Urfa'ya gelip de Sıra Gecesi’ne katılmadan olur mu? Elbette olmaz, her ne kadar İstanbul gibi birçok yörede yapılsa da bu geleneğimizi memleketi Urfa'da yaşamadan dönülmez.
Sıra Gecesi veya Sıra geceleri ya da Urfa'da bilinen adıyla Sıra Gezmek de denilen bu geleneğe 'Sıra' sıfatı verilmesinin nedeni, gecelerin sırayla herkesin evinde yapıldığı içinmiş, öğrenmiş oldum.
Sıra gecesi denince benim aklıma musiki-halk türküleri ile saz, muhabbet ve çiğ köfte gelir. Türkiye'de Urfa ile özdeşleşmiş, Urfa'nın tarihinde de önemli bir yer tutan Sıra Geceleri, aynı kültürdeki insanlar arasında bir dayanışma, yemek yenip, sohbetler yapılan, müzik dinlenen, musikinin yanı sıra çeşitli gibi oyunlarda oynanan, erkek çocukların küçük yaşlarda götürülerek toplum içinde oturup, kalkmayı, dinlemeyi ve adab-ı muaşerat öğretildiği bir nevi sosyalleşme meclisi. Birçok geleneğimiz gibi bu güzel geleneğimizin de günümüze kadar yaşatılmış olması çok hoş.
Ben açıkçası çok türkü seven biri değilim ama Halk Türküleri, halk şairlerinin türkülerini, bazı uzun havaları çok severim, bir Aşık Veysel, Neşet Ertaş hayranıyımdır. Bu gecelerde halk müzisyen ve şarkıcıları genellikle uzun hava başta olmak üzere yöresel türkü ve şarkılar ile şiirleri seslendiriyor. Bazı gecelerin yozlaştırıldığı ve halk türkülerinden çok farklı müziklerin söylendiğini duymuştum ama ben iki kez katıldığım sıra gecesinden de memnun kaldım, hatta hiç duymadığım ama ilk dinleyişimde bile beni duygulandıran birkaç halk türküsüne de bayıldım. Müzisyenler kibar, başarılı, çeşitli müzik aletleri çalan tüm sanatçının sesi de oldukça güzeldi. Eski zamanlarda bu gecelerde bir gazelin tek hecesini bile yanlış okuyan sanatçı bir daha utancından bu gecelere uzun süre katılmazmış. Buraya kadar güzel ama sıra gecelerinin genel olarak erkekler arasında yapılması geleneği neyse ki yok artık.
Sıra gecelerinde ikramın bol tutulması da gelenek ve görenekler arasında. Gerçekten de çorba ile başlayan yemek, yöresel tatlar ve kebapla devam edip tatlıyla son buluyor, tabii bir bölünde bir usta gelip tüm malzemeleri gözünüzün önünde katıştırıp yoğurup ikram ediyor. Çiğ köfte severim ama ne yalan söyleyeyim çok da başarılı bulmadım. Neden derseniz çiğ kıyma ile yapıldığından elin sıcaklığı ile pişer, bu arada da bulgur da yumuşar diye bilirim. Bizim köfte içindeki bulgurlar biraz sert kalmış. Bir de acı seven biri olarak benim için fazla sorun olmadı ama herkes çok acı sevmeyebilir, pul biber ve isot miktarını az tutup yanında ikram etseler sanırım daha iyi olacak.
Yurt içi ya da yurt dışı gezilerimde hemen her yerin bir hikâyesi ya da rivayet vardır, duyduklarımı da paylaşırım. Sıra gecelerinin de elbette bir hikâyesi var, bu hikâye de beni çok etkiledi ve duyunca daha çok sevdim bu geceleri, umarım bu gelenek yozlaşmadan daha uzun yıllar devam eder. İngilizler, 24 Mart 1919'de Mondros mütarekesinin 7'nci maddesi gereğince Urfa'yı işgale başladıklarında, halkın bir arada bulunmalarını istemedikleri için, ufak grupları bulmak ve dağıtmak için ajanlar kullanıyorlarmış. Fakat 5 Eylül 1919'da, 12 kişilik bir grup Binbaşı Ali Rıza Bey'in önderliğinde gözlerden uzak bir yerde düzenlenen sıra gecesinde bir araya gelir. Gece yarısı Binbaşı Ali Rıza Bey ve arkadaşları "Müdafa-i Hukuk Urfa şubesi"ni işte bu sıra gecesi esnasında kurmuşlar ve bu vatansever 12 arkadaş Urfa'yı düşman işgalinden kurtarmak için Kuran-ı Kerime el basarak yemin etmesiyle birlikte, Urfa için Kurtuluş Savaşı başlar.
Bir gün Urfa’ya yolunuz düşerse, iyice araştırıp kaliteli, düzgün bir mekânda bir Sıra Gecesi’ne katılın. Hiç duymadığınız türkülerle kimi zaman duygulanacak, kimi zaman da eğleneceksiniz.
Urfa hakkında genel bilgilere aşağıdaki yazımın linkine tıklayarak ulaşabilirsiniz;
https://gezimanya.com/GeziNotlari/urfa-hakkinda-bilgiler-ve-gezilecek-yerleri