Orta Amerika’daki en turistik ülkelerden biri olan Guatemala’nın en turistik kenti ise Antigua. Antigua sadece Guatemala’da değil tüm Latin Amerika’da İspanyol koloniyal döneminden kalan yapıtlarıyla en çok dikkat çeken kentlerden biri. Deniz seviyesinden 3765 metre yükseklikte kurulmuş olan bu eski başkent ikisi halen aktif olan Agua, Acatenango ve Fuego volkanlarının eteğinde yer alıyor.
Bir zamanlar “Guetemala Aziz Santiago soyluların çok asil ve merhametli şehri” anlamına gelen “La Muy Noble Y Muy Leal ciudad De Santiago De Los Caballeras De Guetemala” uzun adı ile bilinen kentin ismi daha sonra “Antik Guatemala” adından kısaltılarak sadece Antigua’ya çevrilmiş.
Unesco dünya mirası listesinde yer alan eski başkent 18. yüzyılda meydana gelen deprem sonrası harap olmuştur. Bu nedenle başkent buradan yaklaşık 45 dakika mesafedeki Guatemala City’ye taşınmıştır.
Oldukça egzotik bir havaya sahip olan kent, hippilerin ve İspanyolca öğrenmek isteyen Avrupalı gençlerin favorisi. Çünkü Latin Amerika’nın en gelişmiş ve ucuz İspanyolca dil okulları Guatemala’nın Antigua ve Flores kentinde yer alıyormuş. Rehberimizin söylediğine göre Maya kökenli bir ailenin yanında 3 öğün yemek dahil konaklarken haftada 40 saat özel İspanyolca dersi almanın aylık toplam ücreti yaklaşık 600$. Dolayısı ile bu kentte oldukça yoğun bir Avrupalı genç nüfus var.
Kentte pek çok kafede ve kitapçıda genç öğrencilerle karşılaşmak mümkün. Yine kentte çok sayıda sanat atölyesi de yer alıyor. Keyifli bir şehir. Bu kentte Orta Amerika’nın en eski manastırını, La Merced kilisesini, kentin simgesi olmuş Santa Katalina kemerini, rengarenk tek ya da iki katlı tarihi İspanyol konaklarını ve ana meydanı gezmelisiniz.
Aynı zamanda Antigua kahve üretiminde de oldukça önemli bir merkez. Genel olarak Guatemala’da mısır, kakao, kahve, muz, fasulye, acı biber ve kabak yetiştiriliyor. Yine Plantain dedikleri iri kızartmalık muz ve hindistan cevizi de bolca yetişenler arasında. Haliyle yeme kültürü de yetişen ürünlere göre şekilleniyor. Mesela tipik bir Guatemala kahvaltısı düşünün, kahve ve tropik meyvelerden sıkma meyve suyu. Yanında muz kızartması, mısır unundan yapılma taco ya da tortilla, siyah fasulye ezmesi ve de acı sevenler için jalapeno biberi. Aslında lezzetli bir kahvaltı.
Diğer öğünlerde ise tabii ki yine taco, tortilla, siyah fasulye ve avakado mevcut. Közde havuç, tatlı patates, et, okyanus kıyılarında karides, ceviche ve tapado denilen sebzeli balıklı çorba ise çokça tüketilenler arasında. En bilindik ve köklü bira markası ise Gallo.
Guatemala’da her ne kadar yabancılara yönelik dil okulları sayıca fazla olsa da ülkenin kendi vatandaşları arasında eğitim seviyesi oldukça düşük. Çocukların yüzde 60’ı hiç okula gitmiyor, toplam nüfusun ise sadece yüzde 5’i lise eğitimi alabiliyormuş. Kadınlar arasında okuma yazma bilme oranı sadece % 20.
Tabii bu durumda 36 sene süren iç savaşın da büyük etkisi var. Bu Guatemala iç savaşı sırasında 36 bin kadın dul kalmış. 125 bin çocuk ise babalarını savaşta kaybetmiş. Ülkede kadın yoğunluğu var. O nedenle pazarda çarşıda daha çok kadınların çalıştığı göze çarpıyor.
Sadece eğitim sistemi değil sağlık sistemi de oldukça kötü durumda. 2.500 kişiye bir doktor düşüyormuş. Nüfusun % 56’sı açlık sınırında ve % 24’ü günde sadece 1 $’la geçiniyormuş. Durum böyle olunca 5 yaşın altındaki çocukların % 49’u kronik beslenme yetersizliği nedeni ile hastalanıyormuş.
Kısacası bu güzel ülkede daha gelişmesi ve geliştirilmesi gereken çok fazla alan var.