Nehir Turan: "Çocuklarımın bir şeyi merak etmesine bayılıyorum"

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Anne olduktan sonra, çalışma hayatını sonlandırmak zorunda kalan milyonlarca anneden biriyim. Kentli ebeveyn dertleri, bizim de bebeğimizi güvenle bırakabileceğimiz kimsemiz yoktu ve kreş/bakıcı için fazla hassas bir anneydim. Seçim yapmam gerekti. Kariyerimi feda ettim. Bir oğlum ve bir kızım, ayrıca ailemize yeni katılmış bir de kedimiz var. Anne olduktan sonra çalışma hayatına dönmedim ancak sosyal bir insanım ve galiba biraz hiperaktifim. Şimdiki dönemde çocuk olsam kesin ilaç kullanıyor olurdum, Allah’tan bizim zamanımızda hiperaktivite, dikkat dağınıklığı falan yoktu. Bundan mütevellit evde oturup çocuk bakarken, canım sıkılınca sosyal medyaya bulaştım. Aynı anda 3-5 işle uğraşmazsam canım sıkılıyor. 

Nehir Turan: "Çocuklarımın bir şeyi merak etmesine bayılıyorum"

Çocuklarınızın yaşı nedir? Karakter olarak nasıl çocuklar?
Ada çok uslu bir çocuktu. Mart’ta 7 yaşına girecek. Bebek büyütmediğimi, Deniz doğduğunda anladım. Ada genel olarak sakin, yalnızca üzerine giderseniz inatlaşan ve asla başa çıkamayacağınız biri haline gelen, meraklı, çok konuşan, çok soran, sosyal bir çocuk. Kime çektiyse artık :) Çok keyifli bir çocuktur. Çok komiktir. Yaşından büyük sohbetler eder. Sürekli şaşırtır. Matematik delisidir. Yeni bilgilere bayılır. Deniz de çocuk büyütmek neymiş anladığımız bir çocuk oldu. O da 4 yaşına girecek bu yıl. Zor bir gebelik ve doğum hikâyesi ardından, stres yüklü bir bebek olarak doğdu. Çok zor zamanlar geçirdik hep birlikte. Hiç susmadan saatlerce ağlayabilecek kapasitesi vardı. Şu anda minik, sevimli bir kız çocuğu. Bıcır bıcır sürekli konuşur. Çok sorar. Çok hareketlidir. Bizde biraz ters oldu bu hareketlilik işi sanırım. Oğlan sakin, kız çılgın çıktı. O da komik bir çocuk. Yaşına rağmen espriden anlar ve çok güldürür bizi. Hala zor bir karakteri var ama genel olarak ikisi de çok eğlenceli ve her anne için çocuğu öyledir ama bana sürekli iyi ki benim çocuğum olmuşlar dedirten çocuklar.

Çocuklarınızla hayat nasıl geçiyor?
Ada bana çok şey öğretti. Ada doğduktan sonra tamamen değiştiğimi düşünüyorum karakter olarak. Daha insancıl oldum. Daha sevgi dolu, daha merhametli biri oldum ve kesinlikle bende yarattığı en büyük değişim, onun yeni şeyler öğrenmeye olan hevesini bana da geçirmesi oldu. Tamamen bilgi delisi bir aile olduk. Çocuklarımın bir şeyi merak etmesine bayılıyorum. Hemen belgeseller, videolar, kitaplar dökülüyor ortalığa. Üçümüzün birlikte yapmayı en çok sevdiği şey “araştırmak” sanırım. Birlikte aktiviteler falan yapıyoruz. Oyun oynuyoruz. Ama en çok öğrenmeyi seviyoruz. 30 yaşımdan sonra matematiğe ilgi duyduğumu lisedeki öğretmenim görse kendini keserdi sanırım.

Blogunuz http://www.birannedogdu.blogspot.com.tr nasıl ortaya çıktı? Hikâyesi ve içeriği nedir?
Okumayı ve yazmayı hep sevdim ben. Daha önce de bloglar, günlükler tuttum. İnternette sahipsiz dolaşan pek çok yazım vardır bu yüzden, çok da takılmıyordum yazılarımın bir marka altında olmasına. Yeni anne olduğumda aslında anneliğe ne kadar yabancı olduğumu dehşetle fark ettim ki Ada çok istenen ve çok hazır olduğumu düşündüğüm bir bebekti. Annelik hakkında yeni şeyler öğrendikçe, bunları başka bilmeyenlerin de olabileceğini düşünmeye başladım. Hem elimin altında bilgilerimi saklayabileceğim bir yer olsun, hem burayı herkes okusun, hem de bebeğimin büyümesine şahitlik edebilecek bir anı defterim olsun istiyordum ama ben hiç o günlükvari blog tutanlardan olmayı beceremedim. Daha çok yeni bilgiler ve başkasına faydası olacağını düşündüğüm şeyleri yayınlamaya çalıştım. Bazen bununla ilgili çok güzel geri dönüşler alıyorum. Bu beni çok mutlu ediyor. Anne olmak tuhaf bir şey; etrafta bir sürü çocuk olduğu halde hatta siz de bir zamanlar birinin çocuğu olduğunuz halde, tek doğuran sizmişsiniz gibi kendinizi yalnız hissediyorsunuz. Ben biraz kendimdeki bu duyguyu aşmak, biraz da başkalarının aşmasına yardımcı olmak için yazmaya başladım.

Nehir Turan: "Çocuklarımın bir şeyi merak etmesine bayılıyorum"

Kendinizi bir anne blogger olarak nasıl tanımlarsınız?
Ben kendimi blogger olarak tanımlamıyorum. Sadece yazıyorum ve bunu yapabileceğim tek yer bir blog şu anda.

Sosyal medya sizin için ne ifade ediyor?
Sosyal medyayı seviyorum. Çok eğleniyorum orada. Facebook arkadaşlarım için, Twitter endişeli zamanlarım için, Instagram da eğlenceli zamanlarım için. Her birinin ayrı yeri var. Twitter gündemi takip ettiğim tek yer diyebilirim. Çok yazmıyorum artık ama her sabah girip ne olmuş ne bitmiş bakarım. Instagram’da da hayatımın her anı vardır. Okuduğum, sevdiğim bir şeyi paylaşırım, gördüğüm güzel bir şeyi paylaşırım, deneyip sevdiğim bir yemeğin tarifini paylaşırım. Ergen günlüğüm gibi orası. Ne ararsan var. Başkaları için değil, kendim için yazıyorum orada ve çok enteresandır, tam benim kafamdaki insanlar takip ediyor. Sohbet falan ediyoruz. Birbirimize fikir soruyoruz falan. Başka Instagram kullanıcıları gibi bana hesap soran, yazdıklarımı eleştiren falan hiç çıkmadı şimdiye kadar. Bu da beni çok mutlu eden bir şey. Demek ki doğru insanlar çıkıyor karşıma ya da ben kendimi çok ciddiye almadığım için kimse benimle ego savaşına girmek zorunda hissetmiyor, bilmiyorum.

Blogunuzdan sonra sosyal medyaya nasıl yöneldiniz? Takipçilerinizle aranızda nasıl bir bağ var, hesaplarınızda size yöneltilen tüm yorumlara cevap veriyor musunuz?
İnternette vakit geçiren biri için ve özellikle bununla eğleniyorsa, her yeni mecra yeni heyecandır. Her açılan mecraya damlıyorum o yüzden ama hepsini sürekli kullanmayı beceremiyorum. Bunu yapabilenler var, takdir ediyorum. Blog yazmayı bir iş olarak görenler yani. Beni takip edenler yukarıda da söylediğim gibi, benimle aynı kafada, espri ve ironiyi anlayacak kapasitesi olan (çok şükür) eğlenceli insanlar. Yorum değil sohbet olarak görüyorum bana yazılanları. Eğer uzun süre telefondan uzak kalmadıysam ve bildirim patlaması arasında kaybolmadıysa, karşılıklı sohbet ediyoruz genelde herkesle evet.

Blog yazmaya yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir? Nelere dikkat etmeliler? 
Özgün olsunlar. Yazmayı sevmiyorlarsa uzak dursunlar. Mümkünse dil bilgisi öğrensinler. Blog yazdıklarını unutmasınlar. Verdikleri bilgileri çok uzun zaman içinde de olsa, çok fazla insan -ANNE- okuyacak. Bu yüzden uzmancılık oynamadan, yalnızca, yazmaya değer bulduklarını yazsınlar.