İsmet İnce: “Gezmek, insanda bir yaşam biçimine dönüşüyor ve bir süre sonra insanın yaşam dokusunu oluşturmaya başlıyor”

Avanos Belediye Başkanı’nın bir gezgin olduğunu duyunca çok şaşırdık. Bizi kırmayıp görüştüğünüz için çok teşekkür ederiz. Gezgin bir belediye başkanının, özellikle de siyasi eğilimi sağ ağırlıklı olan bir bölgede sol düşünceden gelen bir siyasetçinin bir turizm bölgesinde belediye başkanlığı seçimini kazanması bize çok ilginç gelen bir hikâye. Siz bu hikâyeyi nasıl anlatıyorsunuz?
Burada 10 yıl AKP’li doktor bir belediye başkanı arkadaşımız vardı. Tabi hükümet avantajı oldu. Nevşehir’in 3 milletvekili de AKP’lidir. Bu da bir avantaj. Aynı zamanda aynı siyasi kanatta güçlü sanayiciler, işadamları ve böyle bir çevre de var. Örneğin Dorak Holding Kapadokya turizminin önemli bir oyuncusudur, Kapadokya’da çok büyük yatırımları var, 3 binin üzerinde çalışanı var ve dolayısıyla oldukça da güçlüdür. Böylesine güçlü bir dinamiğin karşısında, 7 oy farkla da kazandık seçimi. Önemli büyük vaatlerimiz ve sloganlarımız olmadı ama belki de bizi insan olarak sevdiler. Anadolu’da halk sizi ameliyat masasına yatırır ve operatör halktır. Ben halka: “Ben insanım ve hatalar yapabilirim ama asla sizi kandırmam ve hile yapmam. Sadece sevgi veririm” dedim. Broşürde “Herşey sevgiyle başlar” dedik ve çok tuttu. Avanos halkı çatışma ve gerilimi değil, bizim sevgi söylemimizi tercih etti. Kimseye kötü bir söz söylemedik, her adayın değerli olduğunu söyledik. Kim kazanırsa kazansın Avanos kazanır anlayışında olduk. Türkiye’de de böyle yapılsa sanıyorum tablo çok farklı olabilir. Benim tarzım birilerine atmak tutmak değil, yumuşak ve tatlı konuşmak. Sevginin önemli olduğunu düşünenlerdenim. Ama ben yeni biriyle tanışırsam Avanos Belediye Başkanı olduğumu söylemiyorum. Ben kendimi eski “gezgin pideci” kimliğimle tanıtıyorum. Siz de bana gezgin pideci diyebilirsiniz. Bu yemek yediğimiz pide restoranını işlettiğim dönemden kalan pideciliğim ve gezme tutkumdan gelen gezginliğim.

İsmet İnce: “Gezmek, insanda bir yaşam biçimine dönüşüyor ve bir süre sonra insanın yaşam dokusunu oluşturmaya başlıyor”

Çok güzel anılarınız vardır eminiz. Sizi en çok etkileyen neresi oldu?
Uganda’da limon sattım bir yerliye yardımcı olmak için. Çok gariban bir aileydi. Buraya bir turist gelse herkes bir bakar yazık parasız pulsuz kaldı herhalde gibi. Orada da Muzumbu diyorlar bize, günde 3 çuval limon bitiriyorduk, çok mutlu oluyordu. Her gün ayrılırken yarın saat kaçta gideceksin derdi. Bir gün dedim ki yarın gidiyorum çok üzüldü. Ertesi gün hanımı bana bir patik, bir mendil hediye getirmişti. Afrika’ya her gidişimde 1 ay gittim. Kenya, Tanzanya, Uganda gibi bir bölge yaptım örneğin. Son zamanlarda planla da çok ilgilenmez oldum. Uçakla gittikten sonra orada kendi planımı yapıyordum.

Genelde tek başınıza mı seyahat ediyorsunuz?
Gittiğim yerlerde her zaman piramidin alt taraflarında olmaya özen gösterdim. Oradaki yerel ve geleneksel yaşamı görmek istedim. Hiç grupla gitmedim, tur, rehber, acente kullanmadım. Burası da turistik bir bölge olduğu için biliriz. Genelde tanıdık ya da ilişkide oldukları işletmeye götürür turizmciler. Kapadokya’da bu tarz şeyler çok fazla. O yüzden ben her zaman tek başıma gittim gezdim. İngilizce, İspanyolca ve Rusça konuşuyorum. Bir yere gitmeden önce de o yerin dilinde 100-200 kelimeyi çalışarak gidiyordum. Çin’de mesela 1 hafta Hong Kong’dan yürüyerek Shenzhen’e oradan Guangzhou’ya gittim. 1 hafta sonra çok zorlandığım için gittiğim bir otelin resepsiyonunda kelimeler yazdırıp öğrendim. 100 kelime ancak öğrenebildim ama yeterli oldu. Çin’de tabi yerel diller arasındaki farklar da çok önemli olabiliyor. Çin’in bir yerinde otel için Fandian deniyor, başka bir yerinde Jodien diyorlar. Binguan diyorlar filan, bayağı zor bir dil.

Biz Gezimanya olarak Avanos Belediyesi için, sizin için ne yapabiliriz?
Sohbetiniz bile çok güzel. Bir soluk alıp daha çok gezebildiğim zamanları bana hatırlattınız, bu da yeterli teşekkür ederiz.

İsmet İnce: “Gezmek, insanda bir yaşam biçimine dönüşüyor ve bir süre sonra insanın yaşam dokusunu oluşturmaya başlıyor”

Bir kitabınız olduğunu da biliyoruz. Hala yazma fırsatı bulabiliyor musunuz?
Benim geziyle ilgili kitaplarım 3 cilt halinde hazırdı. Birkaç yayıneviyle görüştük ama Türkiye’de her şey çok ticarileşmiş. O yüzden tamamlayamadım ve Avanos’a gelince durdu. Daha sonra Türkiye Gezginler Derneği’ndeki arkadaşlarla ortaklaşa yazdığımız notlar vardı. Bin Rota, bir kitap çıkarmıştı orada yazılarım vardı. Cumhuriyet’in ve Hürriyet’in seyahat eklerinde yazıyordum ama belediye başkanlığı işi beni çok etkisi altına aldı. Oralarda çok bulunmak istiyorum, gezmek ve yazmak insanı çok rahatlatır. Yazdığım zaman gezdiğim yerleri yeniden yaşıyorum. Ama artık işlerimden dolayı fırsat bulamıyorum. Bazı fotoğrafların hikâyesini yıllar sonra bile tekrar yaşayabilecek durumda oluyorum. Anadolu’da iş genelde belediye başkanının omzunda olur. Herkesin derdini dinlemek zorundasınız. Ben de bunu bir hizmet olarak görüp zevkle yapıyorum. Ama laf aramızda bir an önce yollara da düşmek istiyorum, aramızda kalsın : ) Kimseye söylemeyin, söylerseniz inkâr ederim : )

Gezileriniz masraflı oluyor mu?
Ben çok cimri geziyorum. Biz Türk insanı pazarlık etmeden duramayız. 2 dolar derlerse 1,5 dolara indirmeden duramayız. Vietnam’a gittim, o insanları da çok sevdim ve günlük hayatlarının içine de çok girdim. Sabah girdim küçük bir yer dediler oda için, pazarlık ettim Türk insanıyım ya ’a anlaştık. Bir süre sonra genç bir kadın geldi, pijamalarıyla kucağında çocuğu filan var, bebekleri. Orada oturdum biraz baktım ve kendi hareketimden utandım. Şimdi tekrar geri dönüp fiyatı arttırmak da olmuyor. Birazdan İngiliz turistler geldi, onlar adına “siz karışmayın” dedim ve turistlere ’a sattım. Gülüştüler dost olduk. Sabahları poğaça filan da getiriyorlardı bana. Gezmek, insanda bir yaşam biçimine dönüşüyor ve bir süre sonra insanın yaşam dokusunu oluşturmaya başlıyor.
 
Sayın İsmet İnce başkanımız, gezgin İsmet İnce Ağabeyimiz : ) Çok teşekkür ederiz. Biz sizi ve Avanos’un insanını çok sevdik. Her zaman İstanbul’daki ofisimize de bekleriz.
Buraların gerçek sahibi sizsiniz. Sizin verdiğiniz vergilerin tüm belediyelere nüfus oranında dağıtılmasıyla belediyeler imkân buluyor. Dolayısıyla burası size de ait, sizin de yerinizdir. Her zaman tüm gezgin dostlarımızı bekleriz.