Balkanlar'da Yolculuk

Öncelikle bu yazıda daha çok spot bilgiler şeklinde deneyimlerimi paylaşmaya çalışacağımı belirteyim. Şuraya gidin, burada yemek yiyin, orada eğlenin tarzı tavsiyelerde pek fazla bulunmayacağım. Tarihsel detaylarla ilgili çok güzel blog yazıları çeşitli sitelerde bulunmakta, isteyen Google'dan bulabilir.

Benim bu tatile çıkmadan önce en çok merak ettiğim ama bloglarda pek göremediğim yol durumları, sınır geçişleri, trafik detayları, polis çevirmeleri, benzin fiyatları, radar ve konaklamalar ile ilgili işinize yarayacağını düşündüğüm detaylara değineceğim.

25 Eylül - 2 Ekim arası araba kiralayarak 8 günlük kısa denebilecek 4 ülkeden oluşan (Kosova-Makedonya-Arnavutluk-Karadağ) Balkanlar gezime başlarken telefonuma birkaç işime yarayacak program yüklemiştim;

Sygic: Bu 4 ülkenin haritalarını önceden indirdim ve çevrimdışı kullanma sayesinde yol sıkıntısı hiç çekmedim (olmazsa olmaz uygulamamız).
Sygic Travel: Eski adı Tripomatic olan sonrasında Sygic tarafından satın alınan bu uygulama gidilen ülkede size gezilecek yer, restoran vs gibi oldukça işe yarar önerilerde bulunuyor.
Tripadvisor: Hem otel hem aktivite (plaj, bar, restoran, cafe) önerisi açısından çok faydalı.
Foursquare: Günlük aktivitelerimi planlarken bu uygulamadan öneri ve yorumları da dikkate aldım (özellikle yemek işimi buradan hallettim).
Lexar: Ios kullanıcısı olarak 16 GB telefon hafızamın bana yetmeyeceği aşikardı ve bu sorunu Lexar 16 GB iphone usb cihazı alarak çözdüm. Bunun uygulamasını da yükledikten sonra hafızam dolduğu anda saniyeler içerisinde cihaza aktarım sağlayıp dökümentasyonuma devam ettim.
Booking: Konaklamamı şehirlere gittiğim gün ya da akşamı yaptım, önceden rezerve etmedim (olmazsa olmaz uygulamamız).

Dipnot: Ben zaman kısıtlı olduğu için alamadım ama bulabilirseniz Lonely Planet'ın Western Balkans kitabını seyahat öncesi edinmeye çalışın çok fayda sağlarsınız.

KOSOVA
Öncesinde rezerve etmiş olduğum ekonomi sınıfı aracımı Kosova - Priştine Havaalanı'ndan aldıktan sonra Sygic navigasyonu kullanarak yola başladım. Bu arada havaalanında ücretsiz wifi mevcut bilginize, adı VALA FREE :) Araç ülke geçişlerine uygun özellikte olsun, buna kesinlikle dikkat edin ve ona göre ayırtın. Arabanın ruhsatını kontrol edip muayenesinin tam olduğunu görmeyi unutmayın.

İlgilenen çocuğun "sadece Karadağ'a geçişte 15 Euro vereceksin" uyarısını da yaptığını belirttikten sonra Priştine'yi birkaç saatte gezdim. Yol boyunca çeşitli benzincilerde göz ucuyla fiyat değerlendirmesi yaptıktan sonra Petrol Company'de karar kıldım. Eğer Kosovadan geçiyorsanız bu benzincide depoyu fulleyin ;) Balkanlar'da benzin bize göre yaklaşık yüzde 30 daha ucuz. Makendoya sınır kapısı Vendkalimi Kufitar Hani i Elezit'a doğru gelmek üzereydim (yer yer daha hızlı olmak üzere ama özellikle sınıra yakın bölgelerde 50-70 km/h arası seyir halinde virajlar ile dolu asfalt bir yol), sınır kapısına yakın bir mevkide ilk tecrübemi yaşadım. Yol bir anda tek şerite düştü, sağda bir kulübe ve görevli memur bana acayip el kol hareketleri yapıyordu, tabii İngilizce anlaşmak imkansızdı. Sonunda bana "bekle" demek istediğini anladım ve aracı sağa çektim ki 45 sn sonra karşıdan birçok araç gelmeye başladı. Meğerse yol o an karşı tarafa aitmiş; ben ne bileyim kardeşim :) Telsiz konuşmaları sonrası bana “gidebilirsin” işaretini vermesiyle ara geçişi kat ettim ve gördüm ki bu sefer ters yöndekiler az önce bizim beklediğimiz gibi beklemekteler. Böyle bir şeyle karşılaşır mısınız siz bilmem ama ben gene de uyarıyım. Yol çalışması değildi onu söyleyeyim.

Nihayet sınır kapısındayım ciddi bir kuyruk var, iki gişe çalışıyordu. Fakat elemanlar çok uyanık; sağdan soldan gelip önden araya girmeye çalışıyorlar, siz siz olun aman vermeyin. Bunu gördükten sonra öndeki araçla aramdaki mesafeyi 5 cm tutarak beklemeye devam ediyorum! (Türkiye'de böyle çakallıklar yapamazsın adamı oyarlar, bunlar 2 korna çalıyor sonra pısıyor.)

MAKEDONYA
Tampon bölgeyi takiben Makedonya giriş tarafında da biraz bekledikten sonra toplamda iki saatte geçişi bitiriyorum, şükür! Kanımca bu kadar beklememin sebebi günlerden pazar oluşu, malum ertesi gün işbaşı ve bu geçişlere de yansımış (diğer hiçbir sınırda böyle beklemedim). Bu arada Makedon gişelerinde esmer ülkücü bıyıklı bir görevli görürseniz direkt konuşun kendisi ya Türk ya da deli Türkçe konuşuyor ;)

Rota:  Üsküp – Tetovo – Gostivar – Mavrovo – Ohrid

Üsküp'te İskender Meydanı, Vardar Nehri'ni gezdikten sonra Tetova’ya geçtik. Burası kuruyemişiyle meşhur sanırım ki sık rastladık dükkanlara (Kosova’da da görmüştük Tetovo kuruyemişçilerini). Gostivar ise uğramadan geçilecek köy gibi bir yer vakit kaybetmedik. Beni bu gezide en çok gıcık eden şey Makedonya otoyolu idi. Rotanın ilk 50 kilometresinde 4 kere gişe parası vermek ciddi rahatsız etti beni. Otomobil ücreti 40 Dinar ya da 1 Euro. 1 Euro = 60 Dinar, yani Euro verirseniz benim gibi 20 dinar zarardasınız her gişede. Mevzu para değil ama bu durum irrite edici. Neyse 4 kez gişe ücreti ödedikten sonra yola devam ediyorum; tabii yol biraz daha özensiz bir hal alıyor sonrasında (hiç para almamalarından durumu çakabiliyorum). Ama yol kötü değil merak etmeyin. Biz Mavrovo’ya her ne kadar uğramasak da siz kesinlikle girin çok güzel bir yer (gitmeden önce çok araştırmıştım). İlk konaklamam Ohrid. En az 2 gün geçirilmeli. Doğal güzellikleriyle, incisiyle meşhur bir yer. Google'da faydalı blog yazılarından muhakkak okuyup birkaç gününüzü bu güzel şehre ayırın. Türk çarşısında İstanbul Çaycısı var sahibi Cengiz Abi çok kibar ve iyi birisi ona uğrayın ve sıcak muhabbetin tadına güzel Türk kahvesiyle varın derim. Karşısında Ohrid Köftecisi var ki yemeden geçmeyin, meydanda havuzun orada "meydan" isimli restoranda Türk şarkıları eşliğinde damak tadınıza uygun yemeklerin tadını çıkarın. Ben girdiğimde Barış Manço çalıyordu ilginç duygular yaşadım. Türkçe biliyor herkes merak etmeyin rahat anlaşırsınız.

Börek (burek diyorlar) severlere güzel haber Türk çarşısında Adana Kebap diye küçük bir dönerci var; sabahları müthiş börek çıkartıyor, biz en çok peynirliyi sevdik tekrar tekrar istedik. Çaylarımızın ise başka yerlerdeki çay ocaklarından bisiklet üstünde getirilmesi ise ilginç idi :) Fiyatlar ise gerçekten uygun buna inanın. Haftanın her günü pazar kuruluyormuş ama en büyük olanı pazartesi günü imiş. Pazardan Ohrid Gölü'nün sularıyla yetişen ve çok lezzetli olan kuru fasulyeyi de alarak (10TL/kg) gezimize meşhur inci dükkanlarına göz atıp devam ediyoruz. Kaliteli ve Türkiye'ye göre fiyatları uygun incilerimizi de aldıktan sonra sahilde yürüyüş ve manzaraya kendimizi bırakıyoruz.

Altımızda araç olduğu için gölün etrafını neredeyse tamamen gezdik, tavsiyem buna vakit ayırmaya çalışın çok güzel yerler ile karşılaşacaksınız. Özellikle Arnavutluk güney sınır kapısındaki Sveti Naum’a giderken yol üstünde Gulf of Bones Müzesi var, buradaki manzaraya karşı birçok resim çekileceğinizi garanti ediyorum müzeye girmeseniz de. Ve tabii ki Sveti Naum! hakikaten görülesi bir yer. Siz araştırın ben detaya girmeden birkaç foto ile size özet gösterip Arnavutluk'a geçiyorum.

ARNAVUTLUK
Makedon çıkışı gişeleri sonrası Arnavutluk giriş gişelerinden de oldukça sempatik bir şekilde onayımızı alarak turumuza devam ediyoruz (Arnavutluk gişeleri en güler yüzlü, Türkçe “güle güle, teşekkür, hoşgeldiniz” şeklinde sizle iletişim kurmaya çalışan memurlardan oluşuyordu) Ve geldik bizi en zorlayan yola! Pogradec – Elbasan – Tiran yolunun ilk yarısındaki virajlar ve dağ yolları sebebiyle 30-40 km/h hızla tek şerit halde oldukça uzun ve sıkıcı bir sürüş yaşadık. Ne yoldu ama! Bu arada Arnavutluk en güzel otobanlara sahip ülke bence bu 4 ülke arasında o ayrı, ben sadece bu hattan bahsediyorum yanlış anlaşılma olmasın sakın. Elbasan'dan sonrası Berat olsun Tiran olsun yollar çok iyi basın gidin. Basın derken laf icabı, ilk cezamı Arnavutluk'ta yedim ben, adım başı çeviri var. En fazla çevirme ve polis kontrol noktalarının olduğu ülkedir turumuzdaki, çok samimiyim. Tabelada 80 mi yazıyor, öyle git; 110 basma yani, ne yazıyorsa o, affetmiyorlar.

Dipnot: Size alışmakta zorluk çekeceğinize garanti vereceğim iki şey:

  1. Yayalar yaya geçidine sanki yol tapulu malıymış gibi atlıyorlar ve tüm Balkanlar'da buna saygı had safhada olduğu için muhakkak araçlar duruyor. Bizde nasıl hatırlayın :) Sırf bundan ötürü kaç kişiye heyecanlı anlar yaşattık biz bu turda :)
  2. Tabelada yazan hız değeri ile gitmenin verdiği memnuniyetsizlik ve sabırsızlık duygusu - Türk her yerde Türk :)

Tiran’a geldik nihayet. Fakirlik diz boyu, komünizm şehri mahvetmiş hala etkileri apaçık ortada. Neyse işin sosyokültürel tarafını geçiyorum ve heyecanlı yerine geliyorum. Müthiş bir park sorunu var. Biz bulamadık park edecek bir yer ve sizce ne yaptık? Evet, tabii ki de geniş bir kaldırımın köşesine park ettik. Bir yandan cafede bir şeyler yudumlarken bir yandan arabaya bakıyorum ve bingo aynasızlar iş başındalar! Yandaki araba ve bizim araca ceza kesiyorlar. Anlaşmak mı? İnglizce mi? :) Adam yazdı yazdı baktım anlaşamıyoruz Google translate sağ olsun yarın ödemem gerektiğini öğreniyorum herhangi bir bankaya! CEZA: 1000 lek (33 TL falan). Elbette ertesi gün ödemedim, ödemediğiniz her gün katlanıyormuş bunu 5 gün sonra öğrendik. (Arabayı kiraladığım firmaya ödedim 15 Euro şeklinde katkı payı dahil, onlar kendileri ödeyecekler. En basit yol bu maalesef zaman kaybetmemek adına) Neyse özetle Berat’ı gezmeden, Tiranda Dajti dağına teleferikle çıkmadan, adriyatik kıyılarında deniz ürünlerini yemeden Arnavutluk'tan dönmeyin. Karides, kalamar ,balık bolca tüketin proteine doyun fiyatlar çok uygun çekinmeyin.

Dipnot: Berat Kalesi görülmesi gerekli bir yer ve Kalaja Hotel konaklama için tavsiye ediyorum taş evlerde oldukça temiz odalarda çok rahat uyku çekeceksiniz. Kahvaltı dahil hizmet veriyorlar ve gerçekten yeterli (Süt ve meyve bile getiriyorlar daha ne olsun). Türk kahvesini de güzel yapıyorlar.

Bence balkanlarda Türk kahvesi bizden daha güzel yapılıyor. Bir de siz deneyin bakalım fikriniz ne olacak. Yalnız Türk kahvesi var mı emin olun, yoksa onların içtikleri kahveden içersiniz ki cidden ağır bir kahve resimde görüldüğü gibi fincanın yarısına kadar koyuyorlar.

Tiran – Durres – İşkodra hattı çok temiz yollar akıp gidiyorsun valla (polislere dikkat). Dedim ya ulaşımda en çok Arnavutluk memnun etti bizi. İşkodra üzerinden Karadağ’a geçelim derken bir bakalım diyerek girdiğimiz yerden oldukça sevimli bir kente vardığımızı farkettik: İşkodra! Skadar Gölü kıyısında bir yerleşim ve çok şirin bir mevki. Meydanda Ebu Bekir Cami var ve ona çıkan İdromeno Caddesi'nde dünya mutfaklarından restoranlar oldukça kaliteli. Yolunuz düşerse San Francisco ya da Villa Bekteshi adlı restoranlar önerilir ;) Ve Muriqan - Sukobin Sınır Kapısı geldi çattı. Bir farklılık yaşıyoruz ve tek gişeden hem Arnavutluk çıkışı hem Karadağ girişimizi alıp yola devam ediyoruz.

KARADAĞ
Turun sevmediğim 2.yolu da burada: Sukobin – Ulcinj – Bar – Budva – Kotor Hattı 
Sukobin – Ulcinj yolu çok virajlı sarp dağlar arasında dar yollardan oluşuyor. Hele bizim gibi gece geçiyorsanız bariz tırsacaksınız zifiri karanlıkta. Hani birisi yolu kapatsa en ufak şansınız yok kaçmak için öyle diyim. Gündüz vakti geçmeye çalışmanız önerilir. Ulcinj sonrası rahat, gene virajlar var ama yerleşimde var daha emniyette hissediyorsunuz kendinizi. Hele ki Bar’a vardıysanız gerisi tamamdır, yollar gayet iyi Kotor’a kadar. Zaten Arnavutluk'tan Karadağ’a geçince her şey değişiyor, başta para Euro! Evler, arabalar, giyim kuşam, imkanlar vs... 

Bar, Sveti Stefan, Budva ve Kotor tabii ki gezilmesi gereken yerler Karadağ'da. Stari Grad (eski şehir) denilen surların içindeki eski yerleşim yerleri oldukça sevimli/lüks restoran ve kafeler ile doldurulmuş. Google’dan gene bu yerlerle ilgili işe yarar gezi yazılarına ulaşabilirsiniz. Kotor'da kaleye çıkıp resim çekilmeyi unutmayın :) Dönüş yoluna gelecek olursam farklı olarak Arnavutluk Kosova arasında bu sefer Laç – Kukes otoyolunu kullandım. Yol kaymak gibi bizim tabirimizle, geniş ve akıp gidiyorsun hiç korkmayın.

Yalnız ilk 30 km’de yaklaşık 5 hız kontrol vardı, aklınızda olsun. Sonrasında Kukes'e kadar hiç görmedim. Benzini ise Emmanuel Petrol’den aldım. Oldukça uygun fiyatı var. Genelde Arnavutluk'ta benzin fiyatları litre başına 150-175 Lek arasındadır. Yanından bile geçmeyin diyeceğim Kastrati Petrol var, kazığın böylesi görülmemiştir (Genel bir tavsiye olarak benzini direkt gidip almadan önce birkaç firmanın fiyatlarına bakın öyle bir değerlendirme yaparak alın derim). Artık Kosova dibimizdeydi, Morine – Vermice sınır kapısından 8 dk gibi bir sürede sorunsuz geçtik (Karadağ'a ne girerken ne çıkarken para ödedik.)

Yolumuzun üstünde beni bu turun en çok şaşırtan şehrine geldik. Buraya Arnavutluk'tayken her yerde gördüğümüz köfte reklamları sayesinde meşhur olduğunu tahmin ederek uğramak istemiştik ve “iyi ki de gitmişiz” dedirten lokasyonlardan olmuştu bizim için.

Prizren Prizren Prizren!
Yani Priştina'daki fakirlik, geri kalmışlık, döküklük yerini Kosova’dan beklenmeyecek kadar Avrupai bir yere bırakmış. Eskişehir'deki Porsuk Çayı'nın benzeri olan Bistriça Nehri etrafında birçok restoran ve kafelerden oluşan tüm Kosova'nın oraya aktığı bir kent. Çoğu kişi Türkçe biliyor, hiç yabancılık çekmiyorsunuz. Şadırvan Meydanı'ndaki kafeleri, Sinan Paşa Camisi ve bu caminin yukarısındaki genç çılgınlığı yaşanan bar ve kafeleri ile resmen piyasa yeri.  Kızların çoğu sarışın, renkli gözlü, aşırı süslü makyajlı ve modern görünümlü. Böyle bir durumu inanın beklemiyorduk, bir yandan meşhur Kosova köftelerini yerken bir yandan da bunlar “turist mi?” acaba diyerek kafayı yemek üzereydik ki garson açıklamayı yaptı: Kosovalılar. Hafta sonu böyle bir durum oluyormuş ama gidecekseniz bu detaya dikkat edin derim, belli ki Kosova'nın gençlerinin toplanma ve avlanma merkezi Prizren.

Son olarak Prizren üstünden Priştina Havaalanı yolunda kullanılan otoyolun da çok başarılı olduğunu söylüyor ve gidecek olanların işine yarar bir yazı olmasını umut ederek hayırlı yolculuklar diliyorum…

Not: Bu turda sadece Makedonya otoyollarında para ödedik, diğer tüm otoyollar ücretsiz idi.

Kalın sağlıcakla…

Yazar Hakkında

VoyagerDoc

Doğa severOrtopedistGezgin