Son dönemde popülaritesi artan bir Yunan Adası'ndan bahsedeceğim. Thassos Adası, aşağı yukarı Kavala'nın karşılarında yer almakta. Buraya ulaşmak için isterseniz Selanik'e uçup, oradan araba kiralayıp gidebilirsiniz ya da bizim yaptığımız gibi 5 saatte karayolu üzerinden de ulaşabilirsiniz. Fakat arabayla gitmek istiyorsanız öncelikle Schengen vizeniz ve ayrıca uluslararası ehliyetinizin olması gerekmekte. Uluslararası ehliyet için turing.org.tr sitesinden daha doğru ve güncel bilgiler alabilirsiniz.
Biz 2015 Kurban Bayramı dönemi gittik ve buna rağmen sınır kapısında hiç sıra yoktu ama bizden önce gidenlerin anlattıklarına göre saatlerce kapıda beklediklerini biliyorum. Ufak bir bilgi vereyim: İnternette İpsala kapısının trafiğini canlı olarak gösteren kameralar var =) İpsala'dan girdikten sonra hedefimiz Keramoti kasabası. Keramoti'den feribotlar kalkıyor ve direkt olarak Thassos'ta indiriyor (Kavala üzerinden de feribotlar var). Biletleri hemen orada aldıktan sonra mükemmel bir manzara eşliğinde Thassos Adası'na 1 saate ulaşıyorsunuz (bilet fiyatları ise kişibaşı 3,5 euro artı araba için 22 euro).
Feribotlarla adanın merkezi ve en kuzeyinde olan Thassos town ya da Limenas olarak adlandırılan bölgeye ulaşıyorsunuz.Bu arada belirtmekte fayda var Thassos adasının üç adet merkezi bulunmakta; bir tanesi feribotların yanaştıgı Limenas, diğerleri ise güneyde bulunan Potos ve Limenaria. Thassos otelleri arasından seçimimize gelirsek biz güneyde Potos ve Limenaria bölgesinin arasında bulunan Pefkari isimli mükkemel bir bölgede kaldık. Bu fotoğraf da Pefkari sahiline ait.
Şimdi gelelim Thassos'ta neler yaptık, nerelerde yedik faslına...
Öncelikle belirtmeliyim ki bizim gittiğimiz dönemde hava hep kapalıydı hatta rüzgarlıydı ama buna rağmen her şey çok güzeldi. Adanın çevresinde arabayla dolaşırken o kadar fazla koy görüyorsunuz ki bunların hepsine tek tek girin derim. Biz ilk gün soluğu Livadi Beach'te aldık (görselde fotoğrafını görebilirsiniz).
Bu arada beach dediğime bakmayın hiçbiri Bodrum ya da Çeşme beachleri gibi yapay değil, sadece şezlong ve bir adet cafesi olan hatta bazen o bile olmayan plajlar. Akşam ise Limenaria bölgesinde bulunan birçok balıkçıdan gözümüze kestirdiğimize dalıp mezelerin ve balıkların tadını çıkarıyoruz.
Favorim ise kabak kızartma, yanında sarımsaklı yoğurtla servis ediliyor. Feta saganakiyi de unutmamak lazım. Yunan alfabesi biraz değişik, biz İngilizce de bilmiyoruz diyorsanız hiç dert etmeyin çünkü Thassos'ta çoğu yerin Türkçe menüsü var.
İkinci günümüzde kahvaltı ettikten sonra meşhuuur Marble Beach'e doğru gidiyoruz, yalnız yollar inanılmaz bozuk ona dikkat etmenizi tavsiye ederim. Ama gitmeye değer mi, kesinlikle!!! Bembeyaz taşlardan oluşan çok güzel bir sahil (Thassos mermer ocaklarıyla da ünlü bir adaymış).
İşte yukarıdaki fotoğraf da bunun kanıtı =) Hala güzel olduğuna inanmadım ben derseniz de sizi Google'a alalım ve Marble Beach yazın =) Burada biraz denizin tadını çıkardıktan sonra acıkıyoruz ve Çeşme plajlarını aratmayacak La Scala Beach'e varıyoruz. Sevdim mi hayır ama kalabalık olsa ve güneşli bir hava olsaydı muhtemelen severdim. Burası bizim Çeşme Ayayorgi bulunan plajlara benziyor. Tek farkı girişin ücretli olmaması (zaten asıl olması gereken bu değil mi?)
Karnımızı da doyurduysak en güzel plaj olan Aliki'ye doğru yol alıyoruz. İşte burası harika, içinde birkaç restoran barındırmasının yanında mükkemmel bir denizi var. Mutlaka görmelisiniz. Hatta aşağıdaki görselde görebilirsiniz =)
Yalnız burası kalabalıkta biraz sevimsiz olabilir çünkü şezlonglar birbirine çok yakın. Yani konserve kutusundan hallice olabilme ihtimaliniz olası. Akşamı da diğer merkez olan Potos bölgesinde noktalıyoruz. Yalnız Potos'u biz hiç beğenmedik, yediğimiz deniz mahsüllü spaghetti hariç =) Limenaria gibi sevimli değildi ama tabii ki tercih meselesi.
Son günümüzde de artık meşhur Giola'ya gidelim dedik. Burayı nasıl betimlesem bilemedim, delik demem daha uygun olur.
Burası rüzgar nedeniyle oluşan dalgaların kayaları delmesiyle oluşmuş. Buranın da yolu bozuk. Ama size bir tavsiye vermek istiyorum, küçük arabalar daha önce park etmiş oluyor, arabanıza güveniyorsanız siz biraz daha ilerleyin orada çok daha büyük bir park alanı var. İndikten sonra 10 dakika kadar aşağı inip burayı görüyorsunuz. Ama nasıl çıkarsınız hiç bilemem =) Hele sıcak bir günde gidiyorsanız hiç zorlamayın derim ben. Yani görmeseniz de olur diyeceğim ama değişik olduğu için siz kesin görmek isteyeceksiniz =)
Eee artık plajlara doyduktan sonra sıra geldi Thassos'un köylerini gezmeye... En meşhurları Panagia ve Kazaviti. Biz karnımız çok aç olduğu için e tabii bir de Panagia'nın oğlak çevirmesi meşhur olduğu için soluğu orada alıyoruz. Gerçekten tadı harika!
Buradan da çıkıp Kazaviti isimli inanılmaz sevimli kasabayı ziyaret edebilirsiniz.
Artık son gecemizde de Limenaria'da aynı mezeleri ve balıkları yedikten sonra toparlanma faslı için otelimize dönüyoruz.
Bugün dönüş günümüz ama öyle hemen dönmek tabii ki yok =) Limenas'tan feribota atlıyoruz istikamet Kavala. O kadar Yunanistan'a gelmişiz, Kavala kurabiyesini de çok severiz, almadan olmaz =) Kavala biraz bana İstanbul'u anımsattı karmaşasından dolayı, burada da trafik kuralları hiçe sayılıyor bu arada. Ama sahil şeridinde çok güzel cafe ve restoranlar var.
Biz de bir şeyler yiyip artık İstanbul'a dönüyoruz.
Bence kesinlikle Thassos'u görmeniz lazım! Mükemmel sahilleri, yemekleri, köyleri olan bir ada. Aaa bir de söylemekte yarar var Thassos yemyeşil bir ada, diğer Yunan adaları gibi değil. Umarım gitmeden de bu yazıyı okursunuz =)
En kısa zamanda gitmeniz dileğiyle...