Trolltunga fotoğrafını bir şekilde daha önce görmüş olanların hep hayalidir bir gün burada olabilmek. Ben de yıllar önce görmüştüm ve acaba böyle bir yer var mıdır dünyada diye de düşünmedim değil. Yıllar geçti aradan gördük ki doğa böyle bir güzellik sunmuştu insanoğluna. Gezgin olmanın hatta sırt çantalı olmanın farkıydı sıradışı yerlerde olmak ve ben de burada olmalıydım.
Trolltunga zor bir rotaydı, tahmin edebiliyordum. Her güzelliğin olduğu gibi bu güzelliğinde ulaşımı kolay olmayacaktı. Dünyanın her noktasına bölgesel olarak gittim hemen hemen ancak çok istediğim kuzey topraklarına adım atmanın zamanı gelmişti ve gittiğim ülkeler arasında Norveç’i 35. sıraya koymalıydım. Bu bir yarış değil ama ister istemez insan gittiği ülkeleri sayıp bir sıralama da yapmıyor değil. İşte 35 Norveç ve Trolltunga ise en büyük sebepti bunun için.
Trolltunga / Norveç
Trolltunga’ya nasıl gidilir?
Şimdi onu anlatacağım bu yazımda. Sonrasında ise gidiş rotasında ne tür zorluklar var tek tek yazıyorum arkadaşlar. Norveç’in başkenti Oslo’dan Bergen trenine binmeniz gerekiyor ilk önce. Gidilecek yer ise Voss kasabası. Yolculuk yaklaşık 5 saat sürecek ve Bergen’e 1 saat kala Voss’ta iniyorsunuz. Bundan sonra ise Odda yönüne gitmek gerekiyor ve tren bağlantısı maalesef yok. Voss tren istasyonunda indikten sonra hemen önünde bekleyen Odda otobüslerine binmeniz lazım. Yaklaşık 1,5-2 saat sürecek otobüs yolculuğu sonrası ise Odda’dan bir durak önceki Tyssedal durağında inmelisiniz. Zaten şoföre söylerseniz Trolltunga’ya çıkacağınızı o sizi Tyssedal durağında bırakıyor. Odda kasabasına da 5 dakika gibi bir yolculuk kalıyor aslında. Ama tabii ki Odda ile işimiz yok sonuçta. Tyssedal durağında sadece bir adet büyük bir bina var ve oradaki market bu aşamadan sonra göreceğiniz son market olacaktır. Yiyecek bir şeyleriniz yoksa buradan alışveriş mutlaka yapın. Hemen marketin karşısındaki üst geçitten karşı yola geçip ağaçların arasından 5 dakika yürüdükten sonra asfalt yolda kendinizi buluyorsunuz. Trolltunga başlangıç noktasına gidecek bu 6 km'lik yol üzerinde giden akşam saatlerinde bir araç bulmak çok zor. O nedenle sabah gitmek en güzeli. Burayı otostopla geçin merak etmeyin mutlaka bir araç alacaktır sizi. Sonrasında ise Trolltunga başlangıç rotası Skjeggedal sizi bekliyor. 11 km gidiş, 11 km geliş toplam 22 km'lik çok zorlu bir trekking rotası.
Rotayı toparlayacak olursak...
Oslo-Bergen Treni, Voss ta iniş, Odda otobüsü, Tyssedal durağında iniş, yolun karşısına üst geçitten geç ve 50 metre yürü, çıkan yolda sola tepeye 6 km'lik yolu otostop çek ve Trolltunga başlangıç noktasındasın!
Oslo-Bergen Treni
Handanger Fiyordu kıyısından otobüsle Voss-Odda yolculuğu
Birazdan bu rotayı da anlatacağım ayrıca ve bilgiler de verecğim ama önce ben nasıl geldim buraya onu da bir yazıyım.
Oslo’ya geldikten sonra günümü Oslo’yu gezerek geçirdikten sonra daha ilk gece konaklamadan Oslo – Bergen trenine bindim ki bu kadar konforlu bir tren yolculuğu daha önce yapmamıştım. Trende şarj için her koltuğa ayrı priz var. Koltukların üzerinde herkese uyku gözlüğü, battaniye ve yastık seti poşetlenmiş vaziyette sıfır bırakılmış. Ücretsiz internet ise yolculuk boyunca sizi bekliyor. Yolculuk harika dostum. Bir gezgin için daha ne olabilir ki!! Ben sabah saatlerinde Voss tren istasyonundan bir durak önce Myrdal istasyonunda indim çünkü hem Flam fiyortlarına gitmek istiyordum hem de Trolltunga başlangıç noktasında yarın sabah erken saatlerde dinlenmiş olarak hazır olmak istiyordum. Çünkü zaman hesaplarıma göre direkt gitsem zaten Trolltunga başlangıç noktasına gidişim öğleni bulacaktı, o saatten sonra da gidiş geliş 22 km'lik yol çok zordu benim için. Bende Mrydal tren istasyonunda inip Flam treni ile Flam’a günübirlik tur yapıp öğlen saatlerinde tekrar geri gelip Voss’a öyle geçtim. Burada yani Voss’ta görülecek bir yer yok. İstasyonun karşısında kocaman bir göl var hepsi bu. Voss tren istasyonu önünden kalkan Odda otobüs şoförüne Troltunga’ya gitmek istediğimi ve Tyssedal’da ineceğimi söyledim ki zaten şoför benden iyi biliyor. Benimki sadece teyid etmek aslında. Bu arada öğrenci diyorum kimlik falan sormadan indirim yapıp öyle alıyorlar ücreti. Öğleden sonra çıktığım yolculukta Voss’tan Tyssedal’a otobüsle gelmek yaklaşık 2 saat sürdü. Ama yolculuk boyunca ne manzara anlatamam. Hardanger Fiyordunun kıyısından devam eden yolculuk manzaraları inanılmaz. Tyssedal’a gelip şoför beni bıraktığında etrafta kimse olmayınca nereye geldim ben dedim açıkçası. Allah’ım bana yardım et. Saat ilerledi market akşam 17.00'de mi ne kapanmış. Erken kapanması çok saçma. Zaten Trolltunga’ya gece gitmeyeceğime göre en güzeli güvenli bir yere çadır kurup uyumak. Zaten o kadar yorgunum ki anlatamam. Marketin tam köşesinde güvenli bir yer bulup çadır kuruyorum, kimse beni burada görmez nasılsa. Norveç’in tertemiz havasında o kadar güzel dinlenmişim ki uçacak gibiyim. Saat sabahın 7'.00'si ve yola çıkma zamanı. Trolltunga başlangıç noktasına giden o kadar çok araç var ki bu saatlerde bende otostop çekip iki Avusturyalının olduğu araçla yukarı çıkıyorum. Bundan sonra herkese iyi şanslar!
Tyssedal durağına vardığınızda orada bulunan market
Tyssedal'da karşıya bu üstgeçit ile geçiyorsunuz
Gece çadırımı marketin yanında gözüme kestirdiğim bir köşeye kurdum
Troltunga trekking rotası ve benim hikayem
Tam olarak saatim 08.10 ve başlıyorum heyecanla tırmanmaya, ilk bir kilometreyi taşlardan yapılmış dik merdivenlerle çıkmaya başlıyorsunuz ki sırtımda 15 kilo sırt çantası çıkılacak gibi değil, baktım bu böyle olmayacak, hava hafif de yağışlı buna bir çare bulmalıyım. Daha önümde 10 km var. Biraz dinlenip ormanın içine dalıyorum. Sırt çantamı boşaltıp daha küçük olan çantama değerli eşyalarımı alıp, ağır yüklerimi ve büyük sırt çantamı bir kayalığın altına saklıyorum. Üzerini ise ağaçlarla kapatıyorum. Büyük risk ama hayatta risk almayı seviyorum. Zaten başka da şansım yok bunu yapmalıyım. İyi ya da kötü bir anı olacak ama hangisi bilmiyorum. Artık yola daha da hafiflemiş olarak devam. Dediğim gibi ilk 1 km çok zorlu ve burayı geçmek çok çok önemli. Bundan sonraki 1 km ise daha kolay ve rahat ilerliyorsunuz ama daha önümde neler var bilmiyorum. Ama gördüğüm kadarı ile önümde koskoca bir dağ daha var. Ben çıktıkça tipi başlıyor ve nefes nefese ilerliyorum. Yolda bir iki kişi geçiyorum ama nefes alamıyor kimse, selam sabah yok. E haliyle rakım da yükselmiş durumda. Bu dağı da aşarsam neler var merak ediyorum ve o her yerinden sular akan kayalık dağı aştığımda kar başlıyor yavaş yavaş. Off işim gittikçe zorlaşıyor anlatamam. Neler geçiyor aklımdan, neler neler yaşıyorum. Şarkı söylüyorum, dualar ediyorum, kendimi sorguluyorum ama her ne olursa olsun tat ta alıyorum. Artık yerler bembeyaz ve biraz aşağı doğru biraz düzlük yürüyorum. Karlar üzerindeyim artık ve yaklaşık 1-2 km de bu şekilde ilerliyorum. Hep ne kadar ilerledim merak konusu ama arada tabelalar var. Zaten onlar da olmasa insanın içinde bir karamsarlık ta oluşuyor. Yolunuzu ise kaybetmeniz mümkün değil çünkü her noktada işaretler mevcut. Yanıma aldığım boş su şişesi ile arada şelalelerden su doldurup içiyorum. Su haliyle buz gibi ama çok lezzetli. Karlı yollar bitiyor ve çamurlu yollar başlıyor bu defa. Hemen hemen her hava şartlarını neredeyse yaşıyorum ve karşımda bir dağ daha. Bol çamurlu hafif yağışlı bir dağ ama 7 km bitti 4 km yolum kaldı tabelası insana güç veriyor. Aslında yolun ortası saydığım 5 nci km nin bittiği yerde biraz bir şeyler atıştırıp dinlendim bunu da es geçmeyelim. Bu dağı da aştığımda belki Trolltunga’ dan bir iz bulurum diyorum. Trolltunga’ dan iz yok ama aşağıda çok güzel bir buz göleti var. Yukarıdan harika görünüyor ve manzaraya baka baka ilerliyorum. Bu dağdan sonrası artık düzlük sayılır. Ama hem zevkli hem de endişe verici bir durum var. Ortalık biraz sis bastı ve yoğun siste görüş mesafesi çok az. Artık ilerlediğim yönü görmeden sadece işaretlere bakarak ilerliyorum. Ayaklarım ise kar çamur derken hiç bir şey hissetmiyorum. Sadece bilinçsiz bir şekilde ilerliyorum. Çantamda bulunan badem ve fıstıkları aldım elime hem yürüyorum, hem kaybettiğim enerjimi kazanıyorum hem de bir şekilde oyalanıyorum. Artık son iki kilometreye yaklaştım sanıyorken birden önümde ki tabelada 10 km bitti 1 km kaldı yazısını gördüğümde sanki o geride kalan 1 km yi hiç yürümemişim gibi seviniyorum. Adımlarım şimdi daha hızlı heyecanlıyım ama bu defa üzeri karla kaplı kayaların ve yer yer göletlerin üzerinde ilerlemek gerekiyor. Ve sonunda Trolltunga!
Trolltunga başlangıç noktası Skjeggedal
Karlı yollar başladı bile! Daha henüz ikinci dağı aşıyorum.
Karlar ve yanlarından geçtiğim göller
5.km bitmiş daha henüz 6 km var! Bu tabelalar daha çok moral veriyor.
Trolltunga yolunda buzul göller ve harika manzaralar
Dinlenmek için en iyi nokta 5. ve 6. kilometre arasındaki vadi
Mola için bana göre en uygun yer burası
Yollarda bulunan bu işaretlerle sık sık karşılaşıyorsunuz. Çok eğlenceli...
Kar çamur derken şimdi de sis başlıyor rotada
Bol bol küçük büyük şelale göreceksiniz rotada ve sularınızı buralardan doldurabilirsiniz
Bu tabelayı gördüğümde çok sevinmiştim. Artık son 1 kilometre!
Sonunda geldim! Trolltunga’dayım!
Artık Trolltunga’dayım. Çok heyecanlıyım, bağırmak istiyorum. Acelem yok. İlk işim çoraplarımı değiştirmek. Ayaklarım buruş buruş olmuş ıslaklıktan. Ama ayakkabım hala ıslak artık yapacak bir şey yok. O meşhur kayanın ucuna gitmek için büyük bir sıra var. Sıraya girmeden önce ise yukarıda bulunan gözünüze kestirdiğiniz birine fotoğraf makinenizi teslim edip fotoğrafınızı çekmesini rica ediyorsunuz. Başka da bir şansınız yok. Fotoğraf hüneri olarak artık o kişinin insafına kalmışsınız. İyi ya da kötü çekecek. Kötü çekse de tekrar tekrar o kayanın ucuna gitme gibi bir şansınız kolay kolay yok. Ama o kayanın ucunda olmak muhteşem. Sanki vücuduma evrenin tüm havası doluyor. Hiç kimseyi duymuyorum. O uçtaki 5-10 saniye her şeye değer. Tabii ben biraz fazla kalıyorum ve bu anın tadını çıkartıyorum. Yenileniyorum.
Trolltunga ve burada olmak muhteşem
Trolltunga’da ayaklarımı sallandırmadan olmaz
Kayanın kendisi gibi manzara da inanılmaz
Geldiğimde yoğun bir sis vardı ama yaklaşık bir saattir buradayım sis yavaş yavaş dağılıyor. Ama bir de bunun geri dönüşü var. Yeniden gideceğim 11 km yol. Çamur, kar, sis belki de yağmur yağacak. Havanın ne olacağı da belli değil bu arada. Aklımda ise sevgili sırt çantam. Hep sorular kafamda. Acaba birisi buldu mu? Hala koyduğum yerde duruyor mu? Birisi bulsa onun insafına mı kalırım ya da o yükü alır mı gibi sorular içindeyim. Artık geri dönüş yoluna çıktım bu sorularla. Ama içimde hala büyük bir mutluluk var. Trolltunga’daydım. Nepal’de Annapurna, Filipinler’de Batad pirinç teraslarına bu tür trekking rotaları yapmıştım ancak bu bambaşka. Saydığım kadarı ile 4 adet büyük dağ çıktım ve hepsi tek tek aklımda. Biliyorum çok uzun yazdım ama şimdi bitiyorum. Gelirken 4 saat 40 dakika da gittiğim yolu daha erken dönerim hesap ettim ama dönüşüm neredeyse 5 saati buldu. Çünkü inmek çıkmaktan daha zormuş artık dizlerime neredeyse ağrı girdi yan yan yürümeye çalıştım. Çantamı koyduğum yerde aynı şekilde bulmak inanılmazdı ama çok dua etmiştim. Şükürler olsun kayıpsız kapattım. Artık bittiğinde Trolltunga anı defterini gururla imzalamak büyük bir keyif. Bundan sonra ise bir an önce sıcacık bir yere gidip ısınmak, ayakkabılarımı ve çoraplarımı kurutmak kalıyor. Bir de şöyle deliksiz bir uykuya ihtiyacım var. Bundan sonra artık Bergen ve zaman kaybetmeden kuzeye, en kuzeye doğru ilerleyeceğim. Sabırla okuduğunuz için teşekkürler. Umarım gideceklere de bir faydası olur. I love Trolltunga!
Kayanın ucuna çıkmış olanlar ya da çıkacaklar buranın keyfini dinlenerek de çıkarıyorlar
Burada olmak tarif edilmez
Artık son pozum ve geri dönme vakti geldi
Bu yol bulma işaretlerine bayıldım