Aksaray ve Niğde il sınırında yer alan Hasan Dağı rakımı 3268 metre olan bir volkanik dağdır.

 yük Hasan Dağı ve Küçük Hasan Dağı olmak üzere iki krateri bulunan Hasan Dağı, ülkemizin en genç volkan dağları arasında yer alır.

Antik çağlardan bu yana sessizliğini ve dinginliğini koruyan büyük doğa harikası aynı zamanda Erciyes Dağı‘ndan sonra İç Anadolu’nun en büyük dağı olma unvanına sahiptir. Dağı önemli kılan özelliklerinden bir diğeri de eteklerinde Antik Roma şehri olan Nora‘nın bulunmuş olmasıdır.

Güvenli bir parkur olması nedeniyle dağ tırmanışı için doğa tutkunlarının büyük rağbet gösterdiği dağ, Nora Antik Kenti ile kültür turizmi yapmak isteyenlerin ilgisini çeker.

Zirve tutkunlarının yaz kış ayırt etmeden tercih ettiği heybetli dağ yorulup acıktığınız zaman Helvadere Göleti çevresindeki balıkçılarla sizi selamlar. Doğa fotoğraflarınıza modellik yapacak olan Hasan Dağı‘nı gezilecek yerler listenize ekleyebilirsiniz.

Hasan Dağı Hakkında Bilgi 

Hasan Dağı‘nın 1750 metre yüksekliğine kadar meşe ormanları görmek mümkündür. Hasan Dağı ne zaman patladı diye soracak olursanız, volkanik dağın son püskürme tarihi MÖ 6200 olarak bilinir. Melendiz Dağı‘nın büyük bölümünün, Hasan Dağı‘nın iki büyük kraterinden çıkan lavlardan oluşmuştur. Bu sebeple yapı ve şekil olarak Hasan ile benzerlik gösterir.

Dağın kuzeybatısında Aksaray Ovası, batısında Obruk Platosu, güneyinde ise Bor Ovası yer aldığından Hasan Dağı, dümdüz bir alanda heybetli bir yükselti olarak görünür. Tipik bir volkan konisi görünümünde olan dağın koni iskeletini andezitler ve bazalt akıntıları oluşturur.
Dağ yamacında ise dördüncü jeolojik zamanda meydana geldiği düşünülen vadi biçimindeki geniş yarıklar bulunur. Hasan Dağı ile aynı hat üzerinde Karacadağ, Meke Dağı, Karadağ ve Erciyes Dağı konumlanır.

Arap-Bizans savaşları sırasında Bizans’ın, dönemin başkenti olan İstanbul’u saldırıya karşı uyarmak için işaret sisteminde güney yönünde kullandığı ikinci dağ olan Hasan Dağı, daha eski zamanlarda da Çatalhöyük için büyük öneme sahipti.

Çatalhöyük’te yaşayan insanların dağın çevresine obsidyen toplamaya geldiği ve daha sonra bunların bir kısmını farklı yerleşim yerlerindeki insanlara değerli eşyalar almak için takas ettikleri biliniyor.

Antik halkın duvar resimlerinde de önemli bir yeri olan Hasan Dağı, bazı sanat tarihçilerine göre ilk manzara olarak kabul ediliyor.

Hasan Dağı Efsanesi 

Hasan Dağı‘na ismini veren kişinin zamanında burada yaşayan ve çevre halkı tarafından çok sevilen biri olduğu biliniyor.

Bazı söylentilere göre Hasan Dede’nin Danişmentoğulları’nın bir komutanı olduğu ve II. Kılıçarslan ile bir kaç savaşa katıldığı sanılıyor. Bir başka rivayete göre ise Hasan Dede bir evliya olarak kabul görüyor. Bu kadar büyük ve eski bir dağ olunca efsanelere konu olan Hasan Dağı’nın hikayesi şöyle:

Hasan Dede bu dağda tek başına kendi halinde yaşar. Aksaray’da ikamet eden Ali Baba adlı bir derviş kişiyle de iyi ahbaptır. Ali Baba bir hamamda çalışır. Bir gün Hasan Dede’yi ziyaret etmek için elinde bir mendil ve mendilin içinde bir avuç kor ile gider. Uzun uzun sohbet ederler kor sohbet sırasında yanıp dursa da mendile hiç bir şey olmaz.

Sohbetleri bitince Ali Baba evine döner. Daha sonra bir gün Hasan Dede de Ali Baba’yı hamamında ziyaret eder. Bu sefer dedenin elindeki mendilin içinde bir avuç dağın karı vardır. Sohbet ederler, kara hiç erimeden durur. Daha sonra hamamdan kadınlar çıkarken Hasan Dede’nin gözü çıkan kadınlara takılır ve tam bu anda mendildeki karlar da erimeye başlar.

Durumu gören Ali Baba, dedeye “Hasan Dede, dağ başında ermişlik hüner değildir. Asıl hüner güzel kadınlar arasında ermiş kalabilmektir” der. Bu söz yöre halkının ağzına pelesenk olur ve özdeyiş olarak dilden dile yayılır. Hasan Dede ölünce kabrinin dağın tepesinde olmasını ister ve vasiyette bulunur. Ölünce ise isteği yerine getirilir ve dağın tepesine defnedilir. O günden sonra dağa da Hasan Dağı denmeye başlar.

Dağı ziyaretiniz sırasında zirveye çıkarsanız Hasan Dağı krater gölü batı sırtı üzerinde yer alan Hasan Dede’nin taşlarla çevrili kabrini görebilirsiniz. Mezarın yanında başka çevrili alanlar da bulunuyor fakat onların kime ait olduğuyla ilgili bir bilgi bulunmuyor.

Hasan Dağı Türküsü 

Hasan Dağı’nın bir hikayesi de ünlü ozanlarımızdan rahmetli Ruhi Su ile ilgilidir.

1955 senesinde yasadışı faaliyet gösteren Türkiye Komünist Partisi mahkumlarını taşıyan araç İstanbul’dan Adana’ya gider. Mahkumlar cezalı oldukları için elleri kelepçeli ve birbirine zincirlerle bağlıdır. Komutan zincirlerin açılmamasını buyurur. Yolda şoförün uykusu gelir ve Şereflikoçhisar‘da bir benzinliğe çekerek uyur.

Yasaklı oldukları için mahkumların zincirleri açılmaz. Hatta tuvalete bile bu sebeple toplu halde giderler. Mahkumların ellerine kan oturur, bilekleri şişer. Mahkumlardan biri de Ruhi Su‘dur. Gece olduğunda ay Hasan Dağı‘nı aydınlattığında ünlü ozan cezaevi aracı içinde bir türkü yakar: “Hasan Dağı Hasan Dağı eğil eğil, eğil bir bak, sıkıyor zincir bileği, jandarmada din iman yok. Gidiyor kalktı göçümüz, gülmez, ağlamaz içimiz, insan olmaktı suçumuz, Hasan Dağı, insan olmak.

Hasan Dağı'nda Neler Yapılır? 

Hasan Dağı’nı ziyaret ettikten sonra dağ yamacındaki antik yerleşimi gezebilirsiniz. Burası aynı zamanda en güvenli zirve yürüyüşü yapılan dağlardan biridir. Bunun için önemli olan ise hangi yolları tercih edeceğinizdir.

Otel yönünden ve dağ evi tarafından çıkış yapmak isterseniz kolayca zirveye yol alabilirsiniz. Yürüyüşün yaklaşık 6 saat süreceğini hatırlatalım. Ayrıca dağ eteklerinde çadır kurarak kamp keyfi yapabilirsiniz. Dağ evi parkurundan gitmeyi tercih ederseniz Süt Kilisesi‘nde kamp yapabilirsiniz.

Zirvede içinde su bulunmayan bir krater gölü vardır. Aralık ve nisan ayları arasında dağda kayak yapılabilir. Amatör ve profesyonel sporcuların burada yamaç paraşütü yaptığını ve manzarayı izleyerek gökten süzüldüğünü görünce heyecanlanabilirsiniz. Fotoğraf makineniz ise unutmamanız gereken ilk eşyadır!