Küre Dağları Milli Parkı

Doğa ile bütünleşmek, rahatlamak, hem ruhu hem de bedeni dinlendirmek için en ideal alanlardır milli parklar. Sınırları içerisinde ev sahipliği yaptığı canlılar, bitki örtüsü ve kültürel kaynak değerleri ile ciddi de bir turizm değeri kabul edilirler. Aynı zamanda sahip olduğumuz bu hazinelerin korunarak gelecek nesillere aktarılması konusunda da çok önemli rol oynarlar.

Peki bir milli parkı gezmek istediğimizde bizi neler bekler, hiç düşündünüz mü? El değmemiş bir ekosistem, zengin bir yaban hayatı, nadir bulunan çeşitli bitki ve hayvan türleri, birçok farklı tür ağaçtan oluşan sık ormanlar, şelaleler, keşfedilmeyi bekleyen mağaralar, uçsuz bucaksız yaylalar ve hatta şanslıysanız kanyonlar… Hepsi bize tabiat ananın bir hediyesi gibidir ve özenle korunmayı hak ederler.

Şimdi bütün bu saydığımız değerleri bir arada bulabileceğiniz ve gördükleriniz karşısında kendinizi şanslı hissedeceğiniz bir milli parktan bahsedeceğiz size: Küre Dağları Milli Parkı.

kure-daglari-milli-parki-2.jpg

Türkiye’den Dünyaya Eşsiz Bir Armağan

Bartın ve Kastamonu illerinin paylaştığı, her iki ilin de sınırları içerisinde uzanan Küre Dağları Milli Parkı, Bartın’ın merkezi, Amasra, Kurucaşile ve Ulus ile Kastamonu’nun Azdavay, Cide, Pınarbaşı ve Şenpazar olmak üzere toplam sekiz ilçesini kapsayan oldukça büyük bir alandan oluşur. 1998 yılında World Wide Fund for Nature (WWF), yani Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından tüm Avrupa ormanları içerisinde öncelikli alanlar arasında gösterilerek koruma altına alınmış, 2012 yılına gelindiğinde ise yine aynı vakfın “Yaşayan Gezegen Kampanyası” kapsamında “Türkiye’nin Dünyaya Armağanı” kabul edilerek “Pan Park” ilan edilmiştir. Böylelikle Küre Dağları Milli Parkı, Avrupa’nın seçkin koruma alanlarının bir simgesi olan Pan Park’lar arasında Avrupa’da on üçüncü, Türkiye’de ise ilk sırada yerini almıştır.

Türkiye’nin en önemli eko turizm merkezlerinden biri olan Küre Dağları Milli Parkı sadece bitki ve hayvan çeşitlerinin zenginliği ile değil, bu canlılara yaşam alanı olan birbirinden farklı ekosistemlere ev sahipliği yapması bakımından da son derece önemlidir. Avusturya merkezli European Wilderness Society (Avrupa Yaban Hayatı Derneği) tarafından “Platin Yabanıl Sertifika” ödülüne layık görülen park, bugün Batı Karadeniz’in en önemli turistik destinasyonlarıarasındadır.

Keşfe Hazır Olun: Küre Dağları Milli Parkı Gezilecek Yerler

Mağaralar ve Kanyonlar

Sahip olduğu mağara ve kanyon sayısıyla ülkemizin sayılı yerlerinden biri olan Küre Dağları Milli Parkı, doğa turizminin en gözde rotalarından. Aynı zamanda sayısı yüzün üzerinde mağaraları ile dünyada envanteri yapılmış en fazla mağarayı barındıran milli parklarından da biri.

kure-daglari-milli-parki.jpg

Alternatif turizm rotaları arasında en heyecan verici, en keyifli deneyimler vaat eden yerlerin başında hiç şüphesiz kanyonlar gelir. Jeomorfolojik açıdan ziyaretçilerine muazzam bir görsellik sunan kanyonlar, aynı zamanda fotoğrafçılık, yaban hayat gözlemi, doğa yürüyüşü, tırmanma, yüzme ve rafting gibi alternatifler açısından da oldukça zengindir. Bu zenginlik de kanyonları sadece yazın değil, dört mevsim ziyaret etmeyi mümkün kılar.

Horma Kanyonu

Pınarbaşı ilçe merkezine üç kilometrelik bir mesafede yer alan bu doğa harikası, tıpkı Valla gibi oldukça zorlu parkurlara sahip bir kanyon olduğu için adrenalin tutkunlarının en sevdiği yerlerin başında geliyor. Ancak sakin bir doğa yürüyüşü planlayanlar da unutulmamış ve kayalara dört kilometre uzunluğunda ahşap bir yürüyüş yolu monte edilmiş.

Horma-1

Kanyonun sonunda ise ziyaretçileri huzurlu bir sürpriz bekliyor. Coğrafyada “dev kazanı” olarak bildiğimiz karstik bir oluşum olan Ilıca Şelalesi, yaklaşık 10 metreden dökülen sularıyla hem görsel hem de işitsel bir şölen. Alanda aynı zamanda ziyaretçilerin ufak tefek ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri dükkanlar, otopark, tuvalet, mesire alanı ve seyir terası gibi imkanlar da yer alıyor.

Horma-2

 

Valla Kanyonu

Milli Park sınırları içerisinden geçen, bölgenin en büyük akarsularından Devrekani Çayı, zaman içerisinde Küre Dağları’nın kalkerli yapısını aşındırmış ve ortaya tarifi imkansız bir doğal güzellik çıkmıştır: Valla Kanyonu. Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesindeki Varla (Valla) Mahallesi’nden başlayıp Cide ilçesinde son bulan 12 kilometrelik kanyon, yatak derinliği bakımından dünyanın en derin kanyonlarından biri kabul edilir (1200 metre). Adrenalin tutkunları için heyecan verici imkanlar vadeden Valla Kanyonu, vadiye hakim bir konumda yer alan Bakacak Tepe’ye inşa edilen üç katlı seyir terası ile de fotoğrafçıların ve vahşi doğayı gözlemlemek isteyenlerin de gönüllerini fethedecek güzellikte.

Malyas Kanyonu

Yemyeşil ormanların içine konumlanmış köylerin arasından geçen inişli çıkışlı bir köy yolunu ve Gökçeler köyü tabelalarını takip ederek ulaşabildiğimiz Malyas Kanyonu’nda şimdi sıra. Burası daha elverişli koşulları nedeniyle doğa yürüyüşü yapmak isteyen ziyaretçilerin sıkça tercih ettiği bir yer.

Çatak Kanyonu

Kastamonu'nun en önemli turizm değerlerinden birinde sıra. Çatak Kanyonu, Çatak Köprüsü'nün 1-2 kilometre aşağısından başlar ve İnönü'ye kadar devam eder. Kastamonu'nun Azdavay ilçe merkezine 7 kilometre mesafedeki kanyona 1,5 kilometrelik bir orman yürüyüşünün ardından veya bir kısmını araçla gidebileceğiniz ana güzergahtan ulaşılabilir. 

Çatak-1

Akarsuların oyuklarıyla oluşmuş olan kanyon, kuzey ve güney yönlerine doğru 6 kilometre boyunca uzanır. Derinlik kimi yerlerde 900 metreye kadar ulaşır. 1500 metreyi bulan yürüyüş parkuru, kanyonun azametini izlemek için ideal bir platformdur.

Çatak-2

Macera turizmine de elverişli olan kanyonun en can alıcı kısmı ise şüphesiz 250 kişilik cam terası. Tam 450 metre yükseklikte, sadece camdan bir zemin üzerinde durmaya cesareti olan ziyaretçiler Çatak Kanyonu’nun seyir terasından kilometrelerce uzayıp giden manzarayı seyretme şansına da sahip oluyor.

Cam Teras-2

Cam Teras

Ulukaya Kanyonu

Maceraperestlerin Küre Dağları Milli Parkı’ndaki son durağı, Bartın il sınırları içerisinde yer alan Ulukaya Kanyonu. Hassas bir alan olarak tescillenen ve koruma altına alınan kanyonun en dikkat çekici noktası, yirmi metre yükseklikten Ulus çayına dökülerek dev kazanı oluşturan Ulukaya Şelalesi’dir.

ulukaya-selalesi-3.jpg

Ulus ilçesinden 17 kilometre uzaklıkta yer alan kanyon, görkemli ağaç popülasyonuyla da dört mevsim ziyaret edilebilen eşsiz bir lokasyon.

ulukaya-selalesi-2.jpg

ulukaya-selalesi-4.jpg

Köyler ve Yaylalar

Küre Dağları Milli Parkı içerisinde herhangi bir yerleşim olmasa da, parkın etrafını çevreleyen tampon bölgede zengin bir sosyal ve kültürel yapı oluşturan 120 köy bulunur. Çok sayıda göç verdiği için yaş ortalamasının hayli yüksek olduğu köyler özgün ahşap mimarisinden rengarenk işlemelerle dolu yerel kıyafetlerine, mutfağından geleneksel el sanatlarına kadar oldukça göz alıcı ve etkileyici unsurlarla doludur. 700 yıllık bir gelenek olan şimşir kaşık üretimi ve bin bir emekle ortaya çıkarılan kösüre taşı köyün aynı zamanda gelir kaynakları arasında.

Zengin folklorik değerleriyle sosyokültürel yaşamın renkliliğini gözler önüne seren bu köyler, otantik yemekleri tadabileceğiniz işletmelere ve konaklara da ev sahipliği yapıyor. Çorbalardan karaçorba ve mantarlı çorba, yağlı mısır lapası halışka, döner üstü tirit, banduma, ballı güllaç ve çekme helva yörenin en sevilen lezzetleri arasında.

Köylülerin yaz aylarında hayvanlarını otlatmak için kullandıkları yaylalar, aynı zamanda asırlardır sürdürülen yayla şenliği geleneğinin yaşatıldığı yerler olmaları bakımından kültürel bir öneme sahip. Ziyaretçiler bu şenliklerde yöresel yemeklerden tatma ve yöreye özgü halk oyunlarını izleme şansı bulurlarken, ahşap oyma gibi el sanatı örneklerinden de satın alabiliyorlar. İsmi ekoturizm ile özdeşleşen yaylalar, sadece şenliklere değil çeşitli doğa turizmi etkinliklerine de ev sahipliği yapar.

Küre Dağları Milli Parkı çevresindeki köyler, zengin folklorik değerleriyle de atlanmaması gereken duraklar arasındadır. Özgün dokusunu koruyan ahşap köy evleri, gündelik hayatta halen kullanılan renkli, geleneksel giysiler, el sanatları ve yerel lezzetler, bölgenin cazibesini artırıyor. Yazın bölgedeki hemen her ilçede düzenlenen festivaller de sosyokültürel yaşamın renkliliğini gözler önüne seriyor. Yöreye has otantik lezzetleri, özellikle, turizme açılan konaklarda tatmak mümkün. Yerel çorbalar, hamur işleri ve helvalar hayli şöhretli. Yolunuz düştüğünde, kara çorba, siyez pilavı, mantarlı çorba ve yemekleri, ıspıt, tenekede tavuk, halışka (yağlı mısır lapası), tavuklu börek, döner üstü tirit, çekme helva, banduma, ekşili pilav ve ballı güllacın tadına bakmadan sakın dönmeyin.

Zoni Yaylası  

Zamanın adeta durduğu nadir doğa harikalarından biri Zoni Yaylası. Bartın’ın o eşsiz doğasına tanıklık etmek isteyenlere bakir bir doğa ve bolca huzur vadeden yayla, her mevsim ayrı bir renge bürünerek ziyaretçilerini mest eder. Yayla çevresindeki yürüyüş yolları dağ bisikleti ve trekking için elverişlidir. Yaban hayat gözlemcileri burada kendilerini cennette gibi hissederler. Ve tabi fotoğrafçılar da. Kışın bembeyaz, sonbaharda kızıl-yeşil bir tona bürünen Zoni Yaylası, çadır kurmaya uygun olması nedeniyle çok sayıda kampçının da gözbebeğidir.

Kastamonu il sınırları içerisinde ziyaret edebileceğiniz diğer yaylalar ise Armutlu Çayırı, Kokurdan Yaylası ve Sorkun Yaylası’dır.

Küre Dağları Milli Parkı’nda Nerede Konaklanır?

Küre Dağları Milli Parkı oldukça geniş bir alana yayılıyor. Çevre yerleşimlerde farklı konaklama seçenekleri mevcutsa da doğa ile iç içe bir konaklama deneyimi edinmek için dikkate değer iki önemli alternatif var. Bunların biri Milli Park’ın Bartın tarafındaki Ulus ilçesine 5 km mesafede yer alan Küre Dağ Evi.

kure-dag-evi.jpg

Sahipleri Gülbahar Hanım ve Erhan Bey gerçekten çok keyifli bir mekan hazırlamışlar. Doğal kaynak suyunun hemen yanında yer alan ahşap dağ kulübeleri, nefes kesen bir doğal ortam içerisinde konaklamak için harika bir deneyim. Bir düşünsenize; bir yanınızda gürül gürül akan su, çevrenizde yeşilin ve kahvenin bin bir tonu, kulaklarınızda dağların sessizliği…

kure-dag-evi-2.jpg

Köy yaşamını özleyen, doğayla baş başa olmaya ihtiyaç duyan herkesin her mevsim ayrı bir lezzet bulabileceği Küre Dağ Evi’nin linkini de buraya bırakalım:

http://www.kuredagevi.com/

Konaklamak için bir diğer alternatif de Pınarbaşı tarafındaki Kanyon Park Otel. İşletmecisi Yılmaz Bey ve ailesi yine sıcak bir konaklama imkanı ve harika bir mutfakla ağırlıyorlar misafirlerini. Üstelik de Milli Park’taki gezilecek yerlere oldukça yakın bir konumda.

kanyon-park-otel-1.jpg

Küre Dağları Milli Parkı’nda Yapılabilecek Aktiviteler

Tüm dünyanın son iki senedir başa çıkmaya çalıştığı Covid-19 salgını, her birimize doğanın ve açık havada olmanın kıymetini ciddi şekilde hatırlattı. Aramıza mesafe koymamamız gereken tek “şey”in doğanın kendisi olduğunu bir kez daha anladık ve bu durum elbette tatil anlayışımızın da değişmesine neden oldu. Doğaya duyduğumuz özlemle birlikte yıldızı daha da parlayan alternatif tatil rotaları, kamp ve karavan turizminin gelişmesi, açık havada yapılan sportif faaliyetlerin artması bakımından da önemli. Ekoturizmi geliştirmek ve Küre Dağları Milli Parkı’nı turizme entegre etmek için atılan adımlar ve kurulan işbirlikleri de bunun en önemli göstergelerinden.

Dört mevsim ziyaretçinin kabul edildiği milli park, bu yönüyle Batı Karadeniz’in nadir coğrafyalarından biri. Bireysel veya grup halinde eğitmenler eşliğinde yapılan trekking faaliyetleri, çok sayıda sporcunun iştirak ettiği oryantiring organizasyonları ve bir bisiklet festivali ile de taçlandırılan bisiklet rotaları, burayı kısa zamanda sportif aktiviteler için önemli bir merkez haline getirmeye yetmiş de artmış bile. Bu konuda çizilen çeşitli rotalarla Küre Dağları’ndan Sakaralan Kanyonu’na kadar muhteşem bir manzaranın eşlik ettiği bir coğrafyada güvenle pedallamak, ister deneyimli ister deneyimsiz tüm bisikletçiler için mümkün hale geliyor.

Parkın çevresi de en az içi kadar zengin. Sahip olduğu ağaç ve bitki türünün sayısı nedeniyle “orman denizi” de denen Yenice Ormanları, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından da acil korunması gereken 100 sıcak noktadan biri seçilmiş. Yamaç paraşütü, rafting, kaya tırmanışı, bisiklet ve trekking gibi sportif faaliyetlerin yanı sıra botanik yürüyüşü, fotoğraf turu ve kuş gözlemi gibi aktivitelere de olanak tanıyan Yenice Ormanları, kamp yapmak isteyenler tarafından da sıklıkla tercih ediliyor.