KKTC, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, North Cyprus...
Bunlardan herhangi birini duyunca genel olarak akla gelen şeyler deniz-kumar-içki şeklinde oluyor. Bu durum bence oldukça üzücü. Çünkü Kuzey Kıbrıs sadece bu üçlüden oluşmuyor.
Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumları
Her zaman kendi kendime sorduğum bir soru var. Neyi paylaşamıyoruz? Toprak parçaları neden bu kadar önemli? Herkese yetecek kadar yer varken neden iki ırk aynı topraklarda kardeşçe yaşamıyor? Kimin ne başlattığı umurumda değil farkındaysanız. Ne için başlattığı ile ilgileniyorum daha çok.
Zamanında Rumlar ile Kıbrıs Türkleri bu adada hep birlikte yaşarmış. Komşu olarak. Yan komşusunun Rum olduğunu düşününce tüyleri diken diken olacak olanlarınız var orada biliyorum.
Derinine inerek anlatmayı planlamıyorum çünkü gerçekten kafam basmıyor. Anlatmaya da çalıştığımı söyleyemem. Fakat şu kadarını söyleyebilirim ki ‘Yavru Vatan’ olmak için oldukça yaşlı bir vatan Kuzey Kıbrıs. Çok kan dökülmüş, çok acılar yaşanmış ve çok hüzünlü hikâyeler biliyor. İşte bu sebepten sadece deniz-alkol-kumar için gidilen bir tatil beldesiymiş gibi muamele görmesi çok üzücü. Birçok kişi bu topraklarda yaşanmış olanlar ile hiç ilgilenmiyor demek ki.
Oldukça büyük bir yüzölçümüne sahip olan bu ada, hacim olarak daha fazla insan kapasitesini tolere edebilecek bir coğrafya olmasına rağmen sadece 2 farklı etnik köken barındırıyor. Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumları... Yüzde 77 gibi ezici bir oranla Rum nüfusu ağırlıkta. Peki, bu iki kanlı bıçaklı düşman bu topraklarda nasıl beraber yaşamaya başlamış?
Kıbrıs da tıpkı ülkemiz gibi zamanında birçok devlete ev sahipliği yapmış. Adanın her bölgesinde göreceğiniz kaleler, kiliseler, gotik mimari, camiler bu durumu açıklar nitelikte. Bir zamanlar Venediklilerin elinde olan Kıbrıs, İkinci Selim’in isteği üzerine Lala Mustafa Paşa tarafından fethedilmiş. Sonrasında adaya Anadolu’dan gelen Türkler yerleştirilmiş. Türklerin bu adaya gelişi kısaca bu şekilde olmuş.
Gelelim Rumlara. Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesinden sonra Kıbrıs, Bizans idaresine geçiyor. Bizans İmparatorluğu, Rum dilini resmi dil olarak kabul edince Bizans’ın bir eyaleti olan Kıbrıs’ta da dolayısıyla Rum dili konuşulmaya ve yazılmaya başlanıyor. Yani bugün Güney Kıbrıs topraklarında yaşayan bu etnik kökenin temeli Bizans’a dayanıyor. Tıpkı Yunanlılar gibi Kıbrıs Rumları da Hristiyan-Ortodoks. Geçmişi bu şekilde olan Kıbrıs Rumları'nın bugünkü hayatları ile ilgili fikir edinmek isterseniz adanın diğer tarafına geçmelisiniz. Fakat bu sandığınız kadar kolay değil.
Kıbrıs Türkleri-Kıbrıs Rumları arasındaki gerginliğin fitilini ateşleyen ise ‘Enosis’. Enosis, Yunanca kökenli bir kelime ve ‘Birleşme’ anlamına geliyormuş. Bu tabir Kıbrıs adasının ‘Yunanistan’a bağlanması’nı ifade etmek için kullanılmış. Bu uğurda başlayan ayaklanmalar ve yapılan katliamlar sadece Türklere yönelik değil. Enosis karşıtı Rumları da etkilemiş, çok sayıda Rum da bu çatışmalarda hayatını kaybetmiş.
Kıbrıs, Osmanlı Devleti tarafından İngilizlere kiraya verilmiş. Adada İngiliz idaresinin izleri günümüze kadar gelmiş.
Kuzey Kıbrıs’a Türkiye’den her yıl binlerce insan renkli gece hayatı ve kumarhaneleri için gidiyor olmasına rağmen yerel halkın oldukça sakin bir yaşamı var. Sadece Türkiye’den değil, Almanya’dan, İngiltere’den de ziyaretçileri oluyor Kuzey Kıbrıs’ın. Dolayısıyla halkın en temel geçim kaynağı turizm. Yaz-kış demeden insanlar turizm amaçlı geliyor adaya. Kasım ortası başlayıp şubat ortasına kadar devam eden düşük sezonda Kıbrıs Türkleri sakin hayatlarını yaşıyorlar. Şubat sonundan hazirana kadar geçen sürede yavaş yavaş canlanmaya başlayan turizm aktiviteleri, haziran ayı itibari ile eylül ayında okullar açılana kadar tam gaz devam ediyor. Yaz sezonu ada halkı için hayatın renklendiği bir dönem. Tarım ya da hayvancılık ile uğraşan çok fazla insan yok. Zaten ada son derece kurak. Dolayısıyla turizmi canlı tutmaktan başka yapabilecekleri çok da fazla bir seçenek yok. Değil ki vize istemek, nüfus cüzdanı ile ülkeye giriş yapabilmenizin sebebi bu.
Geçmişinden kalma İngiliz alışkanlıkları hala devam ediyor Kıbrıs’ın. Trafik tersten akıyor. Elektrik prizleri bizim kullandıklarımızdan farklı olarak üç girişli. Sterlin, geçerli olan para birimleri arasında. Bunlar ufak detaylar gibi görünse de Kıbrıs seyahatine çıkmadan önce mutlaka dikkate alınması gereken hususlar. Örneğin ben araştırmış olmama ve bu şekilde olduğunu bilmeme rağmen elektrik prizleri ile ilgili bu küçük detayı hiç dikkate almadan, hazırlıksız bir şekilde gittim. Bu gibi konulara dikkat!!!
Kıbrıs’ın öğrenci memleketi olduğunu söylemek abartı olur belki ama bu kadar küçük bir ülke için fazla denebilecek sayıda üniversite var. Türkiye’den de çok sayıda üniversite öğrencisinin her yıl Kıbrıs’a okumaya gidiyor.
Kuzey Kıbrıs'a nasıl gidilir?
Yurtdışı denilince akla gelen ilk soru vize oluyor. Fakat Kuzey Kıbrıs’a gidiş için pasaporta dahi ihtiyacınız yok. ‘Eee nasıl oluyor peki prosedür?’
Havalimanına gittiniz. Biniş kartınız veya mobil barkodunuzu aldınız. Buradan sonrasında gümrüğe geçmeden önce kimlikle seyahat edilebilen ülkelere gidecek yolcuların uğraması gereken bir banko var. Bu bankonun yerini öğrenip, oraya doğru yol alıyorsunuz önce. Görevli polis memurlarına geçerli kimlik belgenizi ve biniş kartınızı gösterip beyaz kâğıtlarınızı alıyorsunuz. Şimdilik yapmanız gereken başka bir şey yok. Bu belgeleri gümrük memuruna gösteriyorsunuz. Beyaz kağıdınıza çıkış damgasını basıyor ve uçuş sonuna kadar başka bir prosedür yok. Bu beyaz kâğıda kimlik bilgilerinizi girip, uçuş sonunda gümrük memuruna kimlik kartınızla beraber teslim ediyorsunuz. Giriş damganızın basılı olduğu beyaz kâğıdı size teslim edip bu belgeyi tüm seyahat boyu yanınızda taşımanızı istiyorlar. Geri dönüşte KKTC’den çıkışınız ve Türkiye’ye geri girişiniz için yine bu beyaz kâğıt kullanılıyor. O yüzden bu seyahat belgesini tüm seyahatiniz boyunca çok iyi muhafaza etmeniz önemli.
En çok merak edilen sorulardan biri Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne geçiş ile ilgili olacaktır sanırım. KKTC vatandaşları ve Rum Kesimi vatandaşları arasında serbest dolaşım durumu söz konusu olmasına rağmen Rum Kesimi'ne geçiş için sadece KKTC vatandaşı olmak yetmiyor. Birkaç nesildir aileniz KKTC vatandaşı ise bu serbest dolaşımdan faydalanabiliyorsunuz. Türk vatandaşı olarak Rum Kesimine girişin tek yolu ise adaya Yunanistan’dan gelen bir araç ile ulaşmak. Uçuşunuz Yunanistan çıkışlı olmalı yani. Türkiye çıkışlı bir seferle geldiyseniz geçerli vizeniz olsa bile bu sizi Rum kesimine sokmaya yeterli olmayacaktır. Bu vizeyi de Yunanistan’dan almış olmanız gerekiyor.
Türkiye’den oldukça kolay ulaşım sağlanıyor adaya. Neredeyse tüm havayolu şirketlerinin Lefkoşa-Ercan Havalimanı’na tarifeli seferleri mevcut. Size bir de iyi haberim var. Direkt seferler yalnızca İstanbul ve Ankara’dan gerçekleşmiyor. Antalya ve Adana’dan da direk uçuşlar var. İstanbul’dan yaklaşık 1 saat 15 dakika gibi bir sürede, Adana’dan ise yaklaşık 30 dakikalık bir sürede ulaşıyorsunuz.
Daha da güzel bir haber ki bu haber Akdeniz kıyı şeridinde yaşayıp Kıbrıs’a seyahat etmek isteyenler için gelsin… Kıbrıs’a feribot ile gidebilirsiniz :) Mersin-Taşucu’ndan Girne’ye tarifeli olarak hareket eden feribotları kullanarak adaya ulaşabilirsiniz. Bilet ücretleri tıpkı uçak biletleri gibi sefer zamanı yaklaştıkça artış gösteriyormuş ama tahmini bir yetişkin 75 TL’den başlıyor. 0-6 yaş arası çocuklar ücrete tabii değil. Mersin'den Gazimağusa’ya da karşılıklı seferler var fakat Girne’ye olduğu kadar sık değil. Yakın bir tarihte durdurulmuş olsa da Alanya’dan da ulaşım sağlanıyormuş. Bu hat yeniden ne zaman hizmete girer bilmiyorum. Sefer saatlerini incelemek ve bilet almak için Google amcaya danışabilirsiniz.
Kuzey Kıbrıs'ta Konaklama
Kıbrıs konaklama konusunda pek de hesaplı olmayabilir. Eğer içerisinde casino bulunan, deniz kıyısında bir konaklama istiyorsanız bunun için kesenin ağzını açmanız gerekecektir. Booking.com ’da Kıbrıs için araştırabileceğiniz en düşük fiyat aralığı gecelik 0-200 TL arası. Bu sebepten hosteller daha uygun seçenekler olabilir diye düşünüyorum. Hostels.com ‘da Girne ve Lefkoşa’da bulunan hostelleri kıyaslayarak bütçenize en uygun seçeneği değerlendirebilirsiniz. Bunlardan hariç Couchsurfing ve Airbnb her zaman hayat kurtarıcıdır. Hangi bölgede konaklamalıyım diye düşünüyorsanız ben kesinlikle Girne derim. Fakat Lefkoşa da konum olarak fena bir seçenek değil. Lakin denize yakın olmak istiyorsanız tercihiniz kesinlikle Girne olmalı.
Kuzey Kıbrıs'ta en iyi çözüm araç kiralama
Şehir içi ulaşım Kıbrıs’ta gerçekten sıkıntılı bir konu. Buna çözüm olarak biz araç kiralama seçeneğini değerlendirdik. Lefkoşa’ya geldikten sonra KIBHAŞ otobüsleri ile Girne’ye ulaşmak mümkün. Bunun yanında çoğu otelde havalimanı transfer hizmeti mevcut. Ayrıca yine otellerin Girne veya Lefkoşa şehir merkezine servisleri mevcut. Bu servisler ücretli fakat kişi başı 3 TL gibi küçük rakamlar. Kıbrıs’ta toplu taşıma gelişmiş değil. Kullanılabilecek en iyi vasıta belirli güzergâhlar üzerinden gitmek istediğiniz yere ulaşabileceğiniz dolmuşlar. Bizim gibi kısa süreliğine Kıbrıs’ta bulunacaksınız dolmuş, dolmuş taksi ve taksiler için harcayacağınız toplam miktarla seyahat sürenizin tamamında kullanabileceğiniz şahsi aracı kiralayabilirsiniz. En azından zamandan tasarruf etmiş olursunuz. Zira mesafeler Kıbrıs’ta epeyce fazla. Ayrıca benzin hiç de pahalı değil.
Araç kiralama noktasında çoğu kişinin çekingen olmasının sebebi trafiğin bize göre ters yönden akması. Çoğu kişi kullanamayacağı aracı kiralamak istemediği için bu seçeneği değerlendirmeye bile almıyor fakat gerçekten endişelenecek bir şey yok. Direksiyon başına ilk geçişinizde trafik akış yönüne gözleriniz alışana kadar aracı yavaş kullanmanız yeterli olacaktır. Asıl sıkıntı trafik yönüne alışmakta değil kavşak ve tali yollarda çünkü. Fakat bu duruma da yeterince dikkatli davranırsanız kolaylıkla alışırsınız. Kavşaklarda dikkat edilmesi gereken nokta ise her zaman sağ taraftan gelen araca yol verilmesi gerektiği. Kavşağın herhangi bir noktasında sağ tarafınızdan gelen araçların geçiş önceliği var ve size yol vermeyeceklerdir. O yüzden önlerine atlamak gibi bir hataya düşmeyin. Kiralık aracınızı teslim aldıktan sonra eğer imkânınız var ise trafik akışına alışkın ve yolları iyi bilen birinin size ilk kullanımınızda eşlik etmesi hem size güven verecek hem de alışma sürecinizi kolaylaştıracaktır.
Ulaşım ile ilgili son püf noktası havalimanından çıktıktan sonra tercih edeceğiniz yol ile ilgili. Eğer ki Girne’de konaklıyor ve gitmek istediğiniz yerlere buradan şahsi araç ile gidiyorsanız tercih edebileceğiniz iki yol var. İlki sizi direk olarak Girne’ye ulaştıracak dağ yolu, ikincisi ise Lefkoşa’nın içinden geçerek ulaşacağınız düz ve tehlikesiz yol. Dağ yolu süre olarak daha kısa fakat kamyonların sürekli geçişi sebebiyle oldukça çökmüş ve tehlike arz eden, engebeli bir yol. Ayrıca oldukça da virajlı. Aracı teslim aldığınız zaman trafik akışına alışma sürecinde bu yolu kullanmak çok da iyi bir fikir olmayabilir. Lefkoşa’nın içinden geçerek Girne’ye ulaşmak yolu uzatacaktır fakat dediğim gibi ters trafik akışına uyum sağlayabilmek ve daha güvenli bir yolculuk yapabilmek adına tercih edilebilir. Dağ yolunun geceleri ıssız olduğunu da belirtmek istiyorum. Ayrıca ağır vasıta araçlar da bu yolu özellikle geceleri kullanıyormuş.
Kıbrıs'ta ne yenir, ne içilir?
Kıbrıs’ta dünya mutfağının her çeşidini bulabilirsiniz. Her şey dâhil sistemde konaklamak size yeme-içme konusunda ciddi kayıp yaşatacaktır. Zira konaklama için ödeyeceğiniz ücrete belirli öğünler ya da günlük öğünlerin tamamı dâhil olduğu için haklı olarak otelinizde yemek istemekte çok haklısınız. Ayrıca bu durum size zamanda kaybettirecektir çünkü gezerken yemek saatlerini kaçırmamak ve dışarıda yemeğe gereksiz para ödememek için yemek saatleri içerisinde otele dönmeniz gerekecek.
Girne yeme-içme konusunda en keyifli yer. Çeşit çeşit barlar ve restoranlar yat limanının kıyısında sıralanmış. Yat limanı manzarasına karşı rakı-balık keyfinin ücreti ise 150 TL’yi geçmez. Yeme-içme konusunda ortalamadan biraz daha ucuz bir ülke Kıbrıs. Bunun en büyük sebebi tabi ki yemeğin yanındaki içkinin çok uygun fiyatlı olması.
Kıbrıs hellim peyniri ile nam salmış bir yer. Çiğ ya da pişmiş olarak servis edilen bu peyniri rahatlıkla bulabilir ve tadına bakabilirsiniz. Ayrıca satın alıp evinize de götürebilirsiniz. Benim gibi kahve tutkunuysanız Con kahvesini de mutlaka deneyin. Türk kahvesinden tat olarak çok bir farkı yok aslında ama içimi oldukça yumuşak.
Kuzey Kıbrıs'ın renkli gece hayatı
Gece hayatı denilince akla ilk gelen yerlerden biri tabi ki yine Kuzey Kıbrıs. Bunun nedeni ucuz içki ve renkli casinolar. Büyük oteller genellikle gece hayatının en renkli olduğu yerler. Zira içlerinde casinolar ve gece kulüpleri mevcut. Türk sanatçılar ve DJ’ler de bu otellerde özel programlara katılıyorlar. Özellikle yoğun sezon olan haziran-eylül arası dönemde. Şehir içindeki gece kulüpleri konusunda çok bir fikrim yok zira casinolar çok daha cazip. ‘Gece kulübü İstanbul’da da zibil gibi var zaten’ mantığı ile kendimizi casinoya attık.
Büyük otellerin casinoları olduğu gibi şehir içinde farklı casinolar da mevcut. Bu mekânlara KKTC vatandaşları ve askerlik görevi için Kuzey Kıbrıs’ta bulunan kişilerin girişi yasak. Ayrıca 18 yaşından küçük olanlar yanlarında velileri olsa dahi giriş yapamıyorlar. Casinolara uygunsuz kıyafetler ile giriş yapmak ve içeride fotoğraf çekmek de yasak. Bu mekânlarda saatlerce oyun oynayabilir ve zamanın nasıl geçtiğini bile anlamayabilirsiniz. O yüzden bilinçli bir şekilde ve dozunda bahisler ile oyunlara katılmak sizin menfaatinize olur. "Yok, bacım benim kumarda kaybedecek param bol" diyorsanız bana şansınız bol olsun demek düşer :)
Kuzey Kıbrıs'ta alışveriş
Alışveriş mi dediniz? Herkes hediyelik eşya niyetine eşine dostuna içki götürüyor. "Eşim dostum içki içmiyor". Üzülmeyin onun da çaresi var. Kıbrıs’ta vergi oranları oldukça düşük olduğu için ithal ürünler oldukça uygun fiyatlı. Zaten alkol ve tütün ürünleri de o yüzden uygun fiyatlı. Örneğin biz alkol kullanmayan eşe dosta götürmek için birkaç paket Seylan çayı satın aldık. Gayet de güzel bir hediyelik oldu. Bunların dışında magnet her zaman bir klasiktir ve hayat kurtarır. Geri çevirenine de rastlayamazsınız.
Son olarak üzerinde Kıbrıs haritası bulunan ve kocaman harflerle KIBRIS HATIRASI yazan şu ahşap tepsiler bundan 20 yıl önce anneannemin evinde vardı. Hatta başka evlerde de görmüşlüğüm var. Siz de görmüşsünüzdür onu mutlaka. Hah işte onlardan hala var :) Tam olarak aşağıdaki arkadaş. Ahretlik hediyelik eşyadır bu. Getirin bunlardan soyu tükenmesin bunların :)
Kuzey Kıbrıs'ta Gezilecek Yerler
Gece hayatı dedim, alışveriş dedim, yeme-içme dedim… Sıra geldi "Bırak yediğini içtiğini gördüğünü anlat" kısmına… Buna alternatif bir de "Kıbrıs’ta gezilecek yer mi var ya bütün casinoları gezdik işte daha ne kaldı" sorusu var.
Kıbrıs’ta kısıtlı süreniz var ise kalınacak gün sayısı kadar rotayı seyahate çıkmazdan evvel yapmakta yarar var. Zira adada görmek isteyebileceğiniz yerler arasındaki mesafeler bir hayli fazla. Kapanış saatine yetişemediğiniz bir müzeyi ‘Yarın görürüz bunu… Bilmem ne müzesi saat 7’ye kadar açıkmış hemen yürüyerek gideriz. Bunuda yarın sabah kahvaltıdan sonra gezeriz zaten otelde hemen şurası canım’ şeklinde, bugün göremediğiniz mekanların yerine başka şeyler görerek gezebileceğiniz bir yer değil Kıbrıs. Bunu yapabileceğiniz bir Gazimagusa var çünkü orada bulunan tüm tarihi ve turistik yerler birbirine yürüme mesafesinde.
Kısa süreniz varsa göremediğiniz kalıyor maalesef. Varsayalım ki bizim gibi Girne’de konaklıyorsunuz ve yine varsayalım ki bizim gibi hafta sonu oradasınız. Görmek isteyeceğinizi düşündüğünüz yerleri araştırmaya başladınız fakat işin içinden çıkamıyorsunuz. Neden? Çünkü her yer birbirine uzak. Şimdi sakin olun ve yavaşça aşağıdaki rotalara bir göz atın. Belki işinizi biraz kolaylaştırabilir.
Birinci gün: https://goo.gl/maps/xidguFDgT3u
Birinci gün rotası sırasıyla 1 numara kaldığımız otelden Bellapais Manastırı, 2 numara Bellapais Manastırı-St Hilarion Kalesi, 3 numara St Hilarion Kalesi-Karaoğlanoğlu Şehitliği, 4 numara Karaoğlanoğlu Şehitliği-Girne Kalesi ve Yat Limanı, 5 numara ise Girne Kalesi'nden otele dönüş şeklinde. Bu rotayı kullanmak isterseniz yukarıda vermiş olduğum linkte başlangıç noktasını kendi konaklayacağınız oteliniz olarak seçip sırasıyla yol tariflerini alabilirsiniz. Ayrıca rota üzerindeki yerlerin sıralamasını da kendi başlangıç noktanıza göre değiştirebilirsiniz.
İkinci gün: https://goo.gl/maps/nyJoQC2syvE2
İkinci gün rotamız ise sırasıyla 1 numara otelden çıkış-Gazimagusa, 2 numara Gazimagusa-Girne Kapısı ve Büyük Han, 3 numara ise Lefkoşa’dan otele dönüş şeklinde. Yukarıda bahsettiğim yol tarifi yöntemi bu rotayı kullanmak isteyenler için de geçerli.
Hemen yukarıdaki arkadaşı ise Gazimagusa’da gezilmesi gereken yerlerin birbirlerine ne kadar yakın olduğunu göstermek için ekledim. Zira bir önceki haritada birbirine çok yakın oldukları için görünmüyorlar.
Yukarıda paylaşmış olduklarım bizim iki günlük gezi planımıza ait. Bu rotayı veya bunu altlık olarak kullanıp kendine yeni rota belirleyecek olanlar için belirtmem gereken birkaç ipucu var. Bu rotalardan tam verim alabilmek istiyorsanız akşam saat 4’e kadar vaktiniz var. Yoğun sezonsa size bir güzellik yapıp bu saati 6 yapabilirim çünkü yoğun sezonda bu rota üzerindeki pek çok yer saat 7’ye kadar açık oluyor. Bizim gibi orta veya düşük sezonda gidiyorsanız bu rota üzerindeki yerlerin çoğu saat 5’te kapanıyor o yüzden göremeden geri dönme ihtimaliniz çok yüksek. İkinci olarak biz bu rotayı şahsi aracımız olacağını göz önünde bulundurarak hazırlamıştık. Eğer böyle bir seçenek yok ise rota üzerindeki sıralamayı yapmadan ve nerede ne kadar zaman harcayabileceğinizi hesaplamaya başlamadan önce şehir içi ulaşımı nasıl yapacağınıza dair bir plan oluşturmalısınız.
Rota üzerindeki yerleri sıra ile anlatmaya başlıyorum…
1-Bellapais Manastırı ve Tarihi Değirmen:
Bellapais Manastırı otelimizden 10-15 dakikalık bir mesafedeydi. Fakat yolları o kadar kıvrımlı ve dar ki insanı biraz çileden çıkarıyor. Bir aracın tek başına zor bela geçebileceği kadar dar sokaklardan geçerek ve ulaşıyorsunuz. Fakat gerçekten değer çünkü bu bahsettiğim daracık sokaklar görülmeyi hak edecek kadar güzel. Giriş ücreti kişi başı 9TL.
Girne’nin Beylerbeyi Köyü'nde bulunan bu manastır, Kıbrıs’ta görebileceğiniz en güzel manzarayı önünüze seriyor. Gotik mimariden hoşlananlar için mutlaka görülmesi gereken bir yapı. Bu manastırın içinde şuan konser salonu olarak kullanılan bir salon da mevcut ve biz oradayken bir konser hazırlığı bile yapılıyordu.
Bellapais Manastırı ve yakın çevresindeki sokaklarda oturup bir şeyler atıştırabileceğiniz ya da kahve içebileceğiniz yerler var. Ama benim tavsiyem Tarihi Değirmen. İçinde eski bir değirmen olan bir yapı burası. 2012 yılında restore edilmiş. İçinde bulunan değirmen korunmuş halde, kafe olarak kullanılmaya başlanmış.
2-Aziz Hilarion Kalesi:
Deniz seviyesinden 700 metre yükseklikte olan bu kale, Beşparmak Dağları üzerine inşa edilmiş üç kaleden biri. Bu üç kale, adayı kuzey kıyılarından gelmesi muhtemel Arap saldırılarından korumak için yapılmış. Kalenin içinde sonradan eklenmiş bir kilise ve bir manastır da mevcut. İsmi ise Kudüs’ün Araplar tarafından zapt edilmesinden sonra Kıbrıs’a göç eden ve hayatının son yıllarını burada ibadet ederek geçiren bir azizden alıyor.
Kaleye çıkan dağ yolunu akşam saat 5’ten sonra kullanamıyorsunuz. Sivil araç girişine saat 5 itibari ile izin verilmiyor. Zaten kale de o saatte kapanıyor. Giremediğimiz için giriş ücreti ile ilgili bilgim yok.
3-Karaoğlanoğlu Şehitliği ve Açık Hava Müzesi/Özgürlük ve Barış Müzesi:
Bu şehitlik, Girne’nin Alsancak tarafında bulunuyor. Buraya adımınızı attığınız anda inanılmaz hüzünlü bir hava etrafınızı sarıyor. Kıbrıs seyahatimde beni en çok etkileyen yer burası oldu desem abartmış olmam sanırım. Burası, Kıbrıs Barış Harekâtı ile ilgili daha fazla bilgi edinmenize yardımcı olacak bir yol gösterici. Türk-Rum ilişkileri, Kıbrıs Barış Harekâtı, Türklere yapılmış olan korkunç katliamlar… Bunların hepsi ile ilgili kapsamlı bilgi içeren panoları orada okuyamayacaksanız bile, daha sonra okumak üzere fotoğraflarını çekin ve mutlaka okuyun.
Şehitlik ismini, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında, şuanda Özgürlük ve Barış Müzesi'nin bulunduğu yerde şehit edilen Piyade Kıdemli Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu’ndan alıyor. Vurulduğu yer, özenle korunmuş. Zeminde, duvarda ve tavanda şarapnel parçalarının açtığı delikler mevcut. Ayrıca müzenin terasından bakıldığı zaman çıkartmanın yapıldığı yeri de görmek mümkün oluyor. Şehitlik, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında hayatını kaybeden Türk askerlerinin anısına yapılmış.
4-Girne kalesi ve Girne Limanı:
Geldik Kıbrıs’ın en güzel yerlerinden birine. Her gördüğünüzde "Ben de buraya gitmek istiyorum" dediğimiz Girne fotoğrafları işte buradan çekiliyor. Bizanslılar tarafından, Arapların saldırılarına karşı adayı korumak için yapılmış kalelerden bir tanesi. Maalesef bu seferlik geç kaldığımız için kapanış saatine yetişemedik ve kalenin içini gezme fırsatımız olamadı. Fakat dışarıdan da oldukça heybetli ve güzel olduğunu söyleyebilirim. Yat limanını en güzel fotoğraflayabileceğiniz yer işte bu kale. Kaleye giriş ücretli ve diğer tarihi yapılar gibi Girne Kalesi de belirli saatler arasında ziyarete açık.
Yat limanına indiğiniz zaman kendinizi Gümüşlük, Alaçatı ne bileyim Kuşadası gibi bir yerde hissetmeniz ise son derece normal. Limanın çevresi çoğunluğu balık restoranı olan mekânlar, barlar, publar ve oteller ile dolu. Bir sonraki seyahatimde kesinlikle konaklayacağım bölge burası. Yat limanı etrafında güzel bir yürüyüş, ardından rakı-balık, en olmadı bir kahve içmek lazım.
Buraya eğer imkan dahilindeyse güneşin batmasına yakın saatlerde giderek, hem gündüz hem gece halini görmek gerek.
5-Othello Kalesi:
14.yy’da limanı korumak için inşa edilen bu kale aynı zamanda adaya giriş kapılarından biriymiş zamanında.
6-Lala Mustafa Paşa Cami-Namık Kemal Müzesi ve Zindanı:
1200’lü yıllarda kilise olarak inşa edilmiş ve tam bir Gotik mimari örneği olan bu cami Fransızlar tarafından yapılmış. Lala Mustafa Paşa’nın Kıbrıs’ı fethinden sonra camiye çevrilmiş. Uzaktan baktığınız zaman bir Ortaçağ kalesini andırıyor ve yakından görme isteği uyandırıyor. O sebepten bu mekânın, zaten görülecek yerler listesinde yer alan bir mekân olduğunu öğrendiğimde çok çok sevindim. İçerisi cami gibi dekore edilmiş olsa da, içeri adım attığınızda sizi karşılayan ince uzun bir açıklık ve yüksek çapraz tonozlar, buranın aslında bir cami olmadığını kanıtlar nitelikte.
Othello Kalesi’ne komşu olan bu camiye yürüyerek birkaç dakika içerisinde ulaşabilirsiniz. Caminin yakın çevresi çok sayıda tarihi yere ev sahipliği yapıyor. Camiinin karşısına doğru yürürseniz sol kolunuz üzerinde Namık Kemal Zindanı ve Müzesi'ni göreceksiniz. Namık Kemal’in duvarlarına şiirler yazdığı, tek kişilik hücresini de ziyaret etmeden Gazimagusa’dan ayrılmayın. Zaten Gazimagusa’da görmek isteyebileceğiniz tüm turistik noktalar birbirine aşırı yakın. Yürüyerek rahatlıkla gezebilirsiniz. Sadece bir gününüzü ayırmanız yeterli. Hatta yarım gün.
7-Girne Kapısı-Büyük Han-Kumarcılar Hanı:
Gezimizin son durağında yönümüzü Lefkoşa’ya çevirdik. Girne Kapısını yolumuzun üstünde olduğunu bile bilmeden tesadüfen yanından geçerken gördük. Venedikliler döneminde bu kapı, Lefkoşa’yı çevreleyen surları aşıp Girne’ye gitmek için kullanılıyormuş. Yani Girne ve Lefkoşa arasındaki bir bağlantı.
Büyük Han, Osmanlı zamanında iş merkezi, Birleşik Krallık idaresi döneminde önce hapishane daha sonra ise evsizler için barınak olarak kullanılmış. İç avlunun ortasında ufak bir cami de bulunuyor. Kıbrıs’ta Con kahvesiiçilebilecek en güzel yer sanırım. Ayrıca Kıbrıs’ta alışveriş için nereye gitmeliyiz diye düşünüyorsanız bu hanı bir değerlendirin. Hafta sonları saat 17.00 dendi mi kapılarını kapatıyor. Hafta içi 18.00’a kadar açık. Bilgilerinize sunulur :)
Hemen komşusu olan Kumarcılar Hanı da ilginizi çekebilir. Hanın dışında yer alan Asmaaltı Kahvesinde bir kahve molası güzel olabilir.
Bizim Kıbrıs’ta görmek istediğimiz yerlerin listesi bu şekilde idi. Fakat bizim listemize eklemek isteyip de zaman yetersizliğinden dolayı bir sonraki sefere bıraktığımız yerleri belki siz görmek istersiniz diye onları da sıralıyorum. Buyurunuz…
Barbarlık Müzesi:
Burası aslında bir ev. Türk bir ailenin yaşadığı, Lefkoşa’nın kıyı tarafında kalan bir ev. Rumların yapmış olduğu katliamın en büyük kanıtı niteliğindeki fotoğrafın çekildiği ev işte burası. Çekilen bu fotoğraf, bin bir güçlükle, Rumların kanıt niteliğindeki her türlü belgenin gidişini önlemek için sarf ettiği çabalara, koydukları engellere rağmen, oldukça zekice bir yöntemle Türkiye’ye ulaştırılıyor ve Türkiye’nin bu yaşananlara müdahale edebilmek için eline çok sağlam bir delil geçmiş oluyor. Yani Kıbrıs Barış Harekâtı'na zemin hazırlayan, çoğumuzun daha önce görmüş olduğu ama ne olduğunu bilmediği, o korkunç fotoğraf işte bu evde çekilmiş. Hikâyesi benim kanımı dondurdu. Görmek isterdim ama bir dahaki sefere kaldı.
Mavi Köşk:
İtalyan asıllı bir Rum olan Paulo Paolides enteresan bir adamdır. Sanata düşkün biridir. Bunun yanında ölüm korkusu ve şizofreni denebilecek derecede ruhsal sıkıntıları vardır. Bu kişi aynı zamanda bir avukat ve bir silah tüccarıdır. Evini de tüm limanı görebileceği ancak dışarıdan kimsenin onu gözetleyemeyeceği bir yere yaptırmış, böylelikle evini silah dağıtım üssü olarak kullanmıştır. Barış Harekâtı sırasında İtalya’ya kaçmak zorunda kalmıştır ve kaçış planı gerçekten zekice. Yatak odasında bulunan, kendi yaptırdığı gizli tünelleri kullanarak kaçmış ve kaçtıktan sonra yerlerinin belli olmaması için tünelleri patlatmıştır. İlginizi çekebilecek bir hikâyesi olan evi görmek isterseniz aşağıdaki haritada konumunu paylaşıyorum…
https://goo.gl/maps/vukYmeL2hgB2
Salamis Antik Kenti:
Aslında yolumuzun üzerinde idi fakat gezebilmek için rotamızın biraz dışına çıkmamız gerektiği için es geçmek zorunda kaldık. Eğer benim gibi bu tarz antik kentleri gezmekten hoşlanıyorsanız es geçmeyin...
Kıbrıs ile ilgili dikkat edilmesi gereken hususları da sıralıyor ve size şimdiden iyi yolculuklar diliyorum…
1- Kıbrıs’ta trafiğin tersten aktığını bir kez daha vurgulamakta fayda var. Sağınıza solunuza dikkat edin.
2- Havalimanı ve gümrükte işler feci derecede yavaş ilerliyor. Kıbrıs’tan dönerken online check-in ve mobil barkotlu biniş kartı çok büyük bir yardımcı. Ayrıca havalimanına normalde gideceğinizden biraz daha erken gitmek de güzel bir çözüm olabilir.
3- Size Türkiye’den çıkışta verilmiş olan beyaz kâğıdı seyahat süresince iyi muhafaza edin. Zira Türkiye’ye dönüşte yine bu kâğıdı kullanarak giriş yapacaksınız.
4- Kıbrıs’a giriş sırasında geçerli bir kimlik belgeniz mutlaka yanınızda olmalı. Bir kere daha hatırlatmakta fayda var :)
5- Kıbrıs, yaz sezonunda nefes alınamayacak derecede sıcak oluyormuş. Bu sebepten gezi planınızı öğleden önce ve öğleden sonra olarak bölmek sıcaktan derinizin buharlaşması ihtimalini azaltacaktır.
6- Kış sezonu, Kıbrıs’ı daha iyi tanımak, fotoğraflamak ve daha rahat gezebilmek adına daha iyi bir sezon olabilir. Ama bahar aylarında da bir başka güzel.
7- Alkol ve tütün ürünleri oldukça ucuz fakat bu kasalarca içkiyi valizinize doldurup Türkiye’ye sokabileceğiniz anlamına gelmiyor. Dönüşte olası bir gümrük kontrolünde üzerinizde bol miktarda içki ile yakalanmak pek de hoş bir durum olmayacaktır. O yüzden lütfen alkol ve tütün ürünü alışverişini abartmayın.
8- Yine aynı şekilde Kıbrıs’a gitmiş olmanız demek binlerce doları casinolarda harcamanızı gerektirmiyor. Lütfen casinolarda bilinçli bir şekilde zaman geçirin.
9- Gezmek istediğiniz yerlerin tamamını seyahat öncesinde planlamanız size kesinlikle zaman kazandıracaktır. Zira mesafeler çok uzun. Ve toplu taşıma sıkıntılı.
10- Rum Kesimi’ne geçmek gibi bir niyetiniz var ise bu hayallerinize veda ediniz. Zira sınırdan Türk vatandaşlarının geçişi yasak. Kuzey Kıbrıs vatandaşları bile belirli koşullar ile geçebiliyorken şansınızı zorlamak çok da iyi bir fikir olmayacaktır. Güney Kıbrıs’ı gezmek isterseniz geçerli bir Schengen vizesi yeterli olmadığı gibi bir de adaya gelirken yolculuğunuzun çıkış noktası Yunanistan olmalı. Türkiye çıkışlı seferlerden gelen yolcular Güney Kıbrıs’a alınmıyor.
11- Tüm Türk bankalarının ATM’leri ve şubeleri mevcut. Maddi anlamda asla sıkıntı yaşamayacaksınız :)
Anlatacaklarım şimdilik bu kadar. Hepinize iyi yolculuklar…