İstanbul'un Kedileri: Kentin Gediklileri

Şirinlikleri ve sokaklara verdikleri renk bir yana dursun, onlar aslında her geçen gün git gide yapısı bozulan, sokakları kirlenen mega-kentin gizli kahramanları. Onlar olmasaydı tıpkı bir diğer mega-kent olan New York’ta olduğu gibi bu şehrin en büyük mücadelesinin yeraltının hükmünü süren farelere yönelik olacağını söylemek aslında çok da yanlış olmaz. Aynı zamanda tarihin yorgunluğunu bedenlerinde taşıyan, gözlerinde gizemli bir bilgelik barındıran bu şehrin özel sakinleri incecik patileri, zarif hareketleri ve tüylerindeki desenlerle adeta birer ressamın fırçasının izlerini taşırlar. Sokakların çeşitli renklerinden esinlenerek kendilerini süslüyorlar; kahverenginin en derin tonlarından sarının pırıltılı ışıltılarına, siyahın asaletinden beyazın saflığına kadar uzanan bir spektrumda dans ederler hep. Sizleri daha fazla süslü cümlelerimize maruz bırakmadan içeriğimize geçelim. İyi okumalar dileriz.

İstanbul'un Kedileri-1

Şehrin Kadim Tarihinin Sessiz Tanıkları

Geçmişin sırlarını taşıyan bu asil yaratıklar, tarih boyunca İstanbul'un sokaklarında seyahat etmiş, kenti ve insanlarını dolaşarak farkında olmadan sosyolojik birer iz bırakmışlardır. Aslında kediler için bu kadim şehrin sessiz tanığı diyebiliriz. Çünkü onlar bu şehrin sokaklarında Persler’i de gördü, Romalılar’ı da tanıdı. Bizans’ın Konstantinopolis’inin balık pazarlarında da ekmeğini aradı. Osmanlı’nın Dersaadet’inde de vebalı fareleri kovaladı. Onların minik patileri yüzlerce yıl önce Ayasofya’nın avlusuna da değdi, Galata’daki Arnavut kaldırımının birbirinden ayrık taşlarına da bastı. Basmaya da devam ediyor.

İstanbul’un Rengi

İstanbul’a asla tek bir şehir diyemeyiz. Her semtinde ayrı hayatlar yaşanıyor, ayrı hayaller kuruluyor. Oldukça renkli bir kişiliğe sahip bu şehrin çeşit çeşit renklerini üzerlerindeki tüylerde taşıyor bu şehrin şirin kedileri. Bu sanatsal varlıklar, sadece tarih sahnesinde boy göstermekle kalmamış, aynı zamanda adeta sosyolojik bir etkileşim merkezi haline gelmişlerdir. Onlar, insanlarla iç içe geçen bir sosyal ağın parçası olmuş, şehrin ritmini hissederek ona melodik bir renk katmışlardır. İnsanların günlük yaşamında, çalışma alanlarında, kahvehanelerde ve sokaklarda görmekten mutluluk duyduğumuz bu patililer, aynı zamanda İstanbul'un sosyal dokusunun birer temsilcisi olmuşlardır. İstanbul’u renklere boyayan fırçalara bürünmüşlerdir.

İstanbul'un Kedileri-2

Kentin Gizli Kahramanları

Aslında bu şehrin sakinleri olarak bu dostlarımıza oldukça şey borçluyuz. Yer altının çeteleşmiş hükümdarları fareler geçmişte gerek ülkemizde gerek dünyada bazı ciddi sorunlara yer açıyordu. Vebayla tamamen ve doğrudan alakalı olmasa bile yayılımında azımsanmayacak etkileri oldu. Onların da bu güzel doğanın şirin bir parçası olduğunu her zaman kabul ediyor, lakin bizlerle iç içe yaşamasında bazı sıkıntıları görmüyor da değiliz elbet. Sadece şehirlerde değil, köylüler önlemini almadığı müddetçe tarlalarda tarımsal hasarlarla yüzleşebiliyor. Şehirlerde, özellikle de eski Osmanlı İstanbulu’nun ahşap evlerinin bir numaralı sorunlarından biri haline gelmişti. Kemirme yetenekleri o kadar gelişmiş ki elektrik kabloları, mobilyalar, borular ve hatta ahşap evlerin bazı döşemeleri ve duvarları her zaman bu gizemli hayvanların sevdiği hedefler oluvermişti. Sadece yapılar ve tarlalarla kalmıyor insanlar ve farelerin iç içe yaşamasındaki sıkıntılar. Farelerin şehirlerdeki yoğun varlığı insanların evlerinde kendilerini güvende hissetmemelerine yol açabiliyor, stres, korku ve endişe yaratırken gıda depolarına yönelik istilaları ciddi sorunlar doğurabiliyor. Sağlık ve hijyenle ilgili de sıkıntılar sanırım saydıklarımız arasındaki en temeli olsa gerek. Tifo, Salmonella, Leptospiroz gibi bulaşıcı hastalıkları da ayağımıza getirebiliyor. Lakin kediyle karşılaşana kadar.

Kediler doğal olarak fare avcısıdırlar ve avlanma içgüdüleriyle fareleri izler, yakalar ve kontrol altına alırlar. Lakin şunu da belirtmeliyiz ki sadece kedilerin varlığı farelerle ilgili sorunları çözmekte tamamen yeterli değildir. Şehirlerde farelerle mücadele için, hijyenik koşulların sağlanması, çöplerin düzenli olarak toplanması, yiyecek depolama alanlarının güvenli hale getirilmesi gibi önlemler de alınmalıdır. Ancak kediler, doğal avcı yetenekleri ve fareler üzerindeki etkileriyle şehirlerde fare kontrolünde önemli bir rol oynadıkları asla inkâr edilemez.

İstanbul'un Kedileri-3

İstanbul’un Olmazsa Olmazı

İstanbul tarihinin ve sosyolojisinin olmazsa olmazı kedilerin özel bir yere sahip olmasının nedenlerinden biri, İstanbul halkının kedilere duyduğu sevgi ve saygıdır şüphesiz. Kediler, İstanbul halkı tarafından korunup kollanan, beslenen ve sokaklardaki bir dost olarak kabul edilir. İnsanlar tarafından sağlanan yiyecek, su ve barınaklar, kedilerin hayatta kalmasına hayati bir etki eder. İstanbul halkı arasında kedilere duyulan sevgi, kedi dostu derneklerin ve toplulukların artmasını beraberinde getirmiştir. İstanbul'daki kedilerin anlaşılması için sosyolojik bir perspektif de bir o kadar önemlidir. Kediler, İstanbul'un sokaklarında insanlarla bir arada yaşarken sosyal etkileşimlere maruz kalırlar. İnsanların ilgisi, sevgisi ve kedilere karşı olan tutumu, kedilerin davranışlarını şekillendirir. Kediler, insanlarla olan etkileşimleriyle sosyal becerilerini geliştirir ve insanlara karşı dostane ve sevgi dolu bir tutum sergiler. Onlar da tıpkı biz insanlar gibi gündelik yaşar. Maması ve yemeği olduğunda onlardan mutlusu yoktur elbet. Ama dondurucu kış soğuklarında, yağmurda, çamurda ve vahşi ormanların yanında masum kaldığı İstanbul sokaklarında yaşadıklarını, gördüklerini keşke dilleri olsa da anlatsalar. Kuyrukları kesilenler, tekmelenenler, kör edilenler, zehirletilenler ve daha anlatmak istemeyeceğimiz birçok havadis bu hayvanların İstanbul ve Türkiye’nin genelindeki yaşadığı vahşetlerin bir kısmı.

İstanbul'un Kedileri-3

Ancak İstanbul’da bir “Türk cinsi” dediğimiz Tekirlerin gerçekten denildiği gibi 9 canlı olduğuna inanmak olası. İstanbul sokaklarını en çok süsleyen kedilerden olan Tekirleri aslında bizler “fındık”, “minnoş”, “prenses”, “mırmır” ve açık ara ”boncuk” olarak biliriz. Tekirler gerçekten bu sokakların yetiştirdiği en renkli varlıklarıdır. Asla oturduğu yerde durmayan, sürekli bir atraksiyon veya heyecana girişen hatta bazen arabanın egzozunda vücudunu yaksa, üçüncü veya dördüncü kattan düşse bile içindeki heyecanı asla yitirmeyip hayatı kaldığı yerden yaşamaya devam eden bu varlıklar sokakların vazgeçilmezi konumunda. Yanlış bir bilgi vermemek için belirtmeliyiz ki Tekiler Van kedileri gibi bazı Türk cinsleri ile ilişkilendirilse de, tekir desenli kedilerin genetik kökeni ve çeşitliliği oldukça geniştir. Bu nedenle, tekir kediler Türk cinsi olarak tanımlanabilir, ancak tek bir kedi cinsi yerine çeşitli kedi ırklarında ve melezlerde görülen bir desen olarak da kabul edilebilir.

İstanbul'un Kedileri-5

Bu şehrin kedileri, sadece birer canlı değil, birer sanat eseri gibidir. Onları izlemek, bir ressamın fırçasının dokunuşları gibi huzur verir. İstanbul'un ruhunu yakalarlar ve yaşamın karmaşasında kaybolmuş insanlara bir hatırlatma yaparlar: Basit zevklerin, sessiz sevinçlerin ve anın tadını çıkarma sanatının gücünü hatırlatırlar. Bu şehirde kedilerin sosyolojisi büyülü bir ritüel gibidir. Geceleyin sessiz sokaklarda dolaşırken, ayak seslerini takip ederler, kendilerine ait bir imparatorluk kurarlar. Her biri, İstanbul'un tarihindeki bir anıyı temsil eder, her bir çizgi deseni bin yıllık bir öyküyü anlatır. Kadim şehrin, kadim mirasına sahip çıkmak ve farelerin azizliğine uğramamak istiyorsak eğer, bu sanat eserlerine azcık bir ilgi göstermemiz bile kâfidir. Arabaları çalıştırmadan önce kaputlara tıklatmak, imkânımız varsa özellikle kavurucu yaz aylarında ve dondurucu kışlarda mamalar vermek, bir kap su koymak bu sevimli gardiyanlara hayat şırıngası enjekte etmektir. Gerisini onlar halleder. Ne de olsa onlar kedi. İmkânsızı başarmakta üstlerine yok. Hele ki İstanbul sokaklarındalarsa.

İstanbul'un Kedileri-6