pazarına gitmelisiniz.

Musée des Augustins: Burası Toulouse'da bulunan güzel sanatlar müzesi ve mutlaka görülmeli. Ücreti de yalnızca 5 Euro.

Marché de Victor Hugo: Burası Toulouse halkının market alışverişini yaptığı bir kapalı pazar. Üst katı ise restoranlarla dolu.Gittiğiniz yerlerde yerel pazarları gezmeyi siz de benim gibi seviyorsanız mutlaka uğramalısınız. Çevresindeki restoranlar da oldukça popülerdir.

Gezdik gördük artık yeme,içme,alma notlarına geçelim:

Nerede yemeli? Bu soruyu cevaplamadan önce şunu belirtmekte fayda var: Ben Toulouse'da özel bir öğrenci yurdunda kalıyordum ve mutfağım vardı. Tahmin edersiniz ki çok az dışarıda yedim. Genellikle kahve-tatlı ikilisi için dışarı çıkardık. Bu nedenle restoranlar konusunda başka gezi notlarına da bakmanızı öneririm.

L'entrecote: Yemeden gelmemeli. Paris'teki Relais de l'Entrecote restoranlarını Toulouse şubesi ve 3'te biri fiyatına. Yalnız bilmekte fayda var: Burası 19.15'te açılıyor ve 18.30'dan itibaren insanlar kuyruğa giriyorlar. Mutlaka 18.45 gibi sıraya girin; yoksa insanların yiyip kalkmasını beklersiniz. Burada menü yok sadece Cafe de Paris soslu et ve patates kızarması geliyor. Öncesinde de herkese birer salata tabağı. Sadece şarap menüsü var. Kişibaşı 19 Euro ama galiba içtiğiniz şaraba göre değişiyor.
Adres: Boulevard de Strasbourg

J'GO: Hayatımda ilk kez ördek burada yedim; ama tadı gerçekten çok güzeldi. Tavsiye ederim. Burada güzel olan ise başlangıç, ana yemek ve tatlıdan oluşan menülerinin olması.
Adres: Place Victor Hugo

Baan Siam: Sıradaki öneri Hint yemeği severlere gelsin o zaman. Açıkçası giderken hiçbir beklentim yoktu. Sokağı, içerisi hiç bir beklentiye sokamadı beni maalesef; ama yediğim şeyi hatırlamasam da tadı gerçekten çok güzeldi.
Adres: Rue Maletache

Pizza Pino: Son önerim de herkesin seveceği türden olsun. Place Wilson'da bulunan mekanların fiyatları biraz yüksek; ama genel olarak güzel bir mekandı.
Adres: Place Wilson

Bu arada Cassoulet isimli, bizim fasulyemize benzeyen, içinde ördek eti olan ve üstünde galeta unları serpilmiş yemek ise Toulouse'un yöresel yemeğidir.

Gece hayatı ile ilgili söyleyeceklerime başlamadan önce gece hayatını hiç sevmediğimi belirteyim. Öğrenciler genelde Place Saint Pierre'de bulunan barlara gider. En meşhurları Chez Tonton, Bar Basque, Couleurs de la Culotte; ama benim anladığım buralarda yaş ortalamasının çok düşük olduğu. Birkaç kere gittiğim Melting Pot'u size tavsiye ederim, Irish pub havasında bir yer.Adres: Boulevard de Strasbourg

Rue de l'Industrie: Bu sokakta da birçok bar var ve yine öğrenciler arasında popüler olduğunu okumuştum.