Bahamalar’ın ilk sakinleri Kristof Kolomb'un Lucayan adını verdiği Aravak yerlileriydi. Bunların kökeni Güney Amerika’dan gelen ve Karayipler tarafından, kuzeye Antil denizine sürülen Aravaklara dayanmaktadır. Komşu Karayiplerin tersine genellikle barışçı olan Aravaklar daha çok balıkçılık ve tarımla uğraşırlardı. 1492'de Yeni Dünya'ya varan Kristof Kolomb'un ilk olarak Bahamalarda Yerlilerce Guanahani olarak adlandırılan adaya ayak bastığı sanılmaktadır. İspanyollar Bahamalar’a yerleşmek için bir girişimde bulunmadılar ama düzenledikleri baskınlarla barışçı Aravakları toplayıp Hispaniola madenlerinde çalıştırdılar. Bu köle avları sonucu adaların nüfusu azaldı. Yüzyıl kadar sonra İngiliz göçmenler buraya geldiğinde adalarda hiçbir insan yaşamıyordu.
1629'da İngiliz Kralı I. Charles, Bahamalar’ı bakanlardan birine bağış olarak verdi. Bahamalar 1770’te Albermarle Dükü’nün de aralarında yer aldığı Güney Carolina kolonisi sahiplerine yeni bir mülk kolonisi olarak verildi. Korsanlık başlıca geçim kaynağı ve yaşam biçimi haline geldi. Bahamalar 1917'de yeniden tahta bağlandıktan sonra korsanlığa son vermek için ciddi çabalar gösterildi. İlk krallık valisi olan Woodes Rogers büyük ölçüde kendi servetini harcayarak korsanlığı önlemeyi başardı. 1776’da birkaç gün ABD Deniz Kuvvetlerinin, 1782-83 arasında da İspanya elinde kalan adalar, Versailles antlaşmasıyla (1783) yeniden İngiltere'ye verildi.
Mayıs 1963'te Londra'da toplanan bir konferansta adalar için yeni bir anayasa hazırlandı. 1967 genel seçimlerinde Lynden Pindling liderliğinde iktidara gelen İlerici Liberal Parti, ırk ayrımına son verilmesi ve tam bağımsızlık için çalışarak ekonomide yabancıların yerini Bahamalıların almasını sağladı. Bahamalar, 1973 yılında bağımsızlığını kazandı. 1983’te ise Karayipler Topluluğu ve Ortak Pazarı'na (CARICOM) üye oldu.